Hayatımda kolay kolay beddua etmem, edene de çok kızarım.
İnancım odur ki beddua eden, beddua bulur.
Ettiğiniz beddua döner dolaşır bumerang gibi size çarpar.
Hoş şimdi ülke öyle bir süreçten geçiyor ki, beddua etmeyen mi var?
Doğrudur ama yine de beddua etmek, olumluyu olumsuz yapmıyor işte!
Ama bu kez ben de çileden çıktım, sonuçta biz de insanız ve sabrın da bir sonu var…
Kendi inancıma ters de düşse beddua ediyorum, lanetleniyorum!
Peki kimi?
“Camilerin elektriği kesilecek” diye açıklama yapanları…

Hemen itiraf edeyim;
Öyle inancıma rağmen öyle dört dörtlük ibadet etmiyorum.
5 Vakit namaz kılmıyorum. Cuma namazlarına gitmiyorum, namaz benim için Bayram Namazı’ndan ibaret.
Ama gelin görün ki işte bu ülkenin üst yönetiminde oturan birisinin kalkıp da ‘faturaları ödemezse camilerin elektriğini keseceğiz’ demesini de içime sindiremiyorum.
Onun için işte, ‘eğer keserseniz bin kere eliniz kolunuz kırılsın’ diyorum…
İşin hemen kolaycılığına kaçtıkları için!

Camilerin elektrik borcunu ödemeyen kim?
Vakıflar İdaresi, peki nereye bağlı, Başbakanlığa…
Peki camilerin elektriklerini keseceğini söyleyen kurum hangisi, illa ki KIB-TEK ve yönetim kurulu başkanı…
Peki o yönetim kurulu başkanını o makama kim atadı?
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ya da CTP-BG MYK’sı…
İyi de o zaman sorun ne?
İnsanımızın hassasiyet duyduğu mekanlardan olan, inansak da inanmasak da dinimizin ibadet evleri olarak anılan ve kutsal sayılan camilerin elektrik borçlarının ödenmesi için iki kurumun oturup anlaşacağına, gerekirse bir fon oluşturacağına, insanlar arasında kargaşa yaratmanın ne alemi var?

Bu yazıyı kaleme alırken bir başka vesileyle Maliye Bakanı Zeren Mungan’ı aradım, fırsat bilip camilerin elektrik borçlarının durumunu da sordum.
“Benim bildiğim kadar o iş çözülmüştü” dedi…
Bakan Sennaroğlu’nu uyaracağı yönünde de söz verdi…
Sağ olsun var olsun!
Ama burada ortaya daha ilginç bir durum çıkıyor…
Devletin tepesindekilerin birbirinden bile haberi yok…
Ya da birileri, birilerinden gizli iş çeviriyor…
Ya da kasten zor bir süreçten geçen ve sabrı taşan halkımızın arasına nifak tohumları atılmak isteniyor.
Çünkü, bunun başka türlü bir izah tarzı olamaz…
Soruna çözüm bulacağına, camilerin elektriğini keseceğini söyleyerek icraat yaptığını sananların elleri de kolları da, ayakları da kırılsın…
Başka bir şey demem!

………………………………………………..

Sami Özuslu, CTP ile yolları ayırdı mı?

Ülkenin yetiştirdiği değerli basın mensuplarından bir tanesi Kanal SİM’in de genel yayın yönetmeni Sami Özuslu, bir süredir ne programlara çıkıyor ne de Yeni Düzen’de köşe yazısı yazıyor.
Dün kendisine ulaşmaya çalıştık ama başaramadık.
Başkasından öğrendik;
Sevgili Sami, Başbakanlığın televizyon kanallarına yaptığı maddi katkının makaslanmak istenmesinden dolayı partisine kırılmış.
Bu konuda YYK’ya görev veren Başbakanlık şu sıralar bundan sonra yapılacak olan maddi katkıyı kriterlere göre yapacak ve bazı kanallar artık daha az katkı alacak.
Sami Özuslu, yıllardır gönül verdiği partisi CTP ile yolları bu yüzden ayırır mı bilinmez ama dik duruşundan dolayı kendisini kutluyoruz.
Ve biliyoruz ki onun bu mücadelesi sadece kendi kanalı için değil, tüm kanalların hakkını korumak için.


MESAJ KUTUSU

Sayın İsmet AKİM, siz sorunlara çözüm bulacağınız yerde kolaya kaçıp kestirip atın ve camilerin elektriğini kesin ben de size 1 kilo İran kınası göndereceğim. İstediğiniz şekilde kullanasınız diye!

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, aylar önce LTB’den durdurulan 23 kişinin ihtiyat sandığı ve sigorta yatırımları halen yapılmadığı için hem suç işliyorsunuz hem de onların mağduriyetinin devamını sağlıyorsunuz. Yasaları bir karıştırın bakalım.

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, gelmiş geçmiş tüm bakanlar denedi ama bir türlü özel dershane olayını çözemedi. Yüzlerce devlet öğretmeni hala dershanelerde çalışıyor. Bu arada işsiz öğretmenler de bakanlığı mahkemeye vermeye hazırlanıyor, bilesiniz…

Sayın Zeki ÇELER, Girne Belediye Başkan adaylığı için iki dere bir arada kaldığınızı duyduk. Herkesi boş verip elinizi yüreğinize koyup öyle karar verin. Girne kurtarıcısını bekliyor ve bu niye siz olmasınız?

Sayın Aziz GÜRPINAR, Sosyal Hizmetler Dairesi bilerek ya da bilmeyerek görevini ihmal etmiş ve bazı zengin ailelerin çocuklarına da destek bursu vermiş. Eğitim Bakanlığı bu işin üzerinde, bir de siz ilgilenin bakalım.

Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, 366 grubuna ikinci bir sınav hakkı verilmesi konusunda biraz abartmadınız mı? Tamam onların morali bozuk ama ülkede morali bozuk olmayan kesim yok ki…

Sayın Mete TÜMERKAN, kurumdaki çalışan sayısını azaltmaktan başka çareniz olmadığını siz de biliyorsunuz ama bunu bir türlü ifade edemiyorsunuz değil mi? Deriz ki bin kere öleceğinize bir kere ölün, ne olacaksa olsun.

Sayın Sami ÖZUSLU, yazı yazmayıp programlara çıkmamakla sadece CTP’yi değil sizi sevenleri de cezalandırıyorsunuz. Yine de dik duruşunuzdan dolayı sizi kutlarız. Bu eylem her babayiğidin harcı değil…

Sayın Pervin GÜRLER, 80 kadar polis mensubunun terfiler için şikayetçi olduğu, mahkemenin de birkaç güne kadar kararını açıklayacağı söyleniyor. Bu konuda biraz başınız ağrıyabilir…

Sayın Mustafa DEMİRCİOĞLU, Karayolları Dairesi eski müdürü olarak Sayıştay Başkanlığı’na raporunuzu hala göndermemişsiniz. Geciktiğiniz her an sizin aleyhinize olacak bizden uyarması!

Sayın Özdil NAMİ, siz genelde basın ile iyi ilişkiler içinde olan bir siyasetçiniz ama nasıl olur da bir gazete sizi bu kadar kızdırdı işte onu anlamakta güçlük çekiyoruz. Siz yine de tahrik edici olmayın deriz…

Sayın Mevlüt UYARIR, hadi Abbas beyin sağlık raporları tartışma kaldırır. İyi de sizin bu raporları kullanmanız ne kadar etik bir davranıştı hiç düşündünüz mü? İki yanlışın bir doğru ettiği nerede görülmüş ki?..

Sayın Anıl KAYA, elbette insan hakları açısından TC kökenli tüm KKTC vatandaşları Güney’e geçebilmeli ama bir de düşünün eğer bu gerçekleşirse KKTC çarşısının durumu ne kadar vahim olur? Bence olmayacak her işte bir hayır vardır…

Sayın Cafer GÜRCAFER, çok yakında turizm işine gireceğinizi ve bu konuda İsrailli bazı acentelerle anlaşma yaptığınızı öğrendik. Hele bir de anlaşma olursa darphane gibi para basacaksınız değil mi? Hayırlı işler dileriz…

Sayın Selim SAYARI, posta idaresi yurt dışından gelen ve içinde kişisel eşyalarınız olan pakete vergi isteyince başınızdan kaynar sular döküldüğünü öğrendik. Sinekten su çıkarmak böyle bir şey mi olsa gerek acaba?

GÜNÜN FOTOĞRAFI



Günün Fıkrası


Aşk

Genç kız annesine sorar:
- Anne aşk nasıl bir şey?
- Aşk mı? Aşk şöyle bir şeydir kızım, hani mesela çok zengin ve yakışıklı bir adama rastlarsın, seni Venedik’e götürür, mehtapta gondolla gezersiniz, sonra San Marco Meydanı’nda güzel bir restoranda harika bir yemek yersiniz, müzik filan ve arkasından en lüks bir otelde sana şahane bir gece yaşatır.
Sonra da, ne bileyim işte, sana güzel bir araba alır, bir daire alır ya da deniz kıyısında sana bir villa satın alır, elmas gerdanlıklar, altın yüzükler hediye eder, mutluluktan uçarsın adeta, iste aşk böyle bir şeydir
kızım…
- Ama anne, peki o heyecanlar, güzel duygular, kalbin küt küt çarpması, ilk buluşma, ilk öpücük. Bunlar yok mu?
- Ha onlar mı? Onlara inanma… Onlar bedava kız götürmek için komünistlerin uydurmaları!