Bu başlıkta yazdığım dört öge,marangoz Ahmet dayıda ,Manav Hüseyin abide, ve daha bilumum normal vatandaşlarda azıcıkta olsa yeterli gelecektir.Hem ülkesine katkıları açısından , hemde sahiplendiği işinin düzenli yürümesi bakımından onları idare edebilir bu melekeler "azıcıkta" dediğim ölçüde...
Ama gelgelelim Devlet idaresine soyunan kişilerin ,tüm bunların başına bir de ileri görüş ve tecrübeyi de koyarak yeltenmeleri gerekir.Elbetteki insanın kendisine güveni olması müteşebbislik açısından da harika bir melekedir.
En başta Devlet idaresinde " ben varım" diyen kişiler,küçük hesaplar peşinde koşturan küçük beyinler olmamalıdırlar.Kendi egolarını aşmış,bir çok konuda doygunlaşmış,attığı ilk adımın bundan sonra atacak olduğu binlerce adımın iskeleti olması gerektiğini bilmelidirler.Çok daha uzun yıllara yayılmış,büyük hesaplar içeren düşünce ve zeka kabiliyetleri yüksek kişiler kendi dönemleri içerisinde Devlet adına başarılıolabilirler.
Bizdeki politikacı seçme zihniyetine,halkımızı bir kenara bırakarak bir bakalım önce Çünkü onlar önlerine ne konursa onların arasında bir seçim yapmak zorundadırlar.
Siyasi Partilerimize gelince onlar halkın önüne "Bu kişiyi seçin.çünkü memleketi ileriye taşıyabilecek saygın bir mesleğe,kariyere sahip bir kişidir" diyebilecekleri kişileri seçerler elbette kendilerince. Bu nedenle bir bakarsınız, Avukat sayısı bakımından,meclis ya bir Devlet mahkemeleri koridorlarına,ya da Doktor sayısı bakımından,Devlet hastanesine dönmüştür. Öncelikli olarak hep bu meslek grubundan seçilir aday adayları. Tabi zaman zaman kendi alanlarında uzman olan kişilerede yer verilir bu listede ama,sonra bir bakarsınız bu uzman arkadaşuzmanlık dalının çok çok uzağında bir bakanlığa atanmıştır. Hatta ve hatta üçlü kararnamelerle olmadık kurumların başına olmadık adamlar atanır.Buradaki atamalar, çoğunlukla seçim döneminde partiye getirdiği oy sayısına bakılarak yapılır..
Değilmi ya? Gücendirmemek lazımdır. Önümüzde başka seçimlerde var..
İşe göre adam değil, Adama göre iş...Bugünki duruma şöyle bir kuşbakışı bakın kendi gözlerinizle bunu farkedebilirsiniz.
Yıllarca bulunduğu mevkiye hizmet vermiş,bulunduğu o mevkiye edindiği tecrübeyle çok daha hizmet vermeye aday bir kişi sırf diğer partinin adamıdır diye hemencecik "Müşavir" yapılır.Düşünsenize , tamamen aynı zihniyetle yaratılmış müşavir ordusunu ve hiç bir işyaptırılmadan pasifize edilmiş,bir kenara atılmış onca tecrübeli memur sayısını..
Bunları Devlete yüklenen mali külfet açısından yazıyorum.. Sonra bakıyorsunuzki mağara gibi bir bütçe açığı...Sn. Büyükelçi Akça'nın da dediği gibi kaynak yaratma yerine virra ek bütçe talebi.
E tamam.. Devlet idaresi buysa bunu bende yaparım.Yetmedi daha ver..daha ver..daha daha ver..
Neyse.Dilerim allahtan şu kendi iç kavgalarını bitirirlerde, bir an önce Devlete hizmet etmek amacıyla seçilmiş kişiler olduklarını farkedip hayrım bişeyler yaparlar..
Geçenlerde,bir bakanla ayak üstü konuşmamızda sordum;
-Ne olacak sayın bakan bu hükümet durumu...?
"Biraz daha,biraz daha,az kaldı" dedi...
Az çok tahmin ettiğimden "Peki sonrası" diye sormadım...
Yani bu kısa muhabbet bile, "şu anda hükümet filan yok,"anlamına da geliyor.. Nasılsa bozulacak bir hükümet için kimse rutin günlük işler dışında memleket adına ileriye dönük iş yapmaz.
Zaman şimdi kendi gelecekleri adına çalışma zamanı.
Halkımız ise,bu konuda canlarım benim yaa..
"ağzı vaar,dilii yok"
Ne çıkarsa bahtıma deyip festival festival sanatçıkovalıyor...
Bu arada Hıyar,Domates gibi taşınırken çaldırılan o 3 trilyon nerden talep edilecek onuda çok merak ediyorum..