Bizim meslektaşlar sanırız sonunda uyandılar…
Eh biraz geç kaldılar ama zararın neresinden dönülürse kardır!
Basın kuruluşları, örgütler ve yazarlar Atalay ve Yıldırım’ın düzenlediği toplantıya niçin çağrılmadıkları için feryat etmeye başladılar…
Hatta, haktan hukuktan ve demokrasiden bahsetmeye bile başladılar!
Bunu niçin yapıyorlar?
Kendileri davet almadıkları için!
Eğer davet alsalardı zevkten dört köşe olacak, manşet atacaklar hatta köşelerinde iki bakanla çekilmiş resimlerini yayınlayacaklardı.
Yıllar sonra da o resimleri torunlarına gösterip böbürleneceklerdi…

Gazetecinin ruh hali böyledir!
Her hangi bir yerden davet alınca ayakları yerden kesilir…
Hatta minnet borçlarını göstermek için edebiyat parçalarlar.
Ama ne gariptir ki, hiç birinin aklına, diğer meslektaşları davet edilmediği sorusu gelmez, bunu manşetlerine yansıtmaz, köşelerinde eleştirmezler…
Şimdi konu Türkiye’nin iki önemli bakanı ya, fena bozuldu bizim basın organları ve mensupları…
Gurur meselesi yaptılar, neredeyse hasetlerinden çatlayacaklar!
Ama önceki davetlerde kimsenin aklına gelmedi, bazı yayın organlarına ve mensuplarına yapılmayan davetler…
Gazetecilik egosu aslında işte böyle bir şey!
Yılan bana dokunmasın da kimi ısırırsa ısırsın…

Elbette basın arasında yapılan ayrıcalık ayıptır!
Aslında bilir misiniz bu ayıp, davet edilmeyenler değil aksine davet edilenleredir!
Şahsen, iki bakanın çok mühim toplantısında ben ve sadece birkaç meslektaşım davetli olsaydık, sevinmez aksine utanç duyar, niçin bu ayrımcılığın yapıldığını sorgulardım…
Hatta davet edilmeyen meslektaşlarımı yolda gördüğümde yüzüm kızarırdı…
Bana yapılan bu ayrıcalığın perde gerisindekileri öğrenmeye çalışır, en azından o toplantıda niçin basında ayırımcılık yapıldığını, bedeli he olursa sorardım…
Ve medya yoluyla ülkenin nerelere götürülmek istendiğini de yazar çizerdim.

Onun için bütün medya kuruluşlarına ve elbette meslektaşlarıma sesleniyorum;
Bunu da kendime görev sayarım…
Lütfen son anketlere baksınlar ve en güvenilmeyen kuruluşların listesini bir kez daha göstersinler…
Listenin başında siyasiler vardır…
İkinci sırada da basın mensupları!
Evet vatandaş siyasileri günahı kadar sevmiyor ama basından da çok haz etmiyor!
Bu güvensizlik siyaset-medya ilişkisi devam ettikçe daha da artacak…

Onun için lütfen kimse zırlamasın!
Önemli toplantılara yapılan davetlerde bazı kuruluşlar ve gazeteciler arasında ayrımcılık yapılıyorsa, bunun sorumlusu davet etmeyenler değil, bir önceki toplantılara katıldıklarında meslektaşlarını o toplantıda görmeyince onlara sahip çıkmayanlardır…
Yani, kendileri!


Okur Mektubu

UBP Parti Meclisi üyesine kıyak mı?


“Değerli Yazar;
Başbakan İrsen Küçük, Serhat İncirli'nin Kıbrıs TV'de canlı yayınlayan programına katılarak gerçekleştirilen sınavda başarılı olup atamaları yapılan, fakat Sayıştay Başkanı tarafından işe başlatılmayan genç denetçiler hakkında soruları yanıtladı.
Sorulan sorulara cevap veremeyen veya kaçamak cevaplar veren Başbakan, ortada kazanılmış bir mahkeme olduğunu da hatırlatılarak, 1 yıldır işe başlatılmayan genç denetçilere ne olacak sorusuna verdiği cevap ise, kendisinin de bu konudan rahatsız olduğunu, fakat konuyu Amme Hizmetleri Komisyonu'nun sonuçlandıracağı! bir konu olarak gördüğünü söyleyerek kendisinin bir başbakan olarak hiçbir şekilde bu yaşanan sorunu çözmeyeceğini ima etmiştir.
Kurultay için sayısız delege yakınının devlete istihdamına imza atan Başbakanın bu şekilde davranmasının altında yatan, acaba sınavda başarılı olup atamaları yapılan fakat hiçbir partiye mensup olmayan ve delege akrabası da bulunmayan genç denetçilerin aradan çıkarılması ve Sayıştay sınavına katılıp başarısız olan UBP PM üyesinin oğlunun Sayıştay’a yerleştirilmek istenmesi olabilir mi ?..”


GÜNÜN FOTOĞRAFI




MESAJ KUTUSU


Sayın Behaeddin KANSEL,
iki oğlan ve iki gelini devlet memuru yaptıktan sonra 55 yaşındaki eşinizi de istihdam ettirdiniz. Ama demek ki bu yetmedi yıllık 210 TL’ye 100 dönüm araziye de kiralamışsınız. Akıncılar köyü fena karıştı bilesiniz…

Sayın Ersin TATAR, dün üç tane av korucusu ziyarete geldi maaşların ne zaman ödeneceğini sordu. Ceplerinde bir ekmek alacak paraları bile yokmuş, haberiniz olsun…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU,
dün İskele’de bir günde mandra yerlerinin belirlenmesi hatta ovanın ortasına asfalt dökülmesi bölge halkını epey heyecanlandırmış. Ama bir çoğu kurultay uğruna diyor bilesiniz…

Sayın Şerife ÜNVERDİ,
devletten 450 TL yardım alanlar kendi maaşlarına ne zaman zam yapılacağını sormaya başladılar. Milletin nefesi açlıktan kokmadan bir el atıverin lütfen…

Sayın Cengiz UZUN,
dünkü bir günlük mecburi tatil mesajından sonra biraz üzülmüş olabilirsiniz ama hiç merak etmeyin, müdürü olduğunuz okulu bir kolej seviyesine getirdiğiniz için de bolca mesajınız geldi.

Sayın Ali Özmen SAFA
, TC’li bakanların toplantısına medya kuruluşunuz davet edilmedi diye hiç feryat etmeye gerek yok. Bu ülkede artık basın davetlerini bile bizim yöneticiler yapmıyor.

Sayın Hasan TUNÇÇAĞ, oğlunuzun devlette istihdam edilmesi Göçmenköy’da hala olay konusu olmaya devam ediyor. Yanınızda 10 kişi çalıştıran bir esnaf olarak bölgeli yakında boykot uygularsa sakın şaşırmayın…

Sayın Hasan ERÇAKICA, ekonomik pakete hararetli bir destek vermeniz partililerinizi çileden çıkardı. Gelen mesajların haddi hesabı yok. Bunu bir programda nedenleriyle açıklamakta yarar var.

Sayın Baysan KELEŞ,
DP’den Girne milletvekili adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Bölgede ilk genel seçimlerde Meclis’e gireceğinize kesin gözüyle bakılıyor. Şimdiden kolay gelsin…

Sayın Cahit FALYALI, bazı dost sohbetlerinde İrsen beyin etrafındakilerden şikayet edip bir an önce bu isimleri değiştirmesi gerektiğini söylüyormuşsunuz. Bir de bunu İrsen beyin yüzüne karşı söyleseniz daha iyi olmaz mı acaba?

Sayın Halil İbrahim AKÇA, KKTC’deki bet salonlarına yeni bir düzenleme getirileceği yönündeki açıklamalarınız kamuoyunda özellikle de bayanlarda memnuniyet yarattı. Zira bizim hükümete kalsa nerdeyse her apartmanın altına yeni bir tane daha açacaklar.

Sayın Ahmet BENLİ,
faturalardaki elektrik parasını kaldırıp temizlik hanesine kaydırmışsınız. Bölge halkından epey tepki mesajınız geldi.

Sayın Ali Rıza USLUER,
bölgede istihdam edilen gençlere sıklıkla bütün toplantılara katılma ve destek verme telkininde bulunuyormuşsunuz. Genç bir delege aradı bir kez daha tehdit ederseniz, inat edip Kaşif’e oy verecekmiş. Gençler koyun yerine konulmalarına fena bozuluyor bilesiniz…

Sayın Mustafa DAMDELEN
, muhterem annenizin kaybettiğinizi üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet ve size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…

Sayın Salahi UÇKAN
, siyasete hiç bulaşmadığınız halde yakın bir dostunuz milletvekili adayı olacağı için şimdiden seçim ofisi aradığınız söyleniyor. Genel istek üzerine ismini şimdilik yayınlamıyoruz.

Sayın Hande KAYASAL,
DP Girne milletvekili adaylığınızın kesinleştiğini öğrendik. Bakalım üç bayan aday arasından sıyrılabilecek misiniz? Yolunuz ve şansınız çık olsun.

Sayın Süleyman SOYLU
, muhterem annenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve yaslı aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağılıklı uzun ömürler versin…

Sayın Cafer G
ÜRCAFER, Güney’de işlerinizin hayli iyi gittiğini ve eski güçlü günlere kavuşmak üzere olduğunuzu öğrendik. Bu arada oradaki Kıbrıslı Türkleri örgütlediğiniz söyleniyor. Hayırdır teşkilat işlerine mi girdiniz?
...
Sayın Suphi HÜDAOĞLU, LTB başkan adaylığınız parti içinde büyük memnuniyet yarattı. Özellikle bayanlar sizin seçileceğinize gönülden inanmışlar ve gerekirse seçimlere kadar 24 saat eve girmeyeceğiz diyorlar. Aman onların kıymetini iyi bilin…






Günün Fıkrası

Gümrük

Trabzonla Rize arasında bir zamanlar gümrük varmış. Temel hergün bisiklet ve önünde bir kum torbasıyla gümrükten geçermiş. Bir gün Gümrük Memuru bu durumdan kuşkulanmış. Temel'e :
- Dur. Ne geçiriyorsun gümrükten, demiş. Temel :
- Kum, demiş.
Memur kum torbasına elini sokmuş karıştırmış gerçekten sadece kum varmış torbada. Bu olaydan sonra Temel yıllarca gümrükten bisikletle önünde kum torbası olduğu halde geçmiş. Yıllar sonra Trabzon da bir kahvede Temelle Gümrük Memuru karşılaşmış.
Gümrük Memuru :
- Ula Temel artık emekli oldum sana birşey yapamam gerçekten ne geçiriyordun gümrükten?, demiş.
Temel:
- Bisiklet, demiş