Dün gazetelerde ilginç bir ilan vardı…
Önce o ilanı bir kez daha hatırlatalım;
“KKTC'deki bütün müşterilerimize ve taşeronlarımıza duyuru;
Bulut İnşaat Kıbrıs'taki inşaatlarını Kıbrıslı müteahhitlerle söz verildiği gibi 2013 sonunda bitirip teslim edecektir. Bu inşaatları zamanında bitirebilmek için bu müteahhitleri ve tüm işlerini İstanbul7dan yönetecektir.
KKTC vatandaşlarımızı daha fazla beklenti ve sıkıntıya sokmamak için Bulut İnşaat bu kararı almak zorunda kaldı. Bulut İnşaat sahibi Temel Bulut'a kimliği bu güne kadar verilmediğinden KKTC'de iş yapma imkanı olmamıştır.
Bulut İnşaat ve Temel Bulut, bu 14 aylık süreçte maddi ve manevi çok zarar görmüştür. KKTC'deki müşterilerimiz de bizimle birlikte maddi ve manevi zarar gördü ve daha fazla zarar görmemeleri için bu kararı almak zorunda kaldık. Tüm müşterilerimizden çok çok özür diliyorum.
KKTC şubemizi kapattığımız için müşterilerimizin her türlü dilek, istek ve şikayetlerini İstanbul merkez adresimize bildirmelerini rica ediyorum. Her türlü hizmet İstanbul'dan verilecektir. Tam yetkili İstanbul'dur.
Bulut İnşaat
Yönetim Kurulu Başkanı
Temel Bulut"

Aslında ilginçlik bir tane değil!
Örneğin bu ilan detaylı olarak sadece iki gazetede yer aldı.
Diğer gazetelerde ise yine tam sayfa Bulut İnşaat’ın sadece logosu ve İstanbul irtibat numaraları yazılıydı, bize sanki de burada bir aksilik var gibi görülüyor.
Bir de çok kötü bir dille yazılmış olması ayrı dikkat çeken konuydu.
KKTC’ye milyonlarca lira yatırım yapan böyle ciddi bir şirkete yakışmadı.

Yazıda da okuduğunuz gibi, şirket direktörü Temel Bulut, KKTC kimlik kartı alamadığı diye buradaki ofisini kapatma kararı almış.
İlk bakıldığında tepkisi haklı görülüyor.
10 trilyona yakın para atmış buraya, istihdam yapmış, vergisini de ödemiş..
Ama bunca yatırıma karşın kendisine KKTC kimliğini bir türlü vermemişler, o da KKTC ofisini kapatma kararı almış.
Bunca yıldır abur cubur insanların vatandaş yapıldığı göz önüne alındığında ne kadar tepki koysa yeridir…

Dün bu haberi biz Kıbrıs Time’de yayınladıktan sonra ilgili şirkete olumlu ya da olumsuz çok sayıda tepki yazısı geldi.
Çok sayıda okur KKTC’ye yatırım yapan müstesna şirket yetkililerine KKTC kimlik kartı verilmesini onaylarken, elbette ki onaylamayanlar da oldu…
Olaya başka bakış açısından bakanlar da yok değildi!
Örneğin bir okur, Temel Bulut’un isyanının KKTC kimliği olmadığını, bunun sadece göstermelik bir restten başka bir şey olmadığını iddia etti.

Bir önemli konu da Lefkoşa-Girne anayoluna yapılması planlanan ama bir türlü yapılmayan yonca kavşağı konusu…
İddiaya göre şu anda 40 bin sterline satılan daireler, yonca kavşağının yapılmasından sonra bölgenin değeri artacağından 60 bin sterline satılacakmış ve bu gazete ilanının ardında yatan asıl gerçek de buymuş.
Bunlar tabi ki okuyucudan gelen iddialar!

Ama bize de KKTC kimliği konusu biraz ucuz bir neden olarak geldi.
Temel Bulut’un KKTC kimliği alıp almaması ile müteahhitlerin ve şirketinin zarar etmesi konusunda bir bağ kuramadık.
Koca bir şirketin direktörünün sırf KKTC kimliği alamadı diye küsüp gitme kararını yakıştıramadık…
Zaten bu ilanların o nedenle verildiğini de hiç zannetmiyoruz.
En iyisi çıksın adam gibi ortaya, derdini anlatsın, yonca kavşağı istiyorsa bunu kıvırmadan söylesin…
Dünkü gazete ilanlarıyla sadece müşterilerini sıkıntıyla sokmaktan başka hiçbir şey yapmamıştır…

GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU



Sayın İrsen KÜÇÜK, dün Türkiye’den büyük bir petrol şirketi aradı, aylar önce yaptıkları müracaata halen bir cevap verilmemiş. İlk etapta ülkeye 15 milyon Dolar getireceklerini yüzlerce istihdam yapacaklarını iddia ediyorlar. Rekabet ortamından niçin bu kadar korkuluyor bir türlü anlayamamışlar. Umarız bilginiz vardır.

Sayın Hasan BOZER, Ejder Aslanbaba’nın ihraç konusu artık çığırından çıktı. İlgili yazı komiteye gitmedi, komite başkanı Mehmet Tancer bu konuyu görüşmeyeceğim dile tutturmuş, şimdi acaba Tancer’i de mi başka komiteye havale etmek gerekiyor. İpin ucu kaçtı gibi değil mi?

Sayın Ali Rıza USLUER,
dört yıldır yüzlerin bile bakmadığınız örgüt başkanları ile kurultay sonrası bire bir ilgilendiğiniz ve bolca yemek ısmarladığınız görülüyormuş. Siz şimdi onlara isteklerini sorunca bir çoğu duygulanıyormuş. İrsen beyin fırçası işe yaradı diyorlar…

Sayın Ahmet
KAŞİF, anlaşılan o ki siz bu işin peşini bırakmayacaksınız ve sonuna kadar da parti içi muhalefete devam edeceksiniz. Dün akşam Girne’de size yakın vekil ve eşleriyle birlikte ciddi bir yemekli toplantıda görülmüşsünüz. Ama gelin görün ki bazılarının ağzında bakla ıslanmıyor işte…

Sayın Asım AKANSOY, bazı köşe yazarlarını arayarak yazdıklarına müdahale ettiğinizi üzülerek öğrendik. Hele de bizim yazarlardan sakın kaynak filan istemeyin, öldürseniz ağızlarını açmazlar. Şu seçim sürecini tatlılıkla bitirelim olur mu?

Sayın Hasan HASTÜRER, TAK konusunda gösterdiğiniz hassasiyet için teşekkür ederiz. Ancak Türkiye’de Anadolu Ajansı’nda ne kadar gazetecilik yapılırsa bizim TAK’da da en az o kadar gazetecilik yapılabilir. Hatta biz onlardan çok daha iyiyiz diyebiliriz.

Sayın Ünsal ECESOY, bazı gazino işletmelerin sigara kaçakçılığı bütün camiayı zan altında bıraktı. Bir an önce çürük elmaları sepetten ayıklamanız isteniyor. Bu sıralar çok sessiz kaldınız gibi…

Sayın Mehmet ÇANGAR, dün Star Kıbrıs’ın manşetini okuyunca başınız tavana çarpmış ve soluğu gazetede almışsınız. Ali beyi yakalayabildiniz mi yoksa Cemile hanıma mı dert anlattınız?

Sayın Tuygun TÖRE, dün Hakan Yozcu aradı ve sitemlerini iletti. Kendisini müthiş şekilde kırmışsınız. Sizin sözleşmenizi yenilemek için kapı kapı koştururken rest çekmenizden dolayı neredeyse istifa etmeyi bile düşünüyor. Bakalım gönlünü nasıl alacaksınız?

Sayın Temel BULUT, dünkü gazete ilanları sadece bize değil kamuoyunun geneline çok inandırıcı gelmedi. Ha keşke daha düzgün bir Türkçe ile sıkıntınızın gerçek sebebini açıklasaydınız. En azından kamuoyu desteğini arkanıza alırdınız…

Sayın Erman ÇİTİM, sizi eli kolu uzun birisi olarak bilirdik ama patrona bir türlü KKTC kimliği alamamışsınız. Oysa Ankara’ya bir telefon etseydiniz sorun çözülür ve sadece Temel beye değil bütün akrabalarına bile kimlik verilirdi…

Sayın Ahmet BENLİ, Gönyeli Belediyesi çevresi yollara koyduğunuz saksı çiçeklerin daha ilk günden itibaren çalınmaya başladığınızı biliyor muydunuz? Bu gece de ben bir operasyon yapacağım şimdiden haber vereyim dedim.

Sayın Nihat RAMAZANOĞLU, DP rozeti takar takmaz şimdi de milletvekili adaylığı için kolları sıvamışsınız. Özellikle esnaf kesimini arkanıza alabilirseniz meclise girmek hayal değil. Hayırlı olsun diyoruz…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, İskele bölgesinde Trabzon plakalı bir aracın coğrafi öçlüklerde bulunması bölge halkı meraklandırmış bir açıklama yapmanız bekleniyor. Bilmediğimiz bir şeyler mi oluyor diye soruyorlar…

Sayın Suphi HÜDAOĞLU, dün Lefkoşa çarşısında birkaç esnaf arkadaşla sohbet etme imkanı bulduk, anketleri bilmeyiz ama size epey ilgi olduğunu gördük. Tüm partilerin tepki oyları size akacak gibi görülüyor.

Sayın Süleyman ERGÜÇLÜ, Londra’ya yönelik haftalık ilk gazetenin Cuma günü yayın hayatına başlayacağını öğrendik. Künyede sizin adınız varsa mutlaka başarıl olmuştur. Hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Zorlu TÖRE, ülkedeki tröstlere karşı bir grup arkadaşlarınızla mücadele etme kararı almışsınız. Mehmet Çakıcı ile işbirliği yapacağınız iddia ediliyor doğru mu? Devrimcilerin desteğini almakta yarar görüyoruz…



Günün Fıkrası

Zayıf not


Üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından
kalınca doğru hocasına
gider:
-"Siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve
beni cezalandırıyorsunuz. İşin bu yanını hiç düşündünüz
mü?"
-"Tabii düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi ölçmek,
yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değil mi?"
-"İyi. O zaman size bir teklifim var. Bir soru da ben
size soracağım.
Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta
kalacağım. Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı
geçirteceksiniz. (Hocanın
keyfi yerinde. Teklifi kabul eder.)
Ve öğrenci sorar:
-"Yasal olup, mantıklı olmayan nedir?
Mantıklı olup, yasal olmayan nedir?
Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?"
Hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz.
İddia gereği öğrencisine iyi not vererek sınıfı geçirir. Ama aklı da soruda kalır.
Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar.
Öğrenci hemen cevap verir:
-"Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz.
Bu yasal ama mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var.
Bu mantıklı ama yasal değil.
Siz karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz.
Bu da ne mantıklı, ne de yasal."