20 Temmuz tarihli yazımızda Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı niçin istifa etti diye sormuştuk…
Sormakta haklıydık çünkü bu istifa hasıraltı edilmiş ve kimse de bunu eşelememişti!
Hakan Oran bir mektup göndererek niçin istifa ettiğini biraz kapalı da olsa açıklamış…
Özellikle de AKSA konusuna vurgu yapmış!
Filtre takmadı diye ceza kesilen AKSA’dan bu para tahsil edilmedi…
İyi de neden?
Oran’ın da ifade etmeye çalıştığı gibi arada çarpık ilişkiler mi var?
Sayın Bakırcı AKSA’ya ceza olayını bir telefon görüşmemizde bize de göğsünü gere gere aktarmış bundan gurur duyduğunu söylemişti…
İyi de ceza kesip de parayı tahsil etmemek ya da edememek ne demek?
Ya da gerçekten daha önceki hükümetler döneminde yapılan sözleşme de ‘ceza’ konusu devre dışı mı bırakılmıştı?
Çok daha ilginç suçlamalar var;
Oran diyor ki, bakan Kıbrıslı Türk gibi davranmayı beceremedi!
Benim aklım şimdi daha da karıştı…
Parti genel başkanı ve yönetimine de aktarılan ama kaale alınmayan suçlamalar nelerdir?
Bizce Hakan Oran’ın bu yazısı Sayıştay ve Savcılık gibi makamlar tarafından mercek altına alınmalı ve sonuna kadar da gidilmelidir;
İşte o yazı;
“Sevgili Levent kardeşim,
Yazını okudum. Evet, katılıyorum değişim ve dönüşüm için bazı şeylerin
değişmesi gerek benim hareketimin bir maksadı da bu idi.
Ben zaten paylaşmam gerekeni kamuoyu ile paylaştım ve son 7 ayda
benim yaptığım veya bakanlıkla ilgili basında çıkan açıklamalar ve
demeçler izlenirse bakanlıkla ve bağlı daireleri ile ilgili basına düşenler
yeterince araştırılırsa birçok sonuca varılacağı kanaatindeyim.
Ama seninde dediğin gibi bunun önemli görülüp sonuca ulaşıncaya
kadar sorgulanması gerekli.
Bu işte basına düşüyor. Bu işte birilerinin bunu halk adına önemli görüp
alıp sonuna kadar götürmesine düşüyor.
O zaman bendende boşlukları doldurmam istenirse seve seve. Ama bir düşünsenize seninde dediğin gibi birilerinin gidip de bakana bu ayrılığın nedenini sorduğunu hatırlamıyorum veya DPUG başkanına yada ilçe başkanına .
Neden aksaya ceza kesilmediğini en önemlisi de sözde kesilen cezaların
tahsil edilip edilmediğini, taşocaklarına neden dokunulmadığını ,CMC’ de
neler olduğunu ve buraları kontrolünde tutan iş adamalarına neden hala
izin verildiğini sorgulamadı.
Boğaz piknik alanının bakanlığa bağlı Orman Dairesi tarafından
ihale dahi yapılmadan bir şahsa neden verildiğini kimse yeterince
sorgulamadı . Orman Dairesi dendi ama bunun Çevre Bakanına bağlı
Çevre Bakanının sorumluluğunda olduğu sorgulanmadı.
Bunlar basına da düşenler ve bunun gibi niceleri. Ben yolu ve yöntemi de
işaret ettim.
Bir örnek vermem gerekirse TAK Ajansına bakanlıkta iken AKSA, CMS ve
taşocakları ile ilgili vermiş olduğum açıklamaya bakın ve sonra aksa
ve tekneciğe ne zaman ceza kesildiğine.
Neden o güne kadar ceza kesilmediğini sorgulayın.
Cezanın akıbetinin ne olduğunu sorgulayan birini gördün mü?
Tamam ceza kesildi ama tahsil edildi mi ya da yargıya intikal etti mi dediğini duymadım.
Çevre yasasında havayı kirletene asgari ücretin 2 katı ceza kesilmesini
komedi olarak nitelendirip hukukçumla da çalışarak çevre yasasının
cezalar kısmında bunun 50 hatta 100 katına çıkmasını istedim.
Çalışmayı başlattık . Bakan da bunu telaffuz etti. Peki ne oldu. İzleyen
sorgulayan oldu mu. Arttı mı cezalar.
Eski Maliye bakanının tekrar ekranlarda beni eleştiren açıklamalarına
bakın .
Yine TAK’a bu konuyla ilgili yaptığım açıklamaya bakın. Biri çıkıp ta
eski Maliye Bakanının zamanında AKSA ile yapılan sözleşmeyi
sorguladı mı. Ben açıklamamada buna da yer verdim ve o sözleşmenin
içinde çevreyi koruyan bir madde olmadığını filtre takılmasını ön
görmeyen bir anlaşma olduğunu hatta ve hatta kirlet kirlete bildiğin kadar
bana da bunun karşılığında para öde diyen bir madde olduğunu bunun
ise başka şeyler düşündürdüğünü söyledim.
Çevre Bakanı iş başına geldiği günden itibaren basına AKSA ile ilgili
yapmış olduğu açıklamalara bakın Eylül 2013’de ,1 ay sonra AKSA
filtreyi takacak dedi, takmazsa ceza kesilecek dediği ama cezanın kesilip
kesilmediği sorgulanmadı .
Yasanın bize faaliyetten men yetkisini verdiğini ama yasanın
uygulanmadığını söyledim.
Evet kamuoyu ile paylaşmadıklarım da var ama onların paylaşılmasını
çokta etik görmediğim için ve daha çok bakanın hal ve tavırları ile
ilgili olan ve bir bakan ve bir yönetici(www.biymed.com/onemlikonular/
iyi_Bir_yonetici_Nasil_olmalidir.htm)
ve bir Kıbrıslı Türk gibi davranmayı beceremediği ile ilgili kısımlardı
rapor halinde başkana , MYK ve ilçe yetkililerine de verdim.
Raporumda kastettiğim olumsuz durumları ve sonuçlarını da son
zamanlarda daha çok görebiliyoruz.
Çevrenin tüm insanlığın ortak malı olduğunu bilmediğinden bu dağlar
bizim demesi, çözüm getiremediği çevre sorunları yerine şu anda
yalnızca su projesi ile idare etmesi, birlikte görev yaptıklarına karşı olan
tutum ve davranışları ,durup dururken TC Başbakanını ziyaret etmesi ve
seninde yavaş yavaş deşifre etmeye başladığın çarpık ilişkiler gibi...
İşte böyle sevgili Levent, zamanı gelince dememin nedeni bu.
Eğer bir gün birileri bunları derinlemesine araştırır ve bana da görev
düşerse  boşukları seve seve doldururum.
Bir ara bir gazetemiz sordu oradaki taraji komik adlı açıklamaya bakabilirisin.
Şimdide sen sormaya başladın sana cevap veriyorum .
Boşlukları dolduruyorum.Taşocakları izni bakanın yetkisinde ister 1 yıllık ister 5
yıllık verir isterse de faaliyetten men edebilir.
Taşocağında doğru çevreye uyumlu işletmecilik için birçok kıstas var ve
kıstaslar istenirse işletmeciyi daha çok doğaya saygılı bir şekilde işletme
yapması için zorlayabilir.
Faal olmayanların izinlerini feshedip rehabilitasyona zorlayabilir.
Ama görevinizin bunu gerektirdiğini bilmemiz lazım eğer ki farklı şeyler
murat ederseniz işte buna da olanak sağlayan bir makamdasınız.
Hangisini tercih ettiğiniz elinizde.
Bu süreçte bir çevreci olarak çevre için uyarılarımın dikkate alınmadığını
ve başka izlenimimler edindiğimden dolayı bu bakanla ayni resim içinde
olmak istemememin sebebi bu.
Toplumsal menfaatlerimize olan sorumluluğundan dolayı teşekkür
ederim.
Sağlıcakla kal…”
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hakan ORAN, cevabi yazınız ve hassasiyetiniz için teşekkür ederiz. Ama öyle bir açıklama yaptınız ki satır aralarını yorumlayınca şimdi daha fazla dehşete düştük. Demek ki çok detaylı bir açıklama yapsaydınız ülkede her şey tersine dönecekti.
Sayın Hamit BAKIRCI, dillere düşen Marsilya gezisi artık bu saaten sonra cehenneme dönmüş. Buradaki dostlarınızı arayıp nabız yokladığınızı öğrendik. Umarız vatandaşı tatmin edecek geçerli nedenleriniz vardır!
Sayın Mustafa AKÇABA, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı müsteşarlığı için iyice nazlandığınızdan şikayetler geliyor. Bize göre en doğrusunu yapıyorsunuz zira bundan böyle bu bakanlık artık hep gözlem altında olacaktır.
Sayın Ahmet KAŞİF, UBP ve DP içinde bir gurup Derviş beyin Cumhurbaşkanı adayı olmaması halinde sizi adaylığa hazırlamak için düğmeye bastığını biliyor muydunuz? Yapılan küçük bir ankette birinci sırada çıkmışsınız…
Sayın Halil TALAYKURT, İskele bölgesinden bir grup okuyucum bugün yanıma geldi. Yerel seçimlerde partinizin adayı Alanlı aleyhine çalıştığınızdan şikayet ettiler. Minik bir açıklama yaparsanız seviniriz…
Sayın Hüseyin ÇAKIR, uzun yıllardır görev yaptığınız LTB müdürlüğünden alındığınızı duyduk. Özellikle asfalt ihaleleri konusunda çok üstünüze gelecekler. O imzaları kimin emriyle attıysanız açıklamak zorundasınız zira kabak sizin başınızda kırılsın istemiyorsanız!
Sayın Mustafa AKINCI, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için çok sağlam ve toplumun her kesiminden bir ekip kurmaya başladığınızı duyduk. UBP ve CTP içindeki karışıklıklar hep sizin hesabınıza olumlu yansıyor. Artık resmi açıklama yapmanın zamanı geliyor değil mi?
Sayın Şahap AŞIKOĞLU, sizin için İsmail Arter’den boşalan koordinatörlük makamının düşünüldüğünü söylüyorlar. Bu arada Turizm Örgütü’nün akıbeti konusunda bilginiz var mı? Serdar bey akıllı ise sizi yerinizden oynatmaz…
Sayın Mehmet HARMANCI, dün sabah saatlerinden itibaren başlayan disiplin ve soruşturma operasyonu çalışanlar arasına memnuniyetle karşılandı. Bu işin sonuna kadar gidebilirseniz ne ala! Zaten başka da şansınız yok değil mi?
Sayın Latif AKÇA, uzunca bir süredir sesiniz çıkmıyor merak ettik. Bu arada Esentepe’de Rauf  Denktaş’ın heykeli yerlerde sürünüyor, bir hatırlatalım dedik!
Sayın Ali ÇIRALI, bazı yatırımcılar nemli ve tuzlu havaya daha dayanıklı ve kaliteli çimento getirmek istediklerini belirten mesajlar göndermeye başladılar. Hem daha ucuz olduğunu ifade ediyorlar, bizden iletmesi…
Sayın Oktay KAYALP, CTP genel başkanlığı için bir grup taraftarınızla birlikte ciddi bir çalışma içinde olduğunuz iddia ediliyor. Sizden intikam alanlardan da intikam ancak böyle alınır değil mi? Hadi bakalım hayırlısı…
Sayın Dursun OĞUZ, Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için ağır bir sorumluluk aldığınızı duyduk. Yarın adaya gelecek olan Binali Yıldırım ve diğer iki AKP’li vekili bölgede siz yönlendireceksiniz artık. Kolay gelsin…
Sayın Ahmet MURATOĞLU, sizin partililerde merak konusu olmuş, Sibel hanımın ekibinde var mısınız diye soruyorlar. Ben sizin adınıza ‘kambersiz düğün olmaz’ diye cevap verdim…İyi etmiş miyim?
 
 
Günün Fıkrası
 
Fadime ve doktor

Sekizinci çocuğunu doğurduktan sonra, Fadime’nin canına tak demiş,
komşusunun tavsiye ettiği bir kadın doğum doktoruna gitmiş.
Derdini anlatmış. Doktor hanım, muayene ettikten sonra, Fadime’ye bir
vaginal tablet vermiş ve “bu tableti cinsel temastan önce rahminin ağzına koy, 
hamile kalmazsın kızım” demiş. 
Üç ay sonra, Fadime, kırgın ve sitemkar, çıkagelmiş. 
“Verdiğin ilaç işe yaramadı tohtur hanım. Ben gene gebeyim” demiş. 
Doktor şaşkın, “Dediğimi yapmadın mı?” 
Fadime, “Yapmam mı, ilacı yalvar yakar Rahmi’nin ağzına godum, 
herifin ağzı köpük köpük oldu, önce beni döğdü, 
sona bi godu, gene gebe galdım!”