TEPAV’ın araştırması basına bir miktar yansıdı ama raporun tamamını okuyunca dehşete düştük desek yalan olmaz.
Lütfen en kısa zamanda bu raporu okumak için kendinize zaman ayırın ve yhb.gov.tr internet sitesine girerek nasıl bir KKTC’de yaşadığımızı, ama nasıl bir KKTC olması gerektiğini, bilimsel veriler ışığında okuyunuz.
Çalışmanın adı, KKTC Devleti Fonksiyonel Kurumsal Gözden Geçirme Çalışması.
Çalışmanın altında üç imza var;
Birisi Türkiye Lefkoşa Büyükelçiliği Yardım Heyeti Başkanlığı,
Diğeri TAPAV, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı ve bir başka imza da KKTC Başbakanlığı’na ait…
Yani bu da demektir ki, kimse bizim içimize girip gizli bir araştırma yapmadı…
Aksine, araştırma yapılırken de bizim içimizden çok sayıda bilim insanı bu çalışmada önemli rol oynadı…

Raporu okuduğumda ‘dehşete düştüm’ dedim çünkü gerçekten şimdiye kadar derme çatma bir devlette yaşadığımızı anladım.
Hani bazen sitem ederken ‘kıytırık devlet’ deriz de bazıları bize kızar ya!
Aynen öyle!
Bu rapor ve raporun sonuçları bize şimdiye kadar kıytırık bir devlette yaşadığımızın en güzel göstergesidir.
Çok kapsamlı olduğu için raporu tek bir yazı ile yorumlamak mümkün değil.
Ama ilk olarak göze batanlar zaten ülke vatandaşının da teslim ettiği konulardan oluşuyor.
Çünkü bu rapor hazırlanırken KKTC vatandaşları arasında çok ciddi anketler yapılmış.

Örneğin ülkede torpil düzenine dayanan istihdam ve atamalar anket ve şemalarla hazırlanmış.
Bunlara kimsenin itirazı olamaz zira torpil ülkenin yıllardan beridir olmazsa olmazlarının başında geliyor…
Torpilin varsa, diplomana bile bakmadan işe alıyorlar, yoksa ülke insanı değeri taşımıyorsun…
Torpilliysen ve bir de siyasi rozetin varsa atamalarda öncelik senin oluyor, liyakat, performans gibi özellikler kimseyi bağlamıyor.
Yani şimdi olduğu gibi…
Geçmişte yapılanlar gibi…

Ülke uzun bir süredir UBP hükümeti döneminde yapılan istihdamları tartışıyor.
Kimi olaya siyasi, kimi mantıki kimi de duygusal bakıyor…
366 kişi işe devam etsin mi etmesin mi?
Sonra Vakıflar Bankası çalışanlarının işten durdurulmaları gündem oldu, bu konuda ciddi bir çalışma sürdürülüyor.
Ülkenin başka büyük sorunu yokmuş gibi şimdi de CTP başlıyor el altından istihdam yapmaya…
Konu mevsimlik işçi ama, benden olan girsin olmayan bizden değil…

Faiz Sucuoğlu, önceki gün mecliste CTP’ye çatarak Teknecik Elektrik Santralı’nda yapılan 29 mevsimlik işçi istihdamını eleştirdi.
Haklı olarak bizim yaptıklarımızı atıyorsunuz, bu ne iş diye sitem etti.
“Bu istihdamları nasıl yaptınız’ diye de ekledi…
İlgili bakan çıktı kürsüye, ‘siz nasıl yaptıysanız biz de aynen öyle yaptık” dedi ve işin içinden çıkıverdi…
Bizim memlekette iki yanlış bir doğru götürdüğü için çok da şaşırmadık bu açıklamaya!
İşte TAPAV’ın raporunda bu gibi çarpıklıkları gösteren yüzlerce madde var…
Kamu hizmetinden tutun da enerji verimliliği ve özelleştirmelere kadar…
İşin özeti ise şu;
KKTC şimdiye kadar layıkıyla yönetilmemiştir, sistem diye bir şey yoktur ve hazırlanan yeni rapor ışığında sil baştan bir devlet yaratılmalıdır…
Raporun tamamını okuyunca belki birçoğunun da işine gelmeyecek, sistem olmayan sistemin devamı daha kolay olduğu için tepki gösterilecektir.
Ama son yıllarda KKTC’de yaşanan bazı gerçekler bize mevcut sistemin yaşayabilir olmadığını göstermiştir.
Artık arkamızda ‘biz verelim siz harcayın’ diyen bir Anavatan da olmadığına göre raporu dikkate alıp, çok hızlı adımlarla yeniden yapılandırma için düğmeye basmaktan başka bir alternatifimiz yoktur…




MESAJ KUTUSU

Sayın Serdar DENKTAŞ,
bir grup DP’li Sosyal Demokrat Parti’yi canlandırmak için düğmeye bastı. Eğer parti kuruluşu gerçekleştirilirse bundan sizin partiniz etkilenecek haberiniz olsun istedik…

Sayın Neriman SAYGILI,
TAK müdürlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun. Sizi kurumda çetin geçecek bir süreç bekliyor. Koltuğa oturmadan yanınıza bol miktarda yatıştırıcı takviye almanız önerilir. Yanında vitamini de unutmayın sakın…

Sayın İlkay DİREN,
televizyon kanallarına verilen maddi destek konusunda raporunuzu hazırlayıp Başbakanlığa gönderdiğinizi duyduk. Umarız Başbakanlık bu raporu gecikmeden değerlendirir ve kavga dövüş de sona erer…

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, LTB gitti gidiyor siz hala 97 bin TL’lik kıdem tazminatını gündeme getiriyorsunuz. Çalışan iyice gerildi biraz sessiz kalmakta yarar var. Sonuçta LTB’ye uzaydan bomba düşüp te yıkılmadı değil mi?

Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI,
siz dereyi görmeden paçaları sıvadınız ama intikamın soğuk yenen bir yemek olduğunu unutmamanızı salık veririz. Hızlı koşan erken yorulur gerçeğini de unutmamak lazım…

Sayın Ahmet UZUN
, AKSA’nın kuruluşu gündeme gelince kabak yine sizin başınızda patlatılmak isteniyor gibi bir hava hakim. Umarız bazı açıklamalar gece uykularınızı kaçırmaz!...

Sayın Metin ŞADİ, Ticaret Odası Başkanlığı için tüm güçlerinizi harekete geçirdiğiniz gözlemleniyor. Kıbrıs görüşmelerinin hızlandığı bir süreçte başkanlık büyük sorumluluk gerektirir. Hesabınızı kitabınızı ona göre yapmanız gerek!

Sayın Mustafa KAVAZ, evinizin önünde sıkılan kurşunların göz dağı vermek için olduğu iddia ediliyor. Bir polis mensubu olarak bunun nedenlerini düşündünüz mü? Büyük geçmiş olsun diyoruz…

Sayın Ali Özmen SAFA, bu kez AKSA gibi çok çetin bir ceviz ile karşı karşıyasınız. Baksanıza adamlar Türkiye’den bakan heyeti ile KKTC’ye gelip perde gerisinde çok önemli toplantılara katılıyorlar. Bir yerlerden zılgıtı yerseniz üzülürüz…

Sayın Önder SENNAROĞLU,
Teknecik Santrali’ne yapılan mevsimlik işçi istihdamında siz de UBP taktiğini kullanmışsınız. Yakında Kıb-tek elinizin altından kayıp gidecek, bunun için bir çalışmanız var mı?

Sayın Mustafa ERBİLEN, DP’nin Mehmetçik’te yaptırdığı yerel seçim anketinden şimdiki başkanı ikiye katlayarak çıktınız. Eğer bir sürpriz olmazsa çalışmalara şimdiden başlayabilirsiniz…

Sayın Atilla ATAKANLI, Dikmen’de parti kararı olmadan kendinizi başkan adayı olarak belirlemişsiniz bile. Partililerinizden tepki mesajları geliyor. Sonuçta artık belediyelerin altın yumurtlayan tavuk olmadığını da göz önünde bulundurmak gerek değil mi?

Sayın Huralp YUMUK, Peri kızımızın dünyaya ‘merhaba’ dediğini memnuniyetle öğrendik. Hanımefendiyi ve sizi gönülden kutlar minik yavrumuza sağlıklı bir bebeklik dönemi dileriz. Hasan dedenin mutluluğuna diyecek yoktur değil mi?

Sayın Ahmet MURATOĞLU, Sibel hanım İran dönüşünde bolca hurma getirirken sizin de zem zem suyu getirdiğiniz söyleniyor. Şifalı sudan kısmetimize düşeni isteriz bilesiniz…

Sayın Hüseyin MACİT, hadi müjdeli haberi bizden alın, devlet katkısına onay çıktı yakında kasanız dolacak. Bağırmayan çocuğa meme vermiyorlar değil mi? Hayırlı olsun…



Günün Fıkrası

Albayın emri

Albay, binbaşıya emir verir:
- Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.
Binbaşı, yüzbaşıya aktarır:
-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.
Yüzbaşı, teğmene:
-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.
Teğmen, başçavuşa:
-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.
Başçavuş, askere:
-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun.
Askerler kendi aralarında:
-Yarın sabah bizim başçavuş albayı tutuklayacakmış.