Bundan yaklaşık bir ay önce, Sayın Sağlık Bakanı, hastanelerde hasta bakmak isteyen KKTC vatandaşlarına eğitim vereceklerini ve artık, hastanelerde eğitimli ‘’hasta bakıcıların’’ hizmet vereceğini açıkladı. Gerekçe olarak da, bilinçsiz ve eğitimsiz kişilerin hasta bakıcılığı yapmasından büyük rahatsızlık duymasını ve bunun için çözüm arayışına girmesini gösterdi. Sayın Sağlık Bakanı’nın kurguladığı düzenin eksik ve sakıncalı yönleri bir hayli fazla. Yani sistemin böyle kurulması durumunda, Sağlık Bakanlığı’nın, ‘’kaş yapayım derken göz çıkarma’’ ihtimali de var. 

Nasıl mı? Anlatayım
Sayın Sağlık Bakanı’nın Ağustos ayı içerisindeki açıklamasına göre, devlet hastanelerinde istihdam edilmesi hedeflenen personel, ‘’hasta bakıcısı’’ idi. Bu amaçla, ‘’hasta bakıcılığı eğitimi’’ 17 Eylül’de, yani dün başlamış olacaktı, eğitim yaklaşık 1 ay sürecek ve eğitimi alan herkese iş garantisi verilerek yarı kamudaymış gibi çalışmaları sağlanacaktı. Ancak, 17 Eylül’de ‘’hasta bakıcılığı’’ eğitimi başlamadı, başlatılamadı! Gel gelelim, Sayın Sağlık Bakanı, geçtiğimiz günlerde yine bir açıklama yapmak durumunda kaldı. Bu sefer, Sağlık Bakanlığı’nın resmi sitesinde, ‘’hasta refakatçisi eğitim programı’’ başlattığını açıkladı. Yani, devlet hastanelerinde istihdam edilmesi planlanan personel, daha bir ay önce açıkladığı gibi ‘’hasta bakıcı’’ değil, ‘’hasta refakatçisi’’ idi! Eğtimin 1 Kasım’da başlayacağı duyruldu. Üstelik yine kamuoyu ile ne eğitimin içeriğini paylaştı ne de eğitim görecek kişilerin görev ve sorumluluklarının neler olacağından bahsetti. ‘’İyi de ne var bunda? Hastanede hasta yatınca ne çektiğini aileler, hastalar bilir’’ diyenleriniz olabilir şu an. Değerli okuyucular, işin burası çok önemli. Hasta bakıcı ile hasta refakatçisi olmak arasında küçük bir nüans var!
Hasta bakıcı: Hasta olan kişiye, hemşire ve doktorların yönlendirdiği şekilde, gerekli bakım ve uygulamaların yapılmasını sağlayan kişilerdir. Her ülkenin, her hastanenin, hatta her servisin hasta bakıcılarının görev, yetki ve sorumlulukları değişkenlikler gösterir. Hasta ile ilgili getir götür işlerinden tutun da, hastanın temizlik ve bakımı, gerektiğinde pansumanı, tetkiklerin takibi, tıbbi cihazların temizlik ve bazı bakımları, hastaların ilaç alımlarının takibi, hasta odasının fiziksel özelliklerinin düzenlenmesi gibi işlerden tutun da, bazı ülkelerde, gerektiğinde hastaya ilk yardım yapma sorumlulukları bile olabilir.
Hasta refakatçisi: Her ne kadar hasta bakıcı ile aynı kategoride değerlendirilse de, genellikle hastaların temel ihtiyaçlarının giderilmesinde, hastaların ve ailelerin yanında bulunan yardımcı personele karşılık gelmektedir. Hasta refakatçisi de, hastaların bazı tıbbi durumları ile ilgili işlerde sorumluluk alsa da, hiçbir zaman sorumluluğu, bir hasta bakıcı kadar değildir.
Şimdi sorularımızı soralım ve önerilerimizi yapalım:
Sorular:
1- Sağlık Bakanlığı’nın kurmak istediği sistem, ‘’hasta bakıcı’’ mı yoksa ‘’hasta refakatçisi’’ sistemi midir? Görev, yetki ve sorumluluklar nasıl tanımlanmıştır?
2- Bu eğitim, neden sadece devlet hastanelerinde istihdam edilmesi planlananlar için açılıyor da, diğer özel hastaneler, üniversite hastaneleri, özel bakım merkezleri gibi sağlık kuruluşlarında görevlendirilecek hasta bakıcı/ refakatçisi için ‘’şart’’ koşulmuyor? Yani daha açık sormak gerekirse, Sağlık Bakanlığı’nın amacı, devlet hastanelerindeki Türkmen refakatçi krizini mi çözmek acaba? Sağlık Bakanlığı, neden ‘’bu ülkedeki tüm hastaların Sağlık Bakanlığı’’ olarak, ülkemizdeki hastaların genel sorunu olan hasta bakıcı/refakatçisi sistemine, devlet olarak el atmıyor? Biraz tuhaf değil mi? Sayın Sağlık Bakanı, bu hatasında ısrar ederek, devletteki hastaların bakımı benim sorumluluğumda, geriye kalan hastalardan ‘’bana ne!’’ demiş olmuyor mu resmen? Kabul edilemez bu!
3- Sağlık Bakanlığı’nın sadece bir ay vereceği bir kurs, gerek süre ve gerekse içerik olarak, hasta bakıcı/refakatçinin her serviste çalışabilmesi için gerekli donanımı onlara kazandırabilecek mi? Yani bir aylık kursu alan kişi, hem kadın doğum hastasına, hem onkoloji hastasına, hem çocuk hastaya, hem cerrahi hastaya bakabilecek donanıma mı sahip olacak? Azıcık mantığı olan buna evet der mi Allah aşkına? Başta Sayın Bakan hasta olduğunda, kendisini teslim eder mi bunlara?
4- Hasta bakıcı/refakatçi olarak göreve başlayanlar, olası bir hukuki durumda, neye göre yargılanacaklar? Ucunda insanın sağlığı, hayatı var malum!
Öneriler:
1- Sağlık Bakanlığı öncelikle, ‘’minik icraatlar bakanlığı’’ olmaktan kendini sıyırmalı, ülkemizin ‘’gerçek sağlık sorunlarına’’ gözü kara yönelmelidir.
2- Ülkemizde, ister devlet olsun ister özel, isterse de evde çalışacak hasta bakıcı/refakatçisi için tek bir merkezden yapılacak sınavla sertifikalandırma ve yetkilendirme yöntemine gidilmelidir. Bu yetkilendirme, başlangıç, orta ve ileri seviye gibi seviye kursları neticesinde, ‘’kademe kademe’’ verilmelidir. Kurslar, devlet ve sağlık bilimleri fakültesi bulunan üniversitelerde verilebilmelidir.
3- Yurt dışından getirilen hasta bakıcı/refakatçilerin çalışma izinleri alınırken, Sağlık Bakanlığı’nın da devreye girmesi sağlanmalıdır.
4- Sistem kurulurken, hekimlerin ve hemşirelerin de görüşlerinin alındığı genişletilmiş bir çalışmanın çok daha verimli olacağı unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, lansmanı güzel gibi görünse de Sağlık Bakanlığı’nın kurmak istediği hasta bakıcı veya hasta refakatçisi sistemi, ülkemizdeki tüm hastaların ihtiyaçlarına yönelik değildir. Sadece açıklandığı hali ile hayata geçirilmesi durumunda, devlet hastanelerinde düzeni sağlamak yerine düzeni bozmaya daha meyilli bir sistemdir. 
Bu sistem, bir aylık kursun sonunda sertifikalandırıldıktan sonra, ‘’ben oldum’’ deme cesaretini gösterecek bir hasta bakıcının/refakatçinin eline, kritik bir hastanın teslim edilmesinden doğabilecek etik, vicdani ve yasal sorumlulukların hepsini, doktoralı diş hekimi Sayın Sağlık Bakanı’mızın ‘’tek başına’’ üzerine alması demektir… ‘’Ben yaptım, oldu!’’ icraatları, sağlıkta canlara mal olabilir! Uyarmadı demeyin! 
Dr. H. İlker İpekdal 
İletişim: 0542-8529899