Başbakan Yorgancıoğlu her zamanki gibi güler yüzle karşıladı bizi…
İlk dikkatimi çeken epey kilo almış olmasıydı…
Göbek iyice öne doğru çıkmış enine de gözle görülür bir genişleme var…
Makam odasında masaya oturduk, menüyü görünce kilo nedenlerini hemen anladık.
Köfte, şeftali kebabı, et şiş, bulgur pilavı, yoğurt, salata ve ayran…
Zaten kendi de itiraf etti, yoğun bir tempo, hareketsizlik, dengesiz beslenme ve epey ağır geçen gece yemekli toplantılar…
Siz deyin en az 10 kilo almış ben diyeyim 15 kilo…
Gündemdeki en taze konu Tapu ve Kadastro Dairesi’ndeki görevden alma olduğu için ilk sorumuz da bu oldu…
Hüdaverdi İyikal gitti yerine Mehmet Esenel gelecek, halen Mağusa Tapu ve Kadastro Dairesi Müdürü…
Özkan beyin de teyzesinin oğlu…
34 yıllık devlet memuru ve işine hakim!
Burada tek sorun ya da tartışılan konu akrabalık derecesi…
Özkan bey bu konuda bir sıkıntı duymuyor çünkü eskisinden daha iyi olacağına inandığı için çok dert de etmiyor…
İyi de gerçekten eskisinin suyu mu çıkmıştı?
“Elimde bazı bilgi notları var, işler istenildiği gibi hızlı gitmiyor, onun için” diye cevaplıyor…
Bilgi notlarının içeriğini ise söylemiyor, kendince de haklı…
Sonra da sitem ediyor;
“Değişim isteyenler, değiştirince niçin sitem ediyor” diye bu kez o sitem ediyor…
Eh haksız da değil yani!
Belli şu anda kafasını meşgul eden konuların başında Cumhurbaşkanlığı seçimleri geliyor…
Kendisine hatırlatıyorum;
“Hani geçen aylarda Havadis gazetesine konuşmuştunuz ve adayınızın Talat olduğunu açıklamıştınız…”
Sanırım böyle bir soruyu beklemiyordu;
“ O benim adayımdı, ama önemli olan partinin adayıdır ve kim aday olursa onun sonuna kadar yanında olmak benim görevimdir…”
Diplomatik bir cevap yani…
Sonra Sayın Talat’ın son günlerdeki çıkışlarını konuşuyoruz, tepkisini soruyorum;
“Kızdırdık herhalde” diye cevap veriyor…
Ama belli ki gücenmemiş, kin tutmamış…
Cumhurbaşkanlığı seçimleri Başbakan için de büyük bir sınav olacak…
Bunu gayet farkında…
Kafası da bir hayli karışık, bunu da saklamıyor zaten…
Çünkü o da biliyor ki Nisan ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CTP adayı kaybederse hem partisi için bu büyük bir yıkım olacak hem de kendi siyasi geleceği sonlanabilecek…
İşin ciddiyetini bildiğinden bu işi aceleye getirmek istemiyor, kazanması en güçlü adayı ortaya çıkarmak aynı zamanda partilinin de etrafında birleşeceği bir isim üzerinde çalışıyor…
Adaylar aslında belli;
Mehmet Ali Talat,
Sibel Siber ve
Özdil Nami…
Dördüncü bir aday yok…
“Siz aday olmayı düşünmüyorsunuz mu” diye sorunca ‘kesinlikle olmaz öyle bir şey ” diye cevap veriyor…
İyi de hangisini aday göstermeli?
Çok deneyimli ve partide güçlü Talat’ı mı?
Parti dışından da oy getirebilecek Siber’i mi?
Yoksa genç donanımlı gözüken Nami’yi mi?
Üçünden biri kesin ama son kararı anketler ve tabi ki parti yetkili organları verecek.
Özkan bey kendisi hakkında ki düşüncelerini de sordu bana…
Hiç parmağım arkasına saklanmadan söyledim;
“Çok fazla otoriter değilsiniz, fazla hoşgörülüsünüz, gerektiğinde yumruğunuzu masaya vuramıyorsunuz” diye…
O da kabul etti;
“Doğrudur, biraz yavaşımdır ya da öyle dışarıdan öyle gözüküyor ama bürokrasinin hantallığını da hesaba katmak gerek…”
O da haksız değil!
Ama en azında parti içinde daha otoriter olabilir, hızla bozulmaya başlan disiplini sağlayabilir ve en azından sadece genel başkan değil ülkenin başbakanı olduğunu daha iyi hissettirebilir diye düşünüyoruz…
Çok iyi bir insan olmak çok iyi bir siyasetçi olmak anlamına hiçbir zaman gelmez…
 

 
Bakırcı: Yanlış yaptım!
 
 Malum dillere destan olan Marsilya ziyareti…
Başbakan ile buluşup da bu konuyu sormamak olmazdı.
Yorancıoğlu, Bakan Bakarcı ile bu konuda çok detaylı görüştüğünü ve bu görüşmeden sonra samimiyetine inandığını söyledi.
Ayrıca ekledi;
“Yanlış yaptığını söyledi…”
Bunu kamuoyu biliyor da kendisi niçin vatandaşa açıklayıp küçücük bir özür dilemiyor…
Bizim de Bakırcı’nın dürüstlüğünden ve düzgünlüğünden zerre kadar şüphemiz yok…
Ama kamuoyu vicdanı açısından bu yanlışını paylaşması da hiç önemsiz değil
 
 
Bakanlar şimdilik değişmeyecek!
 
Özkan beye sordum;
“Bazı bakanlar epey yıprandı gibi, değiştirmeyi düşünmüyor musunuz” diye…
Zor bir soruya elbette kolay cevap vermek olmaz!
“Seçimlere kadar olmaz” diye cevap veriyor…
Çünkü o da gayet iyi biliyor ki bakanlık denge meselesi…
Ama ben şu mesajı aldım;
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra CTP’de her an her şey olabilir…
Şimdi fırtına öncesi sessizlik hakim!
 
 
“Abbas Sınay gaza geldi”
 
Abbas Sınay’ın partiden istifası hala kamuoyunda tam anlaşılamadı ama Özkan Yorgancıoğlu, bu istifanın gereksiz olduğunu kendisinin biraz aceleye getirdiğine inanıyor…
Hatta gaza geldiğine!
İyi de bu fazı kendisine kim verdi?
Bazı partililer mi?
Hastane çevresindeki vekiller mi?
Yoksa DP’li bir takım arkadaşları mı?
Kendi açıklamadıkça bu soruların cevabı hiçbir zaman öğrenilmeyecek.
 
 
YDÜ Hastanesi konusu!
 
Başbakanla görüşürken Sağlık Bakanı Ahmet Gülle’nin YDÜ Hastanesindeki organ ticareti iddiaları da gündeme bomba gibi düşmüştü.
Yorgancıoğlu’na sorduk;
“Madem ki iddialar bir bakanınızdan geliyor ve bu kadar ağır, hastaneyi kapatmanız gerekmez mi” diye…
Anladığımız kadarıyla elinde bazı veriler var ve hastanenin yasa çıkmadan bu işe soyunması ciddi bir sıkıntı yaratmış…
Her zaman ki yavaşlığıyla cevaplıyor;
“Hastalar başta olmak üzere birçok kişiyi mağdur etmemiz söz konusu olamaz…”
 
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, dairenize bağlı bir gümrük memurunun özel olarak da ithalat işleri yaptığını bunun da iş çevrelerini kızdırdığını biliyor muydunuz? Şimdilik size ipucu olarak ‘yedek parça’ diyeceğiz. Gerisini de artık siz araştırıp bulacaksınız
Sayın Ahmet KAŞİF, ana yollarda yeni aydınlatma ışıkları konusunda biz de dahil kimsenin itirazı olamaz ve alkış da tutarız. Ama yaklaşık üç aydır Alayköy-Yılmazköy arasında aydınlatma ışıklarının yanmadığını biliyor muydunuz. Orada sadece gece kulüplerinin renkli ışıkları hakim…Hadi bakalım kolları sıvayın!
Sayın Bilal SAN, Merkez Bankası’nın ön cephesine hala kamera takılmış değil! Takılıncaya kadar da her gün geçip kontrol edeceğiz bilginiz olsun. Bu arada masa tenisinde epey iyi olduğunuz söyleniyor. Bir maça ne dersiniz?
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, toplumsal muhalefet ne yazık ki sadece kamuoyunda değil sizin partide de moda haline geldi. KKTC tarihinde ilk kez bu kadar fazla kuraklık tazminatı ödeniyorsa ve bunu da kimse görmüyorsa daha çok sitem edeceksiniz demektir…
Sayın Kutlay ERK, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda öyle bir açıklama yaptınız ki merminin hangi adrese gittiği hiç belli olmadı. Sayın Talat bile bu açıklamayı üstüne almış diyorlar…
Sayın Ali BİZDEN, yıllardır gönüllü olarak hizmet verdiğiniz Toparlanıyoruz Hareketi’nden gönül bağını kopardığınızı duyduk. Acaba diyoruz bu hareket şimdi de dağılma sürecine mi girdi? Oysa vatandaşın beklentisi epey fazlaydı değil mi?
Sayın Yüksel ÇELEBİ, dost sohbetlerinde Cumhurbaşkanı adayı olarak Sibel hanımı aday göstereceğinizi söylemeye başlamışsınız. Demek ki kokuyu siz de aldınız desenize! Partinizi çok sıcak bir ay bekliyor, hakkınızda hayırlısı artık…
Sayın Serdar DENKTAŞ, son atama kararı ve halı saha yapımı ile spor camiasının neredeyse yarısından fazlasını karşınıza aldığınız görülüyor. Onların gönlünü nasıl alacaksınız bilemeyiz ama spora verdiğiniz büyük hizmetler göz ardı edilmeden bir formül bulmasınız…
Sayın Cafer GÜRCAFER, Mimoza otelin kısa bir süre sonra yeniden sizin yönetiminize geçeceğini öğrendik. Zira bu otele korkusundan kimse talip olamıyor. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun…
Sayın Sibel TATAR, dekor olayını daha fazla tırmandırmaya hiç gerek yok. Adaletin kestiği parmak acımazmış. Bu arada Ersin beyi de çok zor durumlarda bıraktığınızın farkında mısınız?
Sayın Raif İLKER, tsunami konusundaki açıklamalarınız en azından bir nebze olsun vatandaşın yüzünü güldürdü. Böyle esprili bürokratlarımızın olması hiç olmamasından iyidir. İki günlük dünyada niye tasa edelim ki?
Sayın Faiz SUCUOĞLU, sıcaklardan ve iyice çirkinleşen siyasetten birkaç gün olsa da uzaklaşmak için ailenizle birlikte Almanya’ya uçtuğunu öğrendik. Biz burada yanarken siz orada mont ile yağmur altında gezin bakalım…
Sayın Emir ERSOY, sizin oğlan ve gelinlerin akşam belli bir saatten sonra sizi uyutup meyhaneye kaçtıklarını biliyor muydunuz? Bur akşam uyur gibi yapıp takılın peşlerine bakalım…
Sayın Rasıh REŞAT, ülke tam da kaynayan bir kazana dönerken sessiz sedasız İstanbul’a tatile gittiğiniz  söyleniyor. Bağdat Caddesi’nde Divan pastanesinde görülmüşsünüz. Hadi bakalım iyi tatiller…
Sayın Birikim ÖZGÜR, sosyal medyada 5 bin arkadaş limitini aşınca vatandaş ile iletişimde kopukluklar yaşanmaya başlamış. Ha keşke tek derdimiz de bu olsaydı. Açın yeni bir hesap olsun bitsin…
Sayın Şenay KEBAPÇI, emeklilik için artık günleri saydığınızı öğrendik. 4 ay gözünüzü kapayıp açana kadar geçer. Siz şimdi emeklilik hayatında neler yapacaksınız onun programını yapın…