Şu resmi lütfen dikkatlice inceleyiniz.
Sizi bilmem ama benim içim parçalandı!
Ülkede yaşanan hayati sorunları bir yana koyun, hükümetin kendi içinde düştüğü mahkemelik bu görüntü bile ne hallere düştüğümüzü sessiz de olsa gözler önüne seriyor.
Ülkenin başbakanı belli ki yorgunluktan kendini mahkeme bahçesindeki banka atmış, başbakan adayı Ahmet Kaşif’e elinizi uzatmış ve çok anlamlı bakıyor.
Bakanlar, vekiller ve partililer ise cabası!
İrsen beye kızgınım;
Dr. Küçük ailesinden gelen tecrübeli bir siyasetçi olan Küçük, bu durumlara düşmemeliydi.
Siz parti tüzüğünün 28’nci maddesini nasıl yorumlarsanız yorumlayın, ben İrsen beyin yerine olsa, gider Ahmet Kaşif’in elini sıkar ve “bu iş ikinci turda belli olur” derdim.
Bunca desteğe rağmen eğer İrsen bey sadece 7 delegenin oyuyla tartışmalı bir şekilde seçiliyorsa ve bu toplumun vicdanında kabul görmüyorsa, yapacağı tek şey budur.
Hani hep kurultay sürecinde dedi ya, ‘ben Dr. Küçük’ün yetiştirmesiyim’ diye, işte sırf bu aileden olduğu için bile bu işi mahkemeye bırakmadan, ikinci turu kendisi istemeliydi.
Daha da ötesini söyleyeyim;
Dışarıdan gazel okumak kolaydır ama yine ben İrsen beyin yerine olsam, bu kez partinin değil ülkenin durumunu göz alıp, yasal süre ne diyorsa en kısa zamanda ülkeyi erken genel seçime götürür ve demokrasiye katkı koyardım.
İrsen bey için üzülüyorum;
Çünkü UBP tarihinde hiç yaşanmamış bir süreç yaşanmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda her ne kadar tartışmalı kurultaylar yaşanmış, UBP çok sayıda yeni parti doğurmuşsa da, ilk kez parti içinde bu kadar ağır bir tahribat yaşanmakta, bu da İrsen beyin Başkanlığı döneminde olmaktadır.
Ahmet Kaşif’e gelince;
Kurultay sürecinde ‘mağdur’ durumda kaldığı için, partilinin buna tepkisi kendisine olumlu yansımış, doğal olarak kurultayı mahkemeye taşımış ve partilinin en az yarısının öfkesini kazanmıştır.
Eminim ki o da olayların bu boyutlara ulaşacağını tahmin etmeden, partiyi buralara kadar sürüklemek zorunda kalmıştır.
Üzgün olduğundan da hiç kuşkumuz yok!
Ama iki siyasetçinin de şunu bilmesini isterim;
Eğer bugün ya da yarın bir masa etrafına oturup da partiyi ve ülkeyi erken genel seçime götürmezlerse, hem çok sevdiklerini söyledikleri partilerine, hem de ülkelerine büyük zarar vereceklerdir.
Ve bu tahribatın onarılması dışarıdan bakıldığında çok zor görülmektedir.
 
 
 
Bulutoğluları: Kaşif ile yemek yemedim!
 
LTB Başkanı Cemal Bulutoğluları hafta sonu Ahmet Kaşif ile yemek yediği konusunda basında çıkan haberlerin doğru olmadığını böyle bir yemeğin yenmediğini söyledi.
Parti içinde bazı kişilerin hükümetle arasını bozmak için kasıtlı olarak böyle söylentiler yaydığını iddia eden Bulutoğluları, şu anda Lefkoşa Belediyesi’ni ayağa kaldırmak için çalıştığını, kulaklarını da tüm söylentilere tıkadığını ifade etti.
 
 
CTP’nin belediye başkan adayları!
 
Lefkoşa Belediyesi’nde yaşanan olumsuz olaylar ana muhalefet partisi CTP-BG’de hareketli günler yaşanmasına neden oldu.
CTP’li kurmaylar hemen her akşam yerel yönetimler konusunda toplantı yaparken Lefkoşa’da olası bir ara yerel seçim için de hazırlık yapmaya başladılar.
Bu arada bazı isimler ön plana çıkmaya başladı.
Bu isimlerin başında CTP Lefkoşa milletvekili Kadri Fellahoğlu gelirken, Ahmet Gulle, Ahmet Kaptan ve Asaf Şenol’un da adaylar arasında isimleri geçiyor.
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hasan TAÇOY, sağda solda yeni bir parti kuracağınızı söylüyormuşsunuz, tepki mesajlarınız gelmeye başladı. Gençlik kollarından gelen bir partili olarak sizden ayırımcı değil, uzlaştırıcı tavırlar bekleniyor.
Sayın Kemal Deniz DANA, dün gün boyu takip ettik, Şht. Mustafa Mehmet sokaktakı patlak kanalizasyon borusu onarılmadı. Bu arada Hamitköy’den yoğun şikayetler geliyor. Birkaç mahalle dışında kirli suların istilasına uğramışlar, bilginiz olsun.
Sayın Özkan MURAT, Haspolat ve Hamitköylüler bu sıralar bol bol kulaklarınızı çınlatıyorlar. Köylerin belediyelere bağlanmasında öncülük ettiğiniz için, saygı ve selamlarını iletiyorlar.
Sayın Faik AŞAN, Müteahhitler Birliği’nin sorunlarını yeteri kadar gündeme taşımadığınız için meslektaşlarınızdan tepki mesajlarınız geliyor. Yedek üyelerle yönetimi daha fazla sağlıklı götüremeyeceğiniz söyleniyor, bizden iletmesi.
Sayın Zafer NİYAZİ, o çok konuşulan yemekte sanırız başkasını size benzetmişler. Öyle bir yemekten haberimiz yok dediğinizi duyduk. Acaba birileri yeni bir tezgah peşinde mi?
Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, Bostancı sınır kapısındaki emikli bir polisin et ve hayvan kaçakçılığı işini üzerinize aldığınızı öğrendik. Yine bize gelen bilgilere göre olay ört bas edilmeye çalışılıyormuş, aman elinizi çabuk tutun.
Sayın Ersin TATAR, Güney’den KKTC’ye 1 ton süt tozu geçiren kişinin adının gizlenmesi kamuoyunda merak konusu olmuş. Hani geçmişte açıklamalarınız vardı, bu konuda şeffaf olacağınız ve kimsenin gözünün yaşına bakmayacağınızı söylemiştiniz. Hatırlatalım dedik.
Sayın Ünal ÜSTEL, Mağusa’dan bir işadamı sizin ve kardeşiniz ile ilgili kulağımıza önemli iddialarda bulundu. Bugün yarın kendisi ile buluşacağız, bilesiniz istedik. Ülkenin pisliğini toplayıp ihraç edenlere yapılanlar umarız doğru değildir.
Sayın Şerife ÜNVERDİ, bazı üniversite öğrencilerinin özellikle de Nijerya uyrukluların inşaatlarda kaçak olarak çalıştırıldığını duyduk. Söylenene göre size de konu iletilmiş ama bir sonuç alınamamış.
Sayın Hüseyin UYGUN, geçirmiş olduğunuz rahatsızlıktan  dolayı komşularınız ve bölge halkından epey bir geçmiş olsun mesajınız geldi. Bir önce eski sağlığınıza kavuşmanızı ve sağlıklı bir ömür dileriz.
Sayın Mert ÇAKIRLI, sizin market, market olmaktan çıkmış avcı dükkanına dönmüş. Av muhabbetinin bu kadar yoğun yapıldığı ikinci bir mekan yokmuş. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz.
Sayın Halil ORUN, en sorunlu belediye olarak keyifleriniz yerinde görülüyor. Ama yine de seçimden sonra hiç uğramadığınız bazı bölgelerden mesajınız geliyor, kahve içmeye bekliyorlarmış.
Sayın Alirıza USLUER, çoktandır mesaj alamadığınız için yakındığınızı duyduk. Demek ki bölgede her şey yolunda gidiyor. Beyaz eşya konusunda söylenenleri ise hiç kafanıza takmayın. Gözü olanın gözü çıksın.

Sayın Ömer TATLI, Sermet Neleri ile iki kafadar oturup kara kara hangi partide siyaset yapalım diye kafa patlatıyormuşsunuz. Başka derdiniz kalmadı mı kuzum? Bizim oralarda buna rahatlık battı derler.
Sayın Bünyamin MERHAMETSİZ, bölgede bir işletmeye taş ocağı izni verilecek diye söylentiler dolaşmaya başladı. Hele de Lefkoşalı bir vekilin oğlunun da adı geçince biz de merak ettik. Cumartesi günü bölgedeyiz bilesiniz.

Sayın Ahmet NOYAN, bebeğiniz her ne kadar şanssız bir dönemde dünyaya geldiyse de hayırlı ve uğurlu olsun. Allah analı-babalı büyütsün. Vatana ve millete de yararlı bir insan olsun.
Sayın Hasan SADIKOĞLU, yaz aylarında aldığınız fazla kiloları atmak için sıkı bir diyete girmişsiniz. İki günlük dünyada dert ettiğiniz şeye bakın. Tığ gibi delikanlısınız maşallah.
Sayın Oktay GÜNEY, aynı şeyleri sizin için söyleyemeyeceğiz. Zira en az 50 kilo vermeniz kaçınılmaz görülüyor. Biraz daha kapıdan içeri sığmayacak karda kışta bahçede yatmak zorunda kalacaksınız.
Sayın Hurşit KÖYLÜ, Londra’da alışverişi biraz abartıp neredeyse bir servet harcamışsınız. Komşular kendilerine ne getirdiniz diye merak ediyorlar.
Sayın Ömer ORKUN, kurultayın ikinci tura kalacağı ve sonunda Kaşif’in kazanacağı yönünde epey bir iddiaya girdiğiniz söyleniyor. Tersi olursa ekonomik olarak epey zorlanacaksınız desenize. Neyse ki esnafa kredi verilecek…
Sayın Hüseyin ZUMBUR, Topçuköy’deki küçük malikaneyi sonunda bitirmişsiniz. Hayırlı uğurlu olsun. Allah güle güle oturmak nasip etsin. Bu arada avda işler çok iyi gitmiyormuş. Av hayvanı satın alırken görenler olmuş, doğru mu?
 


Günün Fıkrası
 
Faks


Bir Türk, bir Amerikalı ve bir Alman birlikte saunaya gitmişler. Bellerinde birer havlu saunada oturmuşlar ter atarlarken, bip bip bip diye ses duyulmuş. Amerikalı, sağ eliyle sol koluna dokunup,
- "Çağrı cihazım çaldı. Derimin altında elektronik devre var da..." demiş. Aradan biraz zaman geçmiş, bu sefer bir cep telefonu çalmaya başlamış. Bunun üzerine Alman, sol avuç içini kulağına götürmüş ve konuşmaya başlamış. Görüşmesi bitince, Türk e ve Amerikalıya dönüp,
- "Avucumun içinde cep telefonu devresi var da..."
demiş teknolojik olarak geri kalmayı gururuna yediremeyen Türk,
- "Bana bir dakika izin verin"
demiş ve dışarı çıkmış. Birkaç dakika sonra döndüğünde poposunun arasına sıkışmış tuvalet kağıdı sarkıyormuş. Amerikalı ve Alman ın kendisine garip garip baktığını görünce,
- "Faks geliyor da…" demiş.