Konu yediğimiz içtiğimiz gıda maddelerinde ‘zehir’ olunca hem toplumun hem bazı yetkililerinin hem de baza basın organlarının duyarlılık gösterip olayı gündemde tutma çabası olumlu bir gelişmedir.
Bu konuda en önemli açıklama Devlet Laboratuvarı Müdürü Mehmet Tatar’dan geldi.
Tatar, Havadis Gazetesi’ne yaptığı önemli açıklamada ithal edilen ziraat kalıntısı bulunan meyve ve sebzelerin kolaylıkla üreticiye ulaşabileceğini zira numunelerin tırların kapısına yakın kasalardan alındığını iddia etti!
Ve şöyle söyledi;
“Bir kasadan alınan numune başka kasaları temsil etmez”
Gayet ilginç değil mi?
Daha da ilginci Sayın Tatar, numune yönteminin böyle olduğunu, bunun mutlak değiştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı!
Bu yöntemi kim icat etti bilemeyiz ama, biliriz ki bu ülkede yılların kronikleşmiş kötü alışkanlıklarını al aşağı etmek zordur.
Demek ki Sayın Tatar, yöntemin değiştirilmesini beklememeli ve inisiyatif kullanıp bundan böyle gelen tırları didik dik edip kontrolleri öyle yapmalıdır.
Tabi ki yeterli çalışanı varsa!
Tabi ki UBP kurultayı döneminde yapılan istihdamlarda ülkenin en hassas kurumlarından Devlet Laboratuvarı da göz önünde bulundurulduysa.
Hoş, Girne Akçiçek Hastanesi’nde kadın doğum servisi için kurdela kesip orayı çalışan yetersizliğinden kapayan bir zihniyetten böyle icraatlar beklemek saflık olur, bunu iyi biliriz.

Sağ olsun, var olsun Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı önceki gün yazdığımız yazıya duyarlılık göstermiş ki telefonda aradı ve yerli ürünlerle ilgili sohbet etme imkanı bulduk.
Kendisi özellikle süt ürünleri ve dolayısıyla hellim üretimi ile hayli ilgili ve bu konuda bir komisyonun da kurulduğunu biliyoruz.
Ama hellim üreticilerinin ne kadar denetlendiği konusunda çok emin değiliz…
Bu konuda çok sayıda okuyucudan şikayetler geliyor ki bunları önümüzdeki günlerde buradan yayınlayacağız…
Mesela piyasada üretim tarihi gelecek yılı gösteren hellim paketleri halen raflarda duruyor.
İkiye bölününce kötü bir koku ihtiva eden belli ki üretim hatalı hellim markaları var.
Bizim bu konuda okuyucudan isteğimiz, bunları bize getirsin, biz de Sanayi Odası’na teslim edelim…

Elimize yine bazı ziraat mühendisi arkadaşlardan bir takım fotoğraflar ulaştırıldı.
Süt taşımacılığı ile ilgili fotoğraflar.
Bunlardan ikisini buradan yayınlıyoruz.
Süt taşımacılığı nasıl olur, ‘hijyen’ dışında zerre kadar bilgimiz yok.
Ama mühendis arkadaşlarının dediğine göre resimlerdeki gibi taşınmazmış.
Sonuçta süt en önemli ve en çok tükettiğimiz gıdalarından birisi ve hele de çocukları çok yakından ilgilendirdiğinden buradan tartışmaya açmayı uygun bulduk.
Plastik bidonlarda süt taşımacılığı uygun mu değil mi?
Süt taşıyan araçların hijyen durumu nasıl olmalı?
Araçların ve plastik süt bidonlarının kontrol ve denetimleri yapılıyor mu?
Tamam, ithal ürünleri bundan böyle çok daha fazla mercek altına alalım ama, yerli ürünlerin de görmemezlikten gelmeyelim.
Sonuçta konu sağlıktır!




MESAJ KUTUSU

Sayın Oktay KAYALP, asfaltlama çalışmalarınız bölge halkı tarafından memnuniyetle izleniyor. Ancak bunun yerel seçimler için bir çalışma olduğu ve seçim sonrası asfaltların yeniden kazılacağını iddia edenler de var, bilesiniz…

Sayın Suat GÜNSEL, çok sayıda öğrenci bugün kurların sabitlenmesi konusunda üniversite kampusu içinde eylem yapmışlar. Hassasiyet göstermekte yarar var zira döviz arttıkça eğitim sürecini donduracak çok sayıda dar gelirli aile var.

Sayın Burhan YETKİLİ, Gazimağusa kanalizasyon çalışmalarının bundan sonraki kısmının AB tarafından iptal edildiğini ve bazı hatalı yapımlar olduğunu öğrendik. Bu konuda kamuoyu bir açıklama bekliyor.

Sayın Mete TÜMERKAN, Başbakan Yorgancıoğlu’nun televizyon programında küçük bir sunucu krizi yaşamışsınız. Başbakanın istediği programcının tercih edilmesi meslek etiği açısından hoş olmadı.

Sayın Ercan HOCAOĞLU, basın ile olan ilişkilerinizde biraz daha hassasiyet bekliyoruz. Tehditler savurarak bir yere varamazsınız aksine bunun yan etkileri size kötü yansır, bizden uyarması!

Sayın Kemal DARBAZ,
BRTK’de yapılan referandumda çok ağır bir yenilgi aldınız. Artık strateji değiştirme zamanı geldi değil mi? Geçmiş olsun diyoruz…

Sayın Fehmi OKTAY, emekli olduktan sonra kısmetiniz bir hayli açılmış ve YDÜ’de öğretim üyeliğine başlamışsınız. Tebrik eder başarılı çalışmalarınızın burada da devam etmesini dileriz…

Sayın Hasan SERTOĞLU, siz kükredikçe ve sertleştikçe hayran kitleniz bir o kadar daha artıyor. Demek ki sinir katsayısı artan vatandaş artık haşin politikalardan hoşlanıyor.

Sayın Zeren MUNGAN
, akaryakıt zammının 15 günde bir yapılmasının hayat pahalılığına yansımasından ötürü yapıldığı iddia ediliyor. Özellikle eski maliye bakanı bu konuda epey ısrarlı…

Sayın Fuat Türköz ÇİNER, açıklamalarınızla son günlerde özellikle DP içinde büyük kamuoyu yarattınız. Genel başkanlık için belki şimdilik çok erken olabilir ama aktif siyasette gelecek vaat ediyorsunuz.

Sayın Güvenç CANTAŞ,
muhterem kayınpederinizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN
, örgüt gezilerinde bir aya kadar iktidarda olacağınızı söylüyormuşsunuz. Eğer gerçekleşirse şimdiden bakanları belirleyin zira kavga bu kez çok erken başladı…

Sayın Başak TEKEREK, DP-UG’den Girne belediye başkan adaylığınız konuşulmaya başlandı. Yoğun günler sizi bekliyor demek ki, hadi bakalım hayırlısı.

Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Mağusalı partilileriniz çoktandır parti binasına uğramadığınızdan şikayet etmeye başladılar. Özellikle tatil günlerinde ilçeye uğramakta yarar var zira sıkıntısı olan çok sayıda seçmeniniz varmış…

Sayın Mehmet ÇAĞLAR, Güzelyurt çarşısından esnaf kesimi sizi de aralarında görmek istiyorlar. Yurt dışı gezilerinden fırsat bulursanız ara sıra uğrayıp yüzünüzü gösterin. Sizi sevenleri bu kadar üzmeyin…

Sayın Erdil NAMİ, Avustralya’da ki yaz günleri elbet bitecek ve eninde sonunda adaya döneceksiniz. Sosyal medyada paylaştığınız resimler herkesi çatlatacak cinsten aman göze gelmeyin…



Günün Fıkrası

Ördeklere dikkat


Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete giderler. Cennetin kapısında onları karşılayan melek:
“Bizim burada uymanız gereken tek kural var. O da ördeklere dikkat edin sakin üstlerine basmayın” der. Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler. Gerçekten de etrafta ördek doludur.
Üstlerine basmamak adeta imkansızdır. Dikkat etmesine rağmen kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar. Hemen Cebrail belirir. Yanında son derece çirkin bir adam vardır. Kadını kolundan adama kelepçeler ve “Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adama kelepçeli olarak yaşayacaksın” der.
İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve Cebrail anında yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçeler.
Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar. Diğerlerinin akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yasamamak için her attığı adıma acayip dikkat etmeye başlar. Aradan aylar geçer ve hiçbir ördeğin üstüne basmaz.
Derken bir gün Cebrail belirir. Bu kez yanında boylu poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardır. Cebrail hiçbir şey söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine bir şey söylemeden çeker gider. Kadın artık mutluluktan uçmaktadır. O güne kadar gördüğü en yakışıklı adamla kelepçelenmiştir.
Adama döner ve “Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi güzel bir adamla birlikte olmayı hak ettim” der.
Adam suratı asık bir şekilde cevap verir: “Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım”