Cumhurbaşkanının yapması gerekeni Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı Çetin Uğural yaptı ve adı sahte imza olayına karışan, hatta iki gün de tutuklu kalan Mustafa Tokay’ı görevden aldığını söyledi ama Tokay buna cevap vermekte hiç de gecikmedi…
“Görevimin başındayım” dedi!
Bu kadar basit!
Tamam, kendi dediği gibi henüz hakkında bir mahkeme kararı yoktur ama en azından toplum vicdanında yargılandığını göz önüne alıp mahkeme sürecinin sonuçlanmasına kadar evinde oturur, kamuoyunun sinirlerini bozmayabilirdi.

Mustafa beyi çok fazla tanımamakla birlikte, iyi bildiğimiz Cumhurbaşkanı ile olan sıkı-fıkı ilişkileridir.
Cumhurbaşkanı 21 Ekim kurultayında taraf olduğuna göre, bu sahte belge olayı da İrsen küçük aleyhine yine kurultaya yönelik ortaya çıktığı için, belki duygusal bakıldığında Tokay’ın makamında kalmasına göz yumulabilir ama, akıl ve mantık bize, en azından mahkeme sürecinin tamamlanmasına kadar o makamda olmamasını söyler.
Hatta, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kendinden bu konuda ricacı olmasını beklerdik.

Kusura bakmasın ama Mustafa bey, Cumhurbaşkanlığını arkasında bir güç gördüğü için, görevinin başında olduğunu söyleyip büyük bir yüzsüzlük örneği göstermiştir.
Polisin ve yargının ağır aksak işlemesini fırsat bilen Tokay, toplum vicdanını göz ardı edip, o görevde çakılıp kalmayı tercih etmiş, zaten yılların hatası sonunda yıpranan kurumun daha da yara almasını sağlamıştır.
Buna bir de, ileride kurumun başına geçme ihtirası eklenince ki böyle bir beklenti ve çalışma olduğunu herkes bilmektedir, artık bundan böyle kurumun ciddiyet ve tarafsızlığına güvensizlik daha da büyüyecektir.

Polis ve yargıya gelince;
Ne gariptir ki, bu ülkede suç işleyen ve kimi kimsesi olmayanları davları birkaç haftada çözülürken, adı sanı ve arkası olanların davlarının bir türlü sonuçlandırılmaması muhakkak ki tesadüf olamaz.
Belli ki bazı güçler bir kez daha devreye girerek, Başbakanın imzasını sahtelemek gibi çok büyük suç teşkil eden bu olayı sürüncemede bırakmak için elinden geleni ardına koymamaktadır.
Hele de bu makamların en yükseklerde olması, devletin saygınlığına gölge düşürmektedir.
Devletin saygınlığı mı kaldı ki diye serzenişlerinizi de duyar gibiyim.
Yerden göğe kadar haklısınız.


GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU


Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU,
ÖRP ve DGP’nin partiye katılımım oylanacağı toplantıda oylamaya katılmayıp dışarıya çıkacağınızı söylüyormuşsunuz. İki parti çoktan UBP’ye dahil oldu ama hiçbirinizin haberi bile yok!

Sayın Oktay KAYALP, Çanakkale mahallesinde yolun ortasında açılan büyük bir çukur bölge halkında büyük sıkıntı yaratıyormuş. Dün bu konuda çok sayıda şikayet telefonu aldık. Olaya acil atmanız bekleniyor.

Sayın Ahmet UZUN, 2008 yılında Maliye Bakanlığı döneminizde belediyelerle imzaladığınız bir sözleşmeden dolayı elektrik borçları ve yapılan kesintiler sizin üzerinize yıkılacak gibi görülüyor. Savunmanızı hazırlayın bakalım.

Sayın Turgay AVCI, ÖRP tabanı artık ses vermeye başladı. UBP’ye katılmak için yaptığınız girişimler hiç de hoş karşılanmıyor. Madem geri dönecektiniz niçin partinizden genel sekreterken ayrıldınız içerikli mesajlar almaya başladık.

Sayın Mustafa YALINKAYA, yeni yıl akşamı tehdidinizden sonra bakanlar bir kısmı uçak biletlerini hazırlayıp yurt dışına kaçmayı planlarken, bir kısmı da bolca kestane ve tombala alıp evden çıkmama kararı almışlar. Bakanları nasıl korkutmuşsunuz böyle.

Sayın Ali Rıza USLUER, Yeşilköy kooperatif başkanı Menteş Uyguner’i dün bu görevinden aldırınca köy karışmış ve bölge halkı kooperatifi basmış. Ne istediniz Allah aşkına görevini layıkıyla yapan adamdan.

Sayın Serhat AKPINAR
, Dereboyu’nda kültür evi yapmak için kolları sıvadığınızı öğrendik. Hoş bizim toplumun pek okuma alışkanlığı yoktur ama yine de şimdiden hayırlı olsun.

Sayın Mete ÖZMERTER, sosyal paylaşım sitelerinde bir komite kurup artık başkan olmak istediğinizi dile getiriyormuşsunuz. Şimdiye kadar komitelere hangi iş sevk edildi de sonuçlandı bir örnek var mı? Onun için komitenin adını doğru koymakta yarar var.

Sayın Talip ATALAY, camilerden toplanan bağış paralarının bir hesapta değil de bir kişinin evinde tutulması din adamları arasında rahatsızlık yaratıyor. Biraz daha şeffaf ve paylaşımcı olmanız isteniyor.

Sayın Mehmet ADAHAN
, partililerinizin yanında erken seçimden yana olduğunuzu söyleyip İrsen beyin suyuna giderken köy kahvesinde konuştuklarınız tam tersine oluyormuş. Artık bir karar verseniz diye sitem dolu mesajlarınız geliyor.

Sayın Mehmet Ali TAŞEL, Polatpaşa İlkokulu’nun sevilen ve sayılan bir müdürü olduğunuzu biliriz ama bir perde alımı meselesi geldi önümüze biraz pahalıya mal etmediniz mi? Akraba ilişkisi filan yoktur umarız. Bir de son günlerde internette fazla zaman geçirdiğiniz iddiaları var, bilesiniz.

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU,
Büyük UBP Projesi adı altında yapılacak olan yeniden yapılandırmada önemli bir konumda olacağınız yönünde güçlü duyumlar alıyoruz. İrsen beyden sonra saltanatın başına sizin geçeceğiniz söyleniyor.

Sayın Mustafa TOKAY, ha keşke görevden alınma olayı olmadan biraz evde oturup mahkeme sonucunu bekleseydiniz. Öfke dolu mesajlarınız geldi bilginiz olsun…

Sayın Mustafa NAİMOĞULLARI, şiddete dayalı yapacağınız eylem açıklaması kamuoyunda pek itibar görmedi. Bunları çok duyduk diye sitem eden vatandaşlar artık başkanlık makamını devretme zamanının geldiğini düşünüyorlar.

Sayın Erman ÇİTİM, inşaat patronluğundan sonra şimdi de İslam Cemiyeti’nde önemli bir görev aldığınızı duyduk. Sunat bey umreye gidecekken siz de peşine takılıp biraz sevap kazansanız diyoruz.

Sayın Eriş ÇOBAN, yılbaşını evde geçirecek olan hanımlar çiğ değil pişmiş ve içi dolmuş hindi dolma istediklerini iletiyorlar. Bizce bu teklifi hiç yabana atmayın ve daha fazla gecikmeden teşkilatı kurun.

Sayın Kudret ÇAĞLAR, bugün yayınlanacak olan eşinizle yaptığınız radyo programında mine hanım için söyledikleriniz program sorumlusunu epey duygulandırmış. Bu devirde böyle erkek kaldı mı diye soruyorlar. Allah sonsuza dek mesut etsin.

Sayın Mehmet DOLMACI,
El-Sen yetkililerine yaptığınız sert ve suçlayıcı açıklama otelciler arasında beğenildi ama sendikayı şimdi daha da kızdırdınız. Bilirsiniz tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarırmış.

Sayın Ertuğrul HASİPOĞLU
, ülkeye yatırım yapan yeni bir özel hastanenin gazete reklamlarının yasalara uygun olmadığı belirtiliyor. Göz yumup yummayacağınız merak konusu olmuş.

Sayın Menteş UYGUNER
, ne mutlu size ki köylünüz dün sizi yalnız bırakmadı. Görevden alındığınızı duyan size destek vermek için yollara düştü. Ne kadar övünseniz azdır. Ama sonuçta siyaset işte böyle bir şey.



Günün Fıkrası

Taksicinin ilk günü


Taksicilikte ilk günü olan şoförün taksisine binen müşteri şoföre bir şey
sormak için hafifçe omzuna dokunur. Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun
kontrolünü kaybeder ve kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı
durdurur ve arkaya dönüp müşteriye:
“Bir daha bunu yaparsan gözünü patlatırım!” diye bağırır. Müşteri;
“Ufacık dokunmanın sizi bu kadar korkutup sıçratacağını düşünemedim, özür dilerim” der.
Kendini toparlamış olan şoför, müşteriye dönüp:
“Haklısınız, sizin kabahatiniz yok, bugün benim ilk günüm, 25 senedir
cenaze arabasında şofördüm de…”