Medya Etik Kurulu Başkanı Süleyman İrvan elektronik posta ile bir yazı göndermiş.
Şöyle diyor;
“Sayın Levent Özadam
Kıbrıs Time Genel Yayın Yönetmeni
Uzunca bir süredir, Kıbrıs Türk medyasının etik açıdan daha saygın bir konuma taşınabilmesinin bir gereği olarak gördüğümüz ‘Medya Etik Kurulu’nun oluşturulması için çalışıyoruz. Sevindiricidir ki, bu çalışmalarımızın sonunda Medya Etik Kurulu Deklarasyonu’nu tamamladık, yedi kişiden oluşan Medya Etik Kurulu’nun isimlerini belirledik ve Gazetecilik Meslek İlkeleri’ni gözden geçirdik.
Medya alanında örgütlü 6 sivil toplum örgütünün imzasıyla açıklanan deklarasyon çerçevesinde, yaptığımız çalışmaları sizlerle paylaşmak ve desteğinizi almak istiyoruz.
Kıbrıs Türk medyasının etik açıdan daha iyi bir noktaya ulaşabilmesinde siz medya yöneticilerinin katkı ve desteği bizim için çok önemlidir. Sizlerle işbirliği yaparak bunu başarabileceğimiz inancıyla bir süre sonra Medya Etik Kurulu olarak sizleri ziyaret edecek ve desteğinizi isteyeceğiz.
Ekte size gönderdiğimiz Medya Etik Deklarasyonu’nu ve Gazetecilik Etik İlkeleri başlıklı eki inceleyeceğiniz, değerlendireceğiniz ve ziyaretimiz sırasında vereceğiniz imzayla destekleyeceğiniz umuduyla iyi günler ve çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Saygılarımla,
Prof.Dr. Süleyman İrvan
Medya Etik Kurulu Başkanı”

Bugün Yeni Düzen’de kendi sayfasında gazetecilik meslek ilkelerini de yayınlamış, onları da size aktaralım;

GAZETECİLİK MESLEK İLKELERİ
“Gazetecinin temel görevi, gerçekleri nesnel bir biçimde, çarpıtmadan, sansürlemeden aktarmaktır. Gazeteci, demokratik değerlere ve insan haklarına aykırı yayın yapmamalıdır.
Haber, yorum ve görüşler okur ve izleyicinin yayının niteliğini anlayabilmesini sağlayacak biçimde, açıkça birbirinden ayrılmalıdır.
Basın yayın organları masumiyet karinesine saygılı olmalı, suçluluğu yargı kararıyla sabit olmadıkça herhangi bir kişiyi suçlu ilan edecek yayın yapmaktan kaçınmalıdır. Yargı süreci devam eden davalarda iddialar ve savunmalar adil ve dengeli biçimde aktarılmalıdır.

Zanlıların, sanıkların ve mahkûmların yakınları, işlenen fiille açıkça ilgili bulunmadıkça ve olayın doğru anlaşılması için gerekli olmadıkça teşhir edilmemelidir.
Çocuklarla ilgili suçlarda, zanlı, sanık, mahkûm, tanık, mağdur ya da maktul statüsünde olan 18 yaşından küçüklerin açık isimleri ve fotoğrafları yayımlanmamalı, bu çocuklarla, ebeveynlerinin veya hukuken çocuktan sorumlu olan diğer kişilerin izni olmadıkça röportaj yapılmamalıdır.
Cinsel dokunulmazlığa, kadın ve çocuk istismarına ilişkin suçlarda, mağdurun açık ismi ve fotoğrafları yayımlanmamalı; kimliğini ortaya çıkaracak yayınlardan kaçınılmalıdır.
Yayımlanan haber, görüş ve yorumlarda, bir insanın davranışının veya işlediği suçun, haber konusu olayla doğrudan ilgili olmadıkça, onun ırkından, milliyetinden, dinî veya mezhepsel inancından, cinsiyetinden, cinsel kimliğinden, cinsel yöneliminden, yaşından, engelinden veya başka bir özelliğinden kaynaklandığını ima eden vurgular yapılmamalıdır.
Tıp alanında, doğruluğu bilimsel düzeyde kanıtlanmamış yöntem ve ilaçların kullanılmasını teşvik etmeye yönelik yayın yapılmamalıdır.
Hastanelerde araştırmalar yapan, bilgi ve görüntü almaya çalışan gazeteci, kimliğini belirtmeli ve girilmesi yasak bölümlere ancak yetkililerin izniyle girmelidir. Yetkili kişinin ve hastanın (onun izin veremeyecek durumda olması durumunda yakınının) izni olmaksızın, hastane ve benzeri kurumlarda hiçbir yolla ses ve görüntü alınmamalıdır.
Tekzip ve cevap hakkına saygı gösterilmelidir.
Üstün kamu yararı olmadıkça, sahibinin izni dışında belge, fotoğraf, ses veya görüntü alınmamalıdır.
İntihar olayları hakkında, haber çerçevesini aşan ve okuyucu veya izleyiciyi etki altında bırakacak, özendirici nitelikte ve genişlikte yayın yapılmamalıdır. Olayın ayrıntılarından ve uygulanan yöntemin tarifinden kaçınılmalı, olayı gösteren fotoğraf, resim veya film yayımlanmamalıdır.
Gazeteci, kendi çabasıyla elde etmedikçe, bir haber kaynağının verdiği bilgi ve belgenin yayımlanacağı tarih konusundaki tercihine uymalıdır.
Şiddeti haklı gösteren, özendiren ve kışkırtan, nefret ve düşmanlığı körükleyen nitelikte yayın yapılmamalıdır.
Irka, milliyete, etnik kökene, cinsel kimliğe, cinsel yönelime, dile, dine ve mezhebe yönelik ayrımcılığı teşvik edecek yayın yapılmamalıdır.
Gazeteci, haber ajanslarından veya başka medya kuruluşlarından alarak doğrudan kullandığı veya geliştirdiği haberlerde kaynak belirtmelidir.
Gazeteci, mesleki saygınlığa gölge düşürecek türden etkinliklerden ve görevlerden uzak durmalıdır.
Habere konu edilen veya edilmesi düşünülen kişi ve kurumlardan, hediye, maddi çıkar veya
ayrıcalık kabul edilmemelidir.
Gazeteci, elde ettiği bilgileri doğrulatmak için çaba göstermelidir.
Gazeteci, kişi ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde aşağılayan, hakaret içeren ifadeler kullanmamalıdır.
Özel yaşamın gizliliği esastır. Üstün bir kamu yararı olmadıkça veya kişinin rızası alınmadıkça özel yaşamın gizliliğini ihlâl eden habercilik yapılmamalıdır.
Gazeteci, gizlilik sözü verdiği haber kaynağını açıklamamalıdır. Kaynağın kamuoyunu açıkça yanılttığı durumlarda gizlilik ortadan kalkar.
Gazeteci, haberde yapılan yanlışı en kısa sürede düzeltmekle yükümlüdür.
Haberde, konuşmalardan ve demeçlerden yapılan alıntılarda bağlam saptırılmamalıdır.
Üstün kamu yararı olmadıkça, gizli kamera, izinsiz ses kaydı, kimlik gizleme ve benzeri yöntemlerle haber araştırmaktan kaçınılmalıdır.
Kaza ve cinayet haberlerinde kan ve şiddet unsurları içeren fotoğraf ve görüntüler yayımlanmamalıdır.
Haber formatına bürünmüş reklamlarda, bu yayınların reklam olduğu açıkça belirtilmelidir.
Gazeteci, bir haberin yayımlanması veya yayımlanmaması karşılığında maddi veya manevi çıkar peşinde koşmamalıdır.
Gazeteci kimliğini taşıyan herkes, gazeteciliğin evrensel ilkelerine uymaya özen gösterir. ..”

Mükemmel değil mi?
Mesleğini etik olarak yapan hangi gazeteci ya da yayın kuruluşu bu maddelerin altına imza atmaz ki?
Ama Süleyman hoca ve etik kurulu üyelerinin ya gözünden kaçmış ya da eklemeyi unutmuşlar…
Bu ülkede basının içine edenler gazeteciler değil, gazete ve televizyon kurarak bu organları silah gibi kullanan medya patronlarıdır…
Her biri devletten alacakları kredi hayaliyle yatıp kalkarlar ve politikalarını ona göre belirlerler…
Patronun politikası, ne yazık ki o kurumda çalışan basın mensuplarının şaşmaz kuralları içine girer ve kamuoyunu doğru bilgilendirme görevi olan meslektaşlar ister istemez haber yaparken, kalem sallarken kendi özgür iradelerini değil patronlarının istekleri doğrultusunda yayın yaparlar…
Süleyman hoca ve kurul üyelerinin iyi niyetinden şüphemiz yok…
Ama dediğimiz şudur;
Medya Etik Kurallarını bu ülkede gazeteciler değil, patronlar belirler…
Onları da siyasetçiler, genelde de hükümet ederler yönetir.
Biz yine de hem şahıs hem de Kıbrıs Time olarak Medya Etik Kurulu’na tam destek vereceğiz…
Ama işte gelin görün ki iş bizde bitmiyor!
Kurulu gazetecilerden daha çok patronlara yönelmeleri çağrısında bulunuyoruz…







MESAJ KUTUSU

Sayın Ersan SANER
, UBP iktidar ortağı olursa sizin bakanlık garanti. Arkanızda Ankara’dan müthiş bir destek var. Şimdi yatıp kalkıp dua edin ki Özkan bey sizin partiyi tercih etsin.

Sayın İsmail BAŞARIR
, Akıncılar’a verilen yeni yol sözü bölge halkını derecesiz memnun etti. Yeni dönemde bakan olsanız da almasanız da köy halkı şerefenize kuzu çevireceklermiş bilesiniz.

Sayın Süleyman İRVAN, Medya Atik Kurulu üyelerinin hangi kıstaslara göre belirlendiğine yönelik basın kuruluşlarından mesajlar almaya başladık. Bu işin sağlıklı yürümesini istiyorsanız temeli atarken sağlam başlamakta yarar var.

Sayın Bünyamin MERHAMETSİZ, Dipkarpaz’da köyün içine yapılan mandıralar köy halkının tepkisini çekmeye başladı. Seçim yorgunluğu bittiyse eğer bölgeye bir ziyaret gerçekleştirmeniz isteniyor.

Sayın Doğuş DERYA, parti tabanınız ve genel başkanınız her ne kadar size biraz sitemli olsa da parti dışından gelen destek her geçen gün artıyor. Siz yine de olayı biraz rölantiye atın ki parti içinde daha fazla huzursuzluk yaşanmasın.

Sayın Kemal DÜRÜST, UBP’nin koalisyonda yer alma ihtimali nedeniyle epey heyecan yaptığınız ve eski bakanlığınıza dönmek için saatleri saydığınız gözlemleniyormuş. Eğer olursa çok kişi tam orta yerinden çatlayacak bilesiniz.

Sayın Ersoy İNCE, Mağusa Belediye başkanlığına öyle bir kafanızı takmışsınız ki geceleri bile rüyalarınıza girer olmuş. Partinizin en zayıf olduğu dönemde aday olmak büyük cesaret işi ama belli ki bir bildiğiniz var değil mi?

Sayın Serdar DENKTAŞ, partiliniz olması bir yana çok dostunuz da olan Erdal Barut’un vefatı nedeniyle resmen yıkılmışsınız. Başınız sağ olsun, Allah geride kalanlara sağılıklı uzun ömürler versin…

Sayın Mehmet HARMANCI, tarihi Büyük Han’ın tatil günleri de hizmete açık olmasının mimarı olarak kısa da olsa yaptığınız bakanlık döneminde en hayırlı icraat olarak anılacak. Umarız sizden sonra gelecek olanlar da bu kararın ardında dururlar. Tebrik ederiz.

Sayın Ramazan ÖZÇELİK, yoğun geçen seçim döneminden sonra normal hayata dönüp şimdi de keyif çıkardığınız söyleniyor. Bir de şu izdivaç olayını tatlıya bağlarsanız sizden daha mutlusu olmayacak değil mi?

Sayın Memduh ÇETO, TDP’nin yeniden yapılandırılması çalışmalarında büyük rol oynayacağınızı duyduk. Yenilerle eskileri iyi harmanlayabilirseniz ne ala, yoksa parti içinde üçüncü dünya savaşı başlayacak diyorlar.

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, hükümet kurma konusunda seçeceğiniz ortak için büyük baskı altında olduğunuz konuşuluyor. Şu anda sizin yerinizde olmayı kimse istemezdi. Allah kolaylıklar ve sabırlar versin…

Sayın Cenk MUTLUYAKALI, evdeki papağanı tatile götürmeyince hayvanın depresyona girdiğini duyduk. Demek ki bir dahaki sefere onun için de rezervasyon yaptırmak gerekecek. Gülü seven dikenine katlanır artık.

Sayın Oğuz KÖSE, seçimlerdeki başarılı çalışmalarınız nedeniyle müdürlük makamı kesin de deniz aşırı güçler ansızın bir operasyonla partinizi devre dışı bırakabilir. Sürprizlere hazır olmanız öneriliyor…

Sayın Kudret ÖZERSAY, seçimler bitti ya kendinize yeni meşgale için şimdi de baz istasyonların üzerine gideceğinizi öğrendik. İşe sizin mahalleden başlarsanız isabetli olacak, yüzlerce aile bir kıvılcım bekliyor.

Sayın Hasan YÜCELEN, çifte evlilik göründüğü gibi kolay bir iş olmasa gerek değil mi? Çift dikiş olacağından demek ki sağlam bir evlilik olacak. Bir ömür boyu mutluluklar dileriz, Allah bir yastıkta kocatsın.

Sayın Asım VEHBİ, Yeşilırmak yangını ile ilgili seferberlik başlatmanız hem okul camiasında hem de kamuoyunda büyük memnuniyet yarattı. Umarız bu girişiminize diğer üniversitelerimiz de destek verir…


Günün Fotoğrafı




Günün Fıkrası


Zayıf not

Üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından
kalınca doğru hocasına
gider:
-"Siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve
beni cezalandırıyorsunuz. İşin bu yanını hiç düşündünüz
mü?"
-"Tabii düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi ölçmek,
yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değil mi?"
-"İyi. O zaman size bir teklifim var. Bir soru da ben
size soracağım.
Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta
kalacağım. Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı
geçirteceksiniz. (Hocanın
keyfi yerinde. Teklifi kabul eder.)
Ve öğrenci sorar:
-"Yasal olup, mantıklı olmayan nedir?
Mantıklı olup, yasal olmayan nedir?
Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?"
Hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz. İddia gereği öğrencisine iyi not vererek sınıfı geçirir. Ama aklı da soruda kalır. Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar.
Öğrenci hemen cevap verir:
-"Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz.
Bu yasal ama mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var.
Bu mantıklı ama yasal değil. Siz karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz.
Bu da ne mantıklı, ne de yasal."