Okumayan, duymayan ve bilmeyen kalmadı ama tekrarlamakta yarar var;
14 Temmuz tarihli yazımızda Merkez Bankası başkanı Bilal San’ı muhbirlik karşılığı bilgi vermekle suçlamış ve ağır bir yazıyla kendisini eleştirmiştik…
O telefon görüşmesini unutmamız, içimizden söküp atmamız mümkün değildir…
KKTC’nin Merkez Bankası başkanı eğer bir basın mensubuna ‘kaynağını açıklamadı’ diye ‘artık kapılarımız sana kapalıdır’ diyorsa bu sadece benim sorunum olmaktan çıkar, toplumun, tüm basın mensuplarının ve örgütlerinin sorunu haline gelir…
Sağolsunlar bizim basın örgütlerimiz de diğer sivil toplum örgütlerimiz de yaz rehavetinde olsalar gerek ki bu konuya biraz sessiz kaldılar…
Yine de bizim için okurlarımızdan gelen destek mesajları bizi bu konuda cesaretlendiriyor…
Önceki akşam Lefkoşa’da bir yemek;
Biz orada yokuz ama konu basın dünyasına gelince bizim için gurur duyacağımız sözler sarf ediyor…
Ve onu dinleyen bir zatı muhterem de dinliyor ve sonunda dayanamayıp dostumuza yanaşıp konuyu Merkez Bankası ile ilgili yazımıza getiriyor…
Tahmin edebileceğiniz gibi bu zat Merkez Bankası Başkanı Bilal San…
Eveliyor, geveliyor ve ‘Levent bey beni yanlış anladı’ diyor…
İddiası birileri olayları bana yanlış aksettirdi!
Daha ileri gidip kendisi ile aramızı yapmasını ve görüşme ayarlamasını istiyor!
Sanki de aracıya ihtiyacımız var gibi!
Sayın Bilal San;
Biz sizi yanlış filan anlamadık!
Zaten ortada da bir aracı filan yok…
Ben sizden iki banka hakkında bilgi edinmek istedim ve ziyaretinize gelmek istediğimi söyledim ama siz benden ‘muhbir’ yapmamı, yapmazsam da bundan böyle Merkez Bankası kapılarının bana kapalı olduğunu söylediniz…
Yani tehdit ettiniz!
Daha da beteri telefonu yüzüme kapadınız!
Bundan böyle Peygamberleri araya koysanız siz benden özür dilemedikçe sizinle değil bir araya gelmek aynı havayı solumak bile istemem…
Onun için benim dostlarımı filan araya koyup, benimle buluşmak istediğinizi filan söylemeye gerek yok!
Bunları yaptıkça küçüldükçe küçüleceksiniz…
Benim sizde telefonum kayıtlıdır ve büyüklük gösterip ‘özür’ dilemedikçe gözümde bir un tanesinden öteye gidemezsiniz!
Şunu aklınızdan çıkarmayacaksınız;
Hani her kuşun eti yenmez diye bir laf vardır ya!
Aynen öyle işte…
Çok büyük bir saygısızlık yaptınız ve bunun telafisi önce özür dilemekten geçer…
Bu ülkede veya Türkiye’de size muhbirlik yapacak gazeteci belki bulabilirsiniz ama bizi o listenin içinde bulamazsınız…
Onun için değil bizim dostlarımızı kullanarak, dünyanın en önemli isimlerini aracı koysanız sizinle bundan böyle aynı masa etrafında bulunmamızın mümkünatı yoktur…
Ayrıca bu konunun burada kapandığını da sakın zannedip de gaflete düşmeyin…
Konu ada sınırlarının dışına taşmış ve bir basın mensubuna karşı yaptığınız seviyesiz tavırlar gerekli yerlere ulaşmıştır…
Bizden uyarması!
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Özdil NAMİ, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için içeride ve dışarıda nabız yokladığınız yönünde duyumlar alıyoruz. Değişim ve yenilikten yana olanlar için süper bir haber… Yeter ki siz partinizi razı edin…
Sayın Ahmet GÜLLE, CTP-BG genel başkanlığı için kulislere başladığınız ve yakın dostlarınızla bunu paylaştığınızı duyduk. Çok yakında kabinede değişiklik olacak ilk kurbanlar arasında siz olabilirsiniz…
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, Lefkoşa’da Kermiya bölgesinde yeni bir ev alarak artık merkeze taşındığınızı öğrendik. Son yıllarda yaptığınız en önemli icraat buydu… Bir genel başkan elbette ki Başkent’te oturmalı değil mi. Bu arada ev hediyesi olarak ne istersiniz?
Sayın Asil NADİR, Geçitkale havaalanının elinizden alınması için düğme basıldı. Yakında KKTC’deki ofisinizi sok sayıda devlet memuru ziyaret edip yine çok sayıda evrak bırakacak. Önlemenizi şimdiden almanızda yarar var…
Sayın Cafer GÜRCAFER, çete baskınından sonra adres değiştirip telefonlarınızı da kapattığınızı öğrendik. Bize göre ilk yapmanız gereken şey K.T.Müteahhitler Birliği başkanlığından istifa etmeniz olacaktır…Bir çok meslektaşınız da böyle düşünüyor…
Sayın Aziz KAYA, belediyenin bazı çeklerinin kime kesildiğinin bilinmemesinin bizim için bir haber değeri yoktur! Önemli olan bunların kimler olduğunu kamuoyuna açıklamanızdır. Bankanızla yapacağınız bir telefon bile bunu ortaya çıkarır…
Sayın Mehmet ADAHAN, sırf seçimlerde karşınızda aday oldu diye Hasan Kasap’ın eşine intikam duygusuyla sürgün kararı çıkarmanız hem bölgede hoş karşılanmadı hem de sizin gibi bir zata yakışmadı! Umarız hatadan erken dönersiniz!
Sayın Mehmet ERÜLKÜ, İskele’de özellikle de partili gençler arasında büyük bir hareketlenme yaşanmaya başlandı. Onları sadece siz engelleyebilirsiniz. Çok geç olmadan harekete geçin deriz…
Sayın Fikri TOROS, Karayolları Dairesi’nin 5 tonun üstündeki araçlar konusunda aldığı karar iş çevresinde büyük tepki ile karşılandı. Sırf memur kesimi rahat etsin diye alınan bu karar sonrası oda olarak harekete geçmeniz bekleniyor.
Sayın Vakkas ALTINBAŞ, TC-KKTC arasında 20 Temmuz nedeniyle yüzme etkinliğiniz kamuoyunda büyük tepkiler almaya devam ediyor. Çok geç olmadan şovdan öte gitmeyecek olan bu kararınızdan vazgeçmeniz öneriliyor, bizden iletmesi!
Sayın Faiz SUCUOĞLU, parti içinde büyükler bir yana ama özellikle de gençler artık inisiyatif ele almanız için bazı toplantılar yapmaya başladılar bile…Yakında imza toplayıp yanınıza gelecekler haberiniz olsun…
Sayın Umut ÖZGÜNALP, hastanedeki bazı çalışanlar kulağımıza bir takım şeyler fısıldadı. Eğer doğruysa yandığınızın günüdür bilesiniz. Bu iddiayı ajandamıza not ettiğimizi de bilmenizi isteriz…
Sayın Mehmet KIRAL, Salamis Bay’ın yeni yüzünü halkla tanıştırmak için artık değil günleri saatleri saymaya başladığınız söyleniyor. Bu arada görenler parmak ısırıyormuş. Hayırlı ve uğurlu olsun…
Sayın Oshan SABIRLI, gazeteyle birlikte domates salçası yerine okuyucuya kitap hediye etmeniz hem çok anlamlı oldu hem de kamuoyunda büyük memnuniyet yarattı. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…
 
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:


 
Günün Fıkrası
 
Meraklı deve

Genç deve annesine sormuş;
- "Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?"
Anne cevap vermiş:
- "Çölde kuma batmamak için."
Genç deve tekrar sormuş:
- "Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür.
Anne tekrar cevap vermiş:
- "Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye."
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
- "Bizim niye hörgüçlerimiz var."
Anne deve sabırla yanıtlamış :
- "Çölde çok uzun süre susuz idare edebilme için suyu hörgüçlerimizde depolarız."
Sonunda dayanamayan genç deve sormuş :
- "Peki biz Ankara Devlet Hayvanat Bahçesinde ne halt yiyoruz??"