Sağlık Bakanlığı, 26 Haziran 2018 tarihinden itibaren, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde, 2 Temmuz 2018’den itibaren de Girne Akçiçek Hastanesi Acil Servisi’nde triaj sistemini başlattı. Triaj, Fransızca “trier (seçmek, ayırmak)” kelimesinden gelmekte olup, acil servislere başvuran hastaların, hastalıkları ile ilgili şikâyetleri, belirtilerin şiddeti ve tıbbi durumlarının aciliyeti göz önüne alınarak doktor veya bu konuda eğitim almış sağlık personeli tarafından yapılan öncelik belirleme işlemini ifade etmektedir.

Tanımından yola çıktığımızda, kamu hastanelerinin acil servislerinde başlatılan triaj sisteminin, gecikmiş olsa da çok yerinde bir uygulama olduğu aşikardır. Üstelik devlete maddi külfeti neredeyse yok denecek kadar az, etkili ve hatta yerine göre hayat kurtarıcı bir uygulamadır. Yiğidin hakkını yiğide vermek adına, Sağlık Bakanı Sayın Besim’i bu konuda tebrik etmek lazım.

Peki neden bu güne kadar acilde triaj sistemi uygulanmadı? Herhangi bir sağlık bakanının başlatabileceği bu uygulama, neden hiç gündeme getirilmedi? Aslında gündeme getirildi. KKTC Sayıştay Başkanlığı’nın 27 Haziran 2013 tarihinde yayımladığı VET 2/2013 sayılı ‘’Sayıştay Başkanlığı Denetim Raporu’’nda da yer verilen, Sağlık Bakanlığı’nın yönetiminde, Hastane Yönetimi, Tıp-İş Başkanı, Hemşireler Birliği Başkanı, Sağlık-Sen Başkanı ve K. T. Amme Memurları Sendikası temsilcisinin katıldığı 16 Mayıs 2007 tarihli toplantı sonucunda: - Acil Servis doktor ve personel sayısının yetersiz olduğu, uzun nöbet saatlerinin olduğu,

- Acil Servise durumu acil olmayan hastaların da yönlendirildiği,

- Hastanın acil olup olmadığının muayene edilmeden karar verilemediği,

- Triaj hemşiresinin önemi,

- Tıbbi kayıtların eksik olduğu,

- Çağırılan on-call uzmanların gelmediği,

- Personelin görev tanımlarının, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi, iş akış şemalarının düzenlenmesi gerektiği,

- Karşılama ekibinin yetersiz olduğu hususları ifade edilmiş ve önerilerde bulunulmuştur.

2006 - 2007 yıllarında yukarıda da bahsedildiği üzere Acil Servisin sorunları bilinmesine rağmen, 2012 yıl sonu itibari ile hala aynı sorunların devam ettiği ve bu sorunların ortadan kaldırılması için gerçekleştirilen çalışmaların sınırlı olduğu görülmüştür. Ben değil, KKTC Sayıştay Başkanlığı Raporu bunu söylüyor! Bu da gösteriyor ki, triaj yıllar önce dile getirilmiş, ancak, triajla birlikte değişmesi ve yapılması zorunlu şeyler, triajın hayata geçirilmesini bariz bir şekilde engellmiş!

Peki acillerdeki triaj sistemi kimlerin işine yarayacak? Tabii ki öncelikle, durumu gerçekten acil olan hastaların işine yarayacak. Triaj da bunu hedefliyor zaten. İşe yaramaya başladı bile. Bizzat kendimin birkaç gün önce Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde şahit olduğum bir olayı anlatayım. Boğaz ağrısı ile gelen hasta ile acildeki triaj odasında, triaj hemşiresi ilgilendi, içerideki nöbetçi doktora bilgi verildi ve durumu diğer acil hastalardan daha acil olmadığı için tekrar makul bir muayene sıra numarası verilerek beklemesi söylendi. Tam bu sırada, tekerlekli sandalye ile, acılar içerisinde kıvranan bir kadın hasta getirildi, ilk fırsatta triaj odasına alındı. Triaj odasından 4 dakika sonra çıkarıldı. Görevli, kapının önünde bekleyin, birazdan nöbetçi doktor sizi içeri alacak dedi. Birkaç dakika sonra da acil muayene için içeri davet edildi. Toplam 10 dakika! Güzel bir triaj örneği. Üstelik, acilde bekleyen yaklaşık 20 kişinin hiçbirinden de itiraz gelmedi. Herkes ‘’gerçek acil muayene sırasını’’ medenice beklemeye devam etti.

Sayın Besim’in, acil servislerde başlattığı triaj sistemine, Sayıştay Başkanlığı Denetim Raporu’ndan da esinlenerek, gelin bir de farklı açılardan bakalım:

- Triaj sistemi, her şeyden önce, acil hastayı güvence altına almayı hedefler. Yani acildeki yığılmayı engellemez! Acildeki yığılmanın engellenmesi, ancak, kamu sağlık kuruluşlarında tam gün mesaiye gerçek anlamda geçmekle mümkün olabilir! Asıl bu sayede, acil servilere yığılmalar engellenebilir. İşte yıllardır acilde triaja geçişin ağızlarda sakız olmasına rağmen, hayata geçiril(e)memesinin en önemli sebebi de budur! Çünkü hastalar acile yönlendirildiğinde, hasta bekleyemez ve genelde kendisini yönlendiren doktorun özelde çalıştığı yere gitme zorunluluğu hissederdi. Dahası, acil servise gelen ve durumu gerçekten acil olan hasta, eski sistemde, acil sağlık hizmetine bir an önce ulaşamadığı için, acil servisi terk edip, soluğu özel hastanelerde almak zorunda kalırdı. Böylece kamu hastanelerinin acil servisleri, ‘’özele triajın’’ odağı haline getirilmiş olurdu! İşte Sayın Besim’in acil servislerde başlattığı triaj uygulaması, sağlıkta tam gün uygulaması ile desteklenmelidir. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği, ‘’kamu hekimi özel hasta bakamaz’’ kararını cesurca ve dirayetle uygulamaya geçebilmelidir!

- Triaj sistemi otomasyon gerektirir. Biliyoruz ki otomasyona geçiş, aynı zamanda, reçetelerin, ilaç ve sarf malzemelerinin alım ve sarflarının, sağlık personelinin uygulamalarının, ameliyatların, sevklerin kimler tarafından ve hangi gerekçelerle yapıldığının, hangi hastalık veya iş göremez raporlarının hangi gerekçelerle verildiğinin, tetkiklerin, tek tek sisteme kaydı demektir. Pek tabii ki bu kadar takipten bazıları rahatsız da olacaktır. Günümüzde otomasyona geçiş tamamlanmamış olsa da büyük mesafeler katedilmiştir. Ancak, ülke geneline yayılamayan otomasyon sisteminin en çarpıcı eksikliklerinden birisi de, ilaç ve sevk kuruluna hasta çıkarma yetkisi olan, yani Kıbrıs Türk Tabipleri Birlği’ne kayıtlı tüm hekimlerin, otomasyon sistemine kayıtlarının henüz tamamlanmamış olmasıdır. Hem biliyoruz ki, sağlıkta otomasyon, tüm partilerin programlarında da mevcut. Sayın Besim’in, otomasyona geçiş sırasında gösterilen mazeretlere kulak asmadan göstereceği kararlı duruş, Sağlık Bakanlığı mevkiindeki konumunu zora sokmayacak, tam aksine, birçok meslektaşını ve en önemlisi de halkımızı arkasına almak suretiyle, çok daha etkin hale getirecektir.

- Triaj sistemi, acil hastaya etkin müdahaleyi gerektirir. Etkin uygulanan triaj sistemi, kamu hastanelerinin acil müdahale etkinliğinin de artırılmasının önünü açacaktır. Bu da, başta üniversite hastaneleri olmak üzere, tüm özel hastanelere acil hasta sevklerinin gayrinizami bir şekilde yapılmasının önüne geçecek, sevklerle kaybedilen milyonlar, yeniden kamu hastanelerine yatırım olarak dönecektir.

Özetle, Sağlık Bakanlığı’nın, kamu hastanelerinin acillerinde başlattığı triaj sistemini, sağlıktak statikonun kurutmaya çalıştığı reformlara, Sayın Besim’in verdiği bir can suyu olarak nitelendirmek mümkündür. Gerek Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı süresince ve gerekse seçim propagandaları esnasında, sağlıktaki mevcut yasalara uymanın önemine her fırsatta değinerek: ‘’Uymayacaksanız, uygulamayacaksanız neden yasa çıkarıyorsunuz!’’ diyen ve bugün de, partisinin seçilmiş hekimlerine rağmen, Sağlık Bakanlığı makamına layık görülen idealist bir hekim ve çiçeği burnunda bir siyasetçi olarak, Sayın Besim’in kendisi ile sınavı her geçen gün daha çok dikkatleri çekmektedir. Partisinin, hükümetin ve Türkiye’nin KKTC’de hedeflediği yeni sağlık politikası anlamında, hassas dengelerin dikkatleri çektiği bir süreçte, bu dengenin bir tarafında Sayın Besim’in duygusal, toplumcu, pragmatik, temkinli itaatkar, uzlaşıcı, gelecek adına siyasetten daha fazla beklentileri olan profili yer alırken, diğer tarafında ise, sağlıktaki statikonun, eskiyi savunan, kapalı, otokratik, mirasçı profili ön plana çıkmaktadır. Sayın Besim’in profili ve konjonktürü, sağlıkta dönüşümü başaran toplumsal kahraman olmaya ve siyasi önünün açılmasına oldukça müsaittir. Yeter ki yüreğine halkımızın ve özverili, iyi niyetli tüm meslektaşlarının sesini de eklesin; ışığı önüne, gölgeleri arkasına alsın!

Dr. H. İlker İpekdal