Siyasetçiler genelde aynıdır;
Haklarında birkaç kelime bir şeyler yazdığınızda çok fazla umurlarında olmazlar, ya da öyle görülürler…
Çünkü yazılan iyi şeyleri hak ettiklerini düşünürler!
Ta ki birkaç olumsuz şey yazana kadar…
İşte o zaman dünyanın en kötüsü olursunuz!
Kimi ya hiç umursamaz görünür ama bu durum gece rüyalarına girer kimi de açar telefonu kendini anlatma ihtiyacı hisseder.
Selamı sabahı kesenler de yok değildir hani!

Dün sabahın ilk telefonlarından birisi de Bakan Önder Sennaroğlu’ndan geldi…
Dünkü yazımızda biraz kendisini eleştirip, ‘sizin ağlama lüksünüz yoktur’ demiştik ya!
Belli ki içerlemiş, beli ki söyleyecekleri vardı.
Öğlen buluştuk, sohbet ettik, dertleştik…
İlk gözlememiz şu oldu;
Bir kere eski, rahat ve relaks Sennaroğlu gitmiş, yerine sinirli, agresif ve hayli sıkıntılı bir kişi gelmişti…
Yüz hatları, göz altları ve gülümsemeyen dudaklarını görünce hiç yadırgamadık.
Yaklaşık bir saatlik sürede ise 7 adet sigara içmesi de bizi hiç şaşırtmadı doğrusu.

Dün de yazdığım gibi, Bakan Sennaroğlu, önceki gün nasıl televizyonda ağlamaklı bir vaziyette ‘zam olmazsa elektrikler kesilecek’ dediyse bugün aynı masada da ağlamaklı bir hali vardı…
Sözün kesip hemen bir kez daha yineledim;
“Sizin ağlamak gibi bir lüksünüz yoktur Sayın Bakan” diye…
Burada amaç kontrolü ona vermeden elimde tutmaktı, biraz da konuşturmak.
Sanırım başardım da, konuştukça konuştu, eleştirdi, sitem etti, zaman zaman da gözleri dolu dolu oldu…
Onun o anki ruh halini de çok iyi anladım!

Onun konuşmalarını bir bir not ederken, sohbet anında unutmayayım diye aklımda olan bir soruyu ansızın sordum;
“Bu ülkenin bir başbakanı yok mu sayın bakan, şimdiye kadar ondan elektrik zamım konusunda tek bir açıklama bile gelmedi” diye…
Tabi CTP’de müthiş bir parti disiplini olduğu için başkanına toz kondurmadı ama, eminim ki elektrik konusunda yalnız bırakıldığının da çok iyi farkındaydı…
Bu ülkede bir başbakan bir başbakan yardımcısı ve 9 tane daha bakan varken, öncelikle söylemeliyim ki sırf bakanlığının içinde ‘enerji’ kelimesi olduğu için bir tek kişiye bu kadar yüklenmek biraz insafsızlık gibi oluyor.
Bu insafsızlığı zaman zaman ben de yaparım ama, eğer bir bakan vatandaşı ağlama duvarı gibi görüp şikayete başlarsa, bize de ancak görevimizi yapmak, yani bunu yorumlamak kalır.

Bakan Sennaroğlu ile yaptığımız görüşme sonrası çok önemli bulduğumuz şu görüşlerimizi sizinle paylaşalım;
Bir kere Önder Senaroğlu, iyi bir tarımcı ve hayvancı olabilir ama, ondan iyi bir enerji uzmanı olmasını beklemek doğru olmaz…
Ya da onu enerji bakanı yapabilirsiniz ama yanına da kuvvetli bir ekip kurar, bu konudaki eksikliği kaparsınız.
Öyle bir şey de yapılmamış!
Oturtmuşlar makama, kadrosu yok, altı boş, daha da ilginci bakanlıkta enerjiden anlayan tek bir çalışan, tek bir uzman bile yok!
Doğrusu böyle bir durumda kimse o koltukta oturmayı yeğlemez…
Ama siyaset bizdi böyle bir şey işte, parti içi dengeler filan derken buna bir de ülke şartları eklenince bakanlar icraat değil de zaman zaman sadece ‘bakmak’ zorunda bırakılırlar…

Şunu da kabul etmek gerekir;
Zam konusunda kamuoyunda müthiş bir bilgi kirliliği var!
Bir çok konuda bakan ayrı konuşuyor, maliye bakanı ayrı konuşuyor, sendikalar ayrı konuşuyor ve ister istemez insanın kafası karışıyor…
Sonuçta kamuoyu kaynıyor ve bazen de aslı astarı olmayan şeyler üzerine tartışmalar yaşanıyor…
Demek ki burada da bakanlık kanadının bir takım eksik gediği var…
Ayrıca;
Bir ülkede enerji ile ilgili bir bakanlık olsun da, enerji ile ilgili tek bir birim ya da kişi olmasın ne kadar normal…
İşte bakan da bu şartlarda çalışıyor ve aslında bu konuda yapacağı çok şey de yok!

Sohbet dönüp dolaşıp eski hükümet dönemine geliyor;
Aslında enkaz edebiyatı yapılmasına da müthiş bir şekilde karşıyım ama eski Bakan Sunat Atun’un deniz altından kablo projesi iddiası da hayli ilginç.
Sunat Atun’a göre böyle bir proje var ama yeni bakana göre böyle bir proje yok. Çünkü bakanlığı didik etmişler, böyle bir projeye rastlamamışlar.
Atun, biraz atmış yani!
Yoksa eve mi götürdü?
Yoksa bakanlıkta bir yerlere sakladı mı?

Biz yine Başbakan’a dönelim;
Kurultay sancısından mıdır, yoksa sorunlar biraz ağır mı geldi nedendir bilmeyiz ama Özkan Yorgancıoğlu’nun ülkeyi sallayan bir konu karşısında bu kadar sessiz kalması hayra alamet değildir…
Hele de ülkede kaos yaşanırken, çıkıp tek bir açıklama bile yapma nezaketinde bulunmaması, halktan uzaklaştığının göstergesidir…
Elbette bunun da bir bedeli olacaktır!




“Bu nasıl akıllı saat?”


“Selamlar Levent bey,
KIB-TEK in saçmalıklarını ancak siz duyuruyorsunuz. Göçmenköy Camii’nin elektrik durumunu siz biliyorsunuz. O günden bu yana bir yetkili gelip sormadı. 28 Şubat’tan beri 5600 KW elektrik ürettik. Akıllı saat( !) taktılar, iki defa bozuldu. Son 14 Kasım öğlen ezanı okunurken yine akıllı saat(!) bozuldu ezan yarıda kesildi. Elektrik arızayı aradım borcundan dolayı kesilmiştir, merkezi arayın dediler. Öğle den sonra merkezde yetkili birine ulaşamadım. 15 Kasım da tatil olunca bu güne (18 Kasım ) kadar kimseye ulaşamadım.
Bu gün merkeze ulaştım niçin kesildiğini söylemediler ama otomatik saat! ya birazdan elektriği açtılar. Dört gün camiyi elektriksiz bırakamadılar çünkü güneş enerjimiz var. Ama ürettiğimiz günlük 25 kw elektriğin 15 kw ını KIB-TEK e veremedik!
KIB-TEK in bir başka anormalliği de eylül-ekim ayına ait faturamı bankadan otomatik ödeme ile 11 Kasım da 129 TL olarak ödedim. Aynı faturaya mahsuben 15 kasım da hesabımdan 42 TL daha alındı. Eylül ayında kullandığım elektriğe ve zamanında ödediğim faturaya bu fark neyin nesi?
Bu akşam elektrikle ilgili yazını okuyunca bunları yazmak geldi içimden.
Saygılar...”

(Ahmet AKBULUT)



MESAJ KUTUSU


Sayın Teberrüken ULUÇAY
, geçenlerde yazdığımız teşekkür mesajımızı bugün geri almak zorundayız. Zira Güvercinlik’teki arazi olayında yine çark edip söz konusu araziyi partili bir yoldaşınıza vermişsiniz.

Sayın Önder SENNAROĞLU, sizi yıllardır tanırız ama hiç bu kadar kötü bir halde görmemiştik. İki günlük dünyada kendinizi bu kadar hırpalamaya hiç gerek yok. Sonuçta ortada bir hükümet var ve zam kararı da birlikte alındı.

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, partinizin kurultayının çok da demokratik olmadığı yönde mesajlar almaya başladık. Özellikle parti meclisine giremeyen arkadaşlar bu konuda soruşturma başlatmanızı istiyorlar…

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, bir ülkede kaos yaşanırken o ülkenin başbakanının sessiz kalma lüksü gibi bir rahatlığı olamaz. Daha dün zamlara karşı sokak eylemi yaparken şimdi koltuğun arkasına saklanmanın ne alemi var?

Sayın Bilal SAN, Merkez Bankası Başkanı olarak adada bulanan bazı TC kökenli bankaların yeni bankalar yasasından rahatsızlık duyduğunu hatta buradaki şubelerini kapatmayı tartıştıklarını biliyor muydunuz? Bizden iletmesi…

Sayın Suat GÜNSEL, geçenlerde bir müşteriyi yanlışlıkla çek yasağına soktunuz şimdi de bir başka müşterinin hesabından başka bir hesaba yanlışlıkla para aktardınız. Müdürlerinizin kulağını çekin ki para gibi çok hassas bir konuda hata yapmasınlar.

Sayın Asım AKANSOY,
kurultayda şansınızın bir hayli fazla olduğu söylenmeye başlandı. Lefkoşa’da biraz sıkıntı var onu da hallederseniz partinin başına geçmeniz sürpriz olmayacak. Tabi ki adaylıktan geri çekilmezseniz!

Sayın Serdar DENKTAŞ, geçenlerde yazdığımız mesai dışı kullanılan araç sizin bakanlığa ait çıktı. Maliye bu konuda soruşturma başlattı haberiniz olsun. Zam yağmuru altında olan halk bazı şeyleri artık kaldıramaz oldu.

Sayın Sibel SİBER, vatandaşa halkın yaşam kalitesi artacak dediniz bakın neler yaşanmaya başladı…Umarım temennileriniz en kısa zamanda gerçekleşir de ülke olarak artık huzur ve refaha kavuşuruz…

Sayın Hasan ECER, Devlet Basımevi’nde daha çok yeni müdürsünüz ama özellikle son bir yılda yapılan baskılardan büyük şikayet olduğundan haberiniz var mıydı acaba? Hele de YAGA’nın kitapçığını gördük gözlerimize inanamadık. Bir el atın bakalım!

Sayın Mete TÜMERKAN, BRTK’unda çalışan sayısında azaltmaya gidileceği yönündeki haberler çalışanları iyice huzursuz etti. Bu konuda hem çalışanı hem de kamuoyunu aydınlatmakta yarar görüyoruz…

Sayın Kudret ÖZERSAY, size bu kadar malzeme çıkmışken artık büyük hamleyi yapma zamanı gelmedi mi? Kamuoyu artık siyasi oluşum konusunda ciddi ciddi düşünmenizi bekliyor…

Sayın Hasan TAÇOY, Volkan Konak konserinde bolca horon teptiğiniz ve ter attığınız gözlemlenmiş. Demek ki hamsi gününde sizi de göreceğiz desenize…

Sayın Oğuz KÖSE, ADA TV’de televizyon programlarına başlayacağınızı öğrendik. Hayırlı ve uğurlu olsun. Yakında bizim mesleği elimizden alırsanız şaşırmayız…

Sayın Haluk DOĞANDOR,
Haberal Kıbrıslı gazetenizde mesleğe döndüğünüzü ve bomba haberlerle gündeme damganızı vuracağınız söyleniyor. Hayırlı olsun, Allah utandırmasın…


Günün Fıkrası

Fitil


Temel ishal olmuş, gittiği doktor da “günde iki defa fitil” salık vermiş. Temel fitilin asıl kullanım şeklinden habersiz olduğundan, hap gibi yutmuş ve tabii ki daha kötü olmuş. İkinci defa gittiği doktor ona günde üç defa fitil vermiş, Temel daha da kötü olup da doktora üçüncü defa gidince doktor şüphelenip sormuş:
- Siz yoksa bu fitilleri hap gibi yutuyor musunuz?
Temel kızmış:
- Yok, bir tarafıma sokuyorum.