2019 yılı daha zor olacak diyorlar başka bir şey demiyorlar…

2018 yılında kamu çalışanına toplamda ödenek olan ek mesai tutarı 150 Milyon TL imiş!

Önümüzdeki yıl da bu rakam 180 Milyon TL’ye çıkacakmış…

Tabi ki önlem alınmazsa!

Bu konuda gözle görülür bir önlem var mı?

Elle tutulur bir şeyler?

Kesinlikle yok…

Yıl neredeyse çıkmak üzere ama ek mesailer konusunda hükümet parmağını bile kıpırdatmamaktadır!

Demek ki önlem yok…

Demek ki önümüzdeki yıl tahmini olarak belirlenen rakam 180 Milyon TL, belki de daha yukarılarda olacak!

Peki madem ki bu kadar ciddi bir rakamı göz göre göre ek mesai olarak vereceksiniz niye önlem almıyorsunuz…

Hükümet yetkilileri diyor ki 2019 yılı kamu maliyesi bakımından kötü olacak…

Çalışanlar alacak ama kamu maliyesi daha beter günler yaşayacak!

Kamu maliyesinin zor günler yaşaması sanki de özel sektörü etkilemez gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor…

Aksine, özel iş yapanlar ve esnaf kesimi bu işten en fazla zarar görecek kesim olacak!

Devlet çalışanlarının maaşları, ek mesaileri bir tamam ödenecek ama, özel sektörün alacakları hep olduğu gibi ya ertelenecek, ya da devletin bir ayıbı haline gelen ileri tarihli çeklerle ödenecek…

Devlet ileri tarihli çek verir mi?

Normal devletlerde olmaz ama biz de olur, buna bile alıştırıldık artık…

Onun için kimse 2019 yılı için sadece kamu maliyesinin zara göreceğini filan ortaya koymasın!

Devlet özelden keser kendi çalışanını öder…

Devlet has evlattır bizde özel ise üvey!

Bu arada sahi kamu reformu ne oldu?

Bilen duyan var mı, akıbeti konusunda!

Yıllardan beridir gündemde, yıllardan beridir defalarca hükümetler değişti ama değişmeyen tek şey bir türlü kamuya her türlü disiplini getirecek olan reform paketinin halen havada sallantıda olması…

Oysa kamu maliyesinin eski çürümüş sistemini bir yana bırakıp daha verimli hale getirilmesi için en büyük fırsat!

Peki niye hayata geçirilmiyor…

Cevabı gayet açıktır!

Kamu reformu hayata geçirildikten sonra geçmiş tüm kötü alışkanlıkların yerini yeni bir sisteme bırakacak…

Siyasilerin çok da müdahale edemeyeceği bir sistem ama işte geciktirdikçe geciktiriyorlar her nedense!

Çünkü bizde statükonun adı bu siyaset düzenidir aslında…

Siyasiler illa ki kamudaki her işin içinde olacaklar!

Karar mekanizmalarının başında bulunacaklar…

İstedikleri yere istedikleri atamaları yapacaklar!

Çünkü bunu bir siyasi getirisi var…

Koltuğu başkasına kaptırmamak!

Baksanıza bir kere…

Yıllardır statükodan şikayet edenler iktidar olunca geçmişteki ateşli sözlerini unuttular!

Meclis’teki bürokratların değiştirilmesi kararı bile bunun en güzel örneğidir…

Bu arada daha da garibi;

Siyasi rant için yapılan atamaları eleştirdiğiniz zaman genelde tepki şöyle oluyor…

Geçmişte de böyleydi!

Tabi ki böyleydi ama sizler bunu ileri süreceğinize geçmişte yapılan hataların şimdi yeniden yapılmasına niye tepki koymuyorsunuz ki…

Yanlışa yanlış ekleyerek doğruyu bulabilir miyiz?

Bu arada…

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi her ne kadar, iki ülke arasındaki ilişkilerde sıkıntı bulunmadığını söylese de bize göre bu sadece diplomatik bir üsluptur!

Ek mesailer de dahil bu ülke yönetiminde bir çok sıkıntı vardır, bunların düzeltilmesi ve yeni bir sisteme geçilmesi için de ciddi bir iç muhalefet…

Eğer bir ülkenin yıllık bütçesinin yüzde 85’i kamu çalışanlarını maaşlarına gidiyorsa…

Ek mesailer azalacağına ve bunun yerine yeni istihdamlar sağlanabileceğine rağmen her yıl artış gösteriyorsa, çarpık düzen artarak devam ediyor demektir!

Bunun adına da kesinlikte tasarruf değil aksine savurganlık denir…

Sadece Merak İşte?

6 ay niye bekletti?

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın son imzaladığı atamalar tartışılmaya devam ediyor…

Tabi ki sorular da beraberinde geliyor!

Akıncı bu atamaları 6 ay önce niye imzalamadı, bunun gerekçelerini açıklasın…

6 ay sonra niye uygun bulup da imzaladı bunun da mutlak bir açıklaması olmalı!

Zira açıklamazsa konu TDP’ye meclis başkanlığı kıyağı olarak hafızalarda kalmaya devam edecek!

Denktaş’ın derdi Cumhurbaşkanı mı olmak?

Ağzı olan konuşuyor işte…

Perde gerisinde bir takım pazarlıklar olduğu ve bunun da nedeninin Serdar Denktaş’ın gözünün Cumhurbaşkanlığı makamında olduğunu ileri sürüyorlar!

Bir kere şunu belirtmek gerek;

Anketler öyle demese de kamuoyundaki genel kanı Denktaş, kabinenin en başarılı bakanlarından birisidir.

Zaten geçenlerde kendisi de açıkları asıl derdinin Cumhurbaşkanlığından daha ziyade önümüzdeki iki yılda başarılı icraatlara imza atmak olduğunu…

Onun için seçimlere daha uzun bir zaman var, hedef şaşırmak yerine ülkenin yaşadığı sıkıntılara odaklanmak gerek!

Çaluda haksız mı?

UBP’nin Lefke Milletvekili Aytaç Çaluda geçenlerde meclis kürsüsünden sitem etti…

Mesaj doğrudan Özersay’aydı!

Ondan bir cevap gelmedi ama artık şu sorular da açıklığa kavuşmalıdır…

Çaluda’nın da dediği gibi hükümetin garezi sadece ona mıydı?

Diğer dosyalar ne zaman gündeme gelecek ve hukuki süreç bu konuda hızlandırılacak!

Niye kızıyoruz ki?

Bizim patates üreticileri sağ olsunlar ellerindeki ürünleri bolca güneye satıyorlar…

Haliyle biz de küplere biniyoruz!

Üretici neredeyse vatan haini ilan edilecek…

İyi de buna niye kızıyoruz ki!

Dememişler mi paranın dini imanı yoktur diye…

Sonra güneyden gelip burada alışveriş yapanları da göz önünde bulundurmak gerek!

Vatan millet dönemi çoktan bitti şimdi sadece herkes cüzdanını düşünüyor…

MESAJ KUTUSU

Sayın Hüseyin ANGOLEMLİ, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın atamaları imzalamasıyla birlikte sizin de Meclis başkanlığının önü açılmış oldu. Bu kadar tartışma ve eleştiriden sonra başkanlık görevini kabul eder misiniz bilemeyiz ama bir değil çok kere düşünün deriz!

Sayın Serdar DENKTAŞ, eğer bizim gibi küçük bir ülkede yıllık ek mesai ödemesi 150 milyon TL’ye çıkmışsa kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavurmanın imkan ve ihtimali var mıdır? Sendikalara boyun eğdiğiniz müddetçe ciğerin yağı hep dışarıdan gelecek demektir…

Sayın Zorlu TÖRE, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda hiç de şakanız olmadığı ve çok ciddi bir şekilde parti içi ve dışı kulisleri yoğunlaştırdığınız konuşuluyor. Bir kere taktınız kafaya geri dönmek yok değil mi?

Sayın Yüksel ÇELEBİ, 10 Kasım günü köyde her hangi bir etkinlik yapılmayıp bayraklar da yarıya inmeyince bazı vatandaşlar yoğun tepki mesajları gönderdiler. Siz bu günleri unutmazdınız ama hayırdır dalgınlık mı başladı yoksa!

Sayın Erçin TEKAKPINAR, kulaklarınızı tıkayarak bakanlıktaki görevinize tam randıman döndüğünüzü öğrendik en de doğrusunu yaptınız. Oysa evde oturup devletten hiç ter dökmeden maaş da çekerek işin kolay olanını seçebilirdiniz, tebrik ederiz…

Sayın Okan DAĞLI, Derinya kapısının bugün açılacak olmasında kuşkusuz ki en büyük pay sizin. Bu arada dünkü televizyon programında hala tedirginliğiniz üzerinizdeydi. Bugün artık ak koyun kara koyun belli olacak, hayırlara vesile olsun…

Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, serbest Çalışan Hekimler Birliği Başkanlığı görevinden gelen yoğun istek ve baskılar nedeniyle istifa etme kararını gere aldığınız hatta bundan böyle bakanlığı çok daha sıkı bir mercek altına alma kararlılığında olduğunuz söyleniyor. Zaten kaçıp pes etmek de size hiç yakışmazdı değil mi?

Sayın Ali Murat BAŞÇERİ, TC-KKTC ilişkilerinde endişe edecek bir konunun olmadığını söylediniz ve kısmen de olsa hem hükümet hem iş insanlarının yüreğine su serpilmiş oldu. Bakalım bundan böyle reformlar ne zaman imzalanıp yürürlüğe girecek, bekleyin hep birlikte göreceğiz…

Sayın Kemal ALTUNÇ, Londra’da Türk gazetesi çıkarma modasına sizin de uyduğunuz ve çok yakında yeni bir gazete yayını için çalışmaları yoğunlaştırdığınız iddia ediliyor. Hadi bakalım artık bundan böyle Allah utandırmasın…

Sayın Tolga ATAKAN, Haspolat kavşağında üst geçit yapımı için erken davranmanız hem okul yöneticilerin hem de bölge halkının  memnuniyetiyle karşılandı. Umarız çalışmalar Lefkoşa-Girne yolundaki gibi sıkıntılara takılmadan kısa bir sürede sona erer…

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, teşkilat içinde yaşanan tüm sıkıntılara rağmen kurumun en güvenilirler arasında birinci sırada yer alması hem sizin hem de tüm ekibiniz için bir onur kaynağıdır. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…

Sayın Doğuş DERYA, bir belediyede şube amiri olarak çalışan ve kadına uyguladığı şiddetle tanınan bu arkadaş için bir takım girişimlerde bulunmayı düşünür müydünüz? Zira bu vatandaş hep birileri tarafından korunup arka çıkılıyor, haberiniz olsun istedik…

Sayın Sedat HACIMEHMET, ciddi bir rahatsızlık geçirdiğiniz ama sevenlerinizin ve iradenizin sayesinde eski sağlıklı günlerine hızla dönmeye başladığınızı memnuniyetle öğrendik. Büyük geçmiş olsun, sizin gibi eski topraklar gençlere göre çok da dinç ve dayanıklıdır değil mi?

Sayın Mehmet HARMANCI, siz ve ekibiniz bir kez daha zoru başardı ve rekor düzeyde katılım sağlayarak bir maratonun da başarıyla sonuçlanmasını sağladınız. Şimdi sıra parti içinde yaşanan sıkıntıların giderilmesinde diyorlar bilesiniz…

Sayın Çelebi ILIK, Romanya’da Brüksel sokaklarında alış verişte görülmüşsünüz. Bu arada bize göre çok daha ucuz oldukları için esnaf da sizi kırmızı halı ile uğurlamış diye duyduk. Aman Güzelyurt esnafı duymasın değil mi?