Bu soru aslında Biden'e değil...
Ankara hükümetinedir!
Sadece şimdikine de değil gelmiş geçmiş hepsine!
Onlar Kıbrıs takımlarıyla maç yapıp, Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı önünde esas duruşta durduklarına, biz ise Türkiye takımları ile hazırlık maçı bile yapamadığımızda nasıl içimizden bir şeyler kopup gidiyorsa Biden'in KKTC ziyaretinde, pardon Kuzey Kıbrıs ziyaretinde bayrak ve sembollerin kaldırılması şahsen benim yüreğime korlar düşürmüştür.
Burada niyetim bayrak-vatan edebiyatı yapmak filan değil bunun da bilinmesini isterim...
...
Bu tarihi ziyareti elbette milli eziklik duyguları ile küçümseyecek filan da değilim!
Belli ki artık Kıbrıs'ta uzun yıllar sonra çözüm zamanı gelmiş ve bunun ilk mesajları da ABD'nin ikinci adamının gönderilmesiyle verilmiştir.
Siz Biden'in 'çantam boş geldim' dediğine bakmayın sakın, belki boş gelmiş olabilir ama en azından ben boş gitmeyeceğini aksine doldurup gideceğine inananların başında gelmekteyim...
Bunun analizini önümüzdeki süreçte hep birlikte yaşayarak göreceğiz!
...
Biden'in ziyareti sırasında bayrak ve sembollerin kaldırılmış olmasına yapılan açıklamalara bakıyorum, içim daha da acıyor!
Türkiye hükümetinden tek bir tıs yok!
Sadece çözüme daha yakınız diyorlar başka bir şey demiyorlar!
Bizim cenap ise daha tavizkar;
Mekan değil sonuç önemli diye tutturmuşlar!
KKTC'yi biz kurduk biz yaşatacağız diye milleti yutturan ana muhalefet ile sözde ulusalcı örgütlere bakıyorum, sanki de bu ülkede yaşamıyorlar!
...
Biden diyor ki;
"Bu kez farklı olacak!"
Bundan eminiz de nasıl farklı olacak?
Bayrağını tanıdığın ve tanımadığın iki topluma nasıl adil ve eşit davranacaksın ki farklı olup yıllarca beklenen ve özlenen çözüm geri gelecek?
Yok eğer nasıl program dışına çıkıp Anastasiadis ve eşinin evine gidip baş başa görüştüysen, burada da Eroğlu çiftinin evine gidip bir acı kahvelerini içseydiniz işte o zaman hak ve hukuk konusunda hiç bir itirazımız olamazdı!
...
Sonra Pazar günü yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri;
Şener Levent aday oldu ama oğlu kendisine oy veremeyecek...
Şener Elcil çıkıp 'seçimlere katılın' çağrısı yaptı ama kendisi bile seçim listesin alınmadı, oy kullanamayacak!
Bu nasıl haktır, bu nasıl adalettir, son üç günde sesinizi kim duyacak, kim derdinize derman olacak bir bilen var mı?
Bundan sonra itiraz etseniz ne olacak yani!
...
Sonuçta;
Kıbrıs Türkü yıllarca hem kendi liderleri tarafından kandırıldı hem de Anavatan diye bildiğimiz Türkiye hükümetleri tarafından...
2004'de yeter ki 'evet' deyin dediler sonra sonuç ne olursa olsun KKTC'yi tanıtmak için yollara düşeceğiz diye bir parmak da bal sürdüler, yıllar geçti ne yollara düşen var ne tanıtan ne de tanıyan!
Bu da yetmezmiş gibi Türkiye'de Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı dalgalanırken ayağa kalkanlar, KKTC'yi temsil eden bayrak ve sembollerin indirilişine sessiz kalıyor ya, işte içim bunun için yanıyor...
Birileri çıksın ve bize kim olduğumuzu söylesin lütfen artık!
Bir çoğunun 'zurnanın son deliği' dediğinizi duyar gibiyim...
Bence o bile değiliz!



“Kar yağmayan ülkeye kar çizgisi”

“Sağ olsun bir "bilen" bana özelden ulaşıp bu yollarımızı "kırmızı beyaz" boyama işi konusuna açıklık getirdi. Ben de ilgilenenlerle paylaşmak istedim. İşin aslı şu:
Türkiye'de çok yoğun kar alan yollara sırf karda fark edilebilsin diye "kırmızı" renk çiziyorlarmış. Bizim yasamızda da galiba bir maddede "uluslararası yollarda kullanılan çizgi renkleri burada da kullanılabilir" gibi bir cümleden yola çıkarak "kraldan çok kralcı", "yalakaların şahı" birileri, "burası zaten Türkiye'nin bir ili" diyerek, "hiç kar yağmayan" bir ülkeye "kar çizgisi" yapmaya karar vermişşş! Dağları tepeleri bayraklarla doldurdukları yetmezmiş gibi, şimdi yolları da bayrak renkleriyle dolduracaklar ve bu da sağ olsun bize CTP hükümetinin başka bir mirası olarak kalacak... İşte "KKTC" dedikleri böyle yönetilen, ne başı ne kıçı belli bir "sözde devlet"!!!

(KANİ KANOL)



“SDP geliyor”

“Sevgili Levent kardeşim biz SDP olarak geliyoruz.
Amblemimiz de belli oldu.Yakında tescili de olacak.
Adı da SDP olacak. Öyle kurulmuş bir parti şu anda içişleri bakanlığında kayıtlı değildir.
Eski SDP’yi sorarsanız DP ile birleşti ve kapandı.SDP’nin kuruluşundan korkanlar ortalığı yanlış ve yalan haberlerle dolduruyorlar…”

(TÖZÜN TUNALI)





MESAJ KUTUSU


Sayın Börke KAŞİF, dün öğleye doğru ofise üç ayrı borcunuzdan dolayı haciz memurları geldiğini ancak Pazartesi gününe kadar süre verdiklerini öğrendik. Büyük geçmiş olsun, sıradan vatandaş olsaydı şimdiye kadar ofiste bir tek sandalye bile kalmazdı değil mi?

Sayın Ahmet GÜLLE, sağlık asamblesi için Cenevre’ye giden ilk bakan olduğunuzu biliyor muydunuz? Sizden önce bu işleri müsteşarlar ve daha aşağıdaki bürokratlar izliyordu, şimdi sayenizde makam yükseltildi. Afiyet bal şeker olsun…

Sayın Şener ELCİL, Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım çağrısı yapıp seçmen listesinde adınızın olmaması nedeniyle kamuoyuna bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz? Biraz garip bir durum ortaya çıktı değil mi?

Sayın İsmet AKİM, akıllı sayaçların vatandaşa maliyeti konusunda çok sayıda mesaj almaya başladık. Bu konuda vatandaş adam akıllı bir açıklama bekliyor.

Sayın Ali Erdal Hacı MULLA, her nedendir bilinmez ama akıllı sayaç ihalesine katılan tüm yatırımcılar bu ihaleyi de sizin alacağınız ortak görüşünü taşıyorlar. Acaba bir bildikleri mi var dersiniz?

Sayın Ertan ÖZTEK, bir inşaat izni için 6 ay kadar uzun bir süre beklemek zorunda kalan müteahhitlerin artık sabırları kalmadı. Bu nedenle dışarıdan gelen bir çok yatırımcının burada iş yapmaktan vaz geçtiğini öğrendik bilginiz olsun…

Sayın Hasan TAÇOY, yerel seçimler öncesinde DP-UG’de tahribat gücü çok yüksek bir bombanın patlayacağı konuşulmaya başlandı. Acaba senetler kaybolduktan sonra diğer vekillere de cesaret mi geldi dersiniz?

Sayın Mustafa GÖKMEN, Karpaz ve yöresinde tüm yerel seçim adayları desteğinizi almak için sıraya girdiler diye duyduk. Son genel seçimlerde belki seçilemediniz ama bölgede hala çok saygın bir yeriniz var…

Sayın Ahmet BENLİ, ikinci sıradaki Olgun Amcaoğlu ile aranızdaki fark sadece yüzde 2 oranında. Yatın kalkın karşınızdaki parti Habeş partisini de geçti ve toparlanması da biraz zor görülüyor…

Sayın Şahap AŞIKOĞLU, son 5 yılda adaya gelen turist sayısında yüzde 300 gibi bir artış olmuşsa bunda hiç kuşku yok ki son 5 yılın turizm müsteşarı olarak sizin payınız epey fazla. Demek ki bakanlar yolcu siz de hancı pozisyonundasınız. Tebrik ederiz…

Sayın Önder SENNAROĞLU, süt fiyatları 3 TL’ye yükseldikten sonra ne yazık ki dediğiniz gibi tüketim de doğru orantılı olarak aşağıya düştü. Fiyatların aşağıya çekilmesi için bir formül üretirseniz memlekete en büyük hizmeti vermiş olacaksınız…

Sayın İlker EDİP, Beyarmudu’nda yapılan son seçim anketinde açık ara önde olduğunuz ortaya çıkmış. Demek ki vatandaş halinden epey memnun bir kez daha size görev vereceğe benziyor. Hadi hayırlısı…

Sayın Yücel ATAKARA, bari hiç konuşmayın zira konuştukça daha da batıyorsunuz. Çalışanlar ve meclis üyeleri olayı doğrularken sizin yapmanız gereken tek şey özür dileyip sonra da susmak olmalıydı…

Sayın Taner ETKİN, iyi ki adaya Biden geldi de sizin de hayatta olduğunuzu öğrendik. Ara sıra ses vermekte yarar var değil mi?

Sayın Cem DANA, Mustafa Yiğittürk ile birlikte belediye meclis üyesi adaylığından çekilmeniz Mağusa ilçesinde büyük şaşkınlık yarattı. Hayırdır nasırınıza kim bastı böyle?


Günün Fıkrası


Zil sesi

Kasabanın saygın papazı, bir akşam meyhaneye gider.
Yemeğini yerken şarabını da o kalabalık meyhanede yudumlamaktadır.
Saatler sonra tuvaleti gelir ve tuvalete gider. Çıktığında,
meyhanedeki o kalabalık kahkahalarla gülmekte ve birbirlerini dürtüp işaret parmaklarıyla papazı göstererek kahkahalarına devam etmektedirler. Buna anlam veremeyen papaz, meyhaneciyi çağırarak neler olduğunu sorar.
Meyhaneci der ki:
- Papaz efendi bizim tuvalette pisuarın üstünde belden aşağısı bir kağıda kapanmış, üstü çırılçıplak bir kadın resmi vardır, zaten görmüşsünüzdür.
- Eeee, der papaz.
Meyhaneci:
- İşte o kağıdı kaldırınca bizim bu tarafta bütün ziller çalar da ondan gülüyorlar.”