İçişleri Bakanı Teberrüken Uluçay hiç alınmasın, gücenmesin…
Beyefendiliğine ve dürüstlüğüne hiçbir şey diyemeyiz!
Tanıdığımıza göre insanlığı da mükemmel, bu konuda dört dörtlük bir zat.
Buraya kadar tamam!
Bundan sonrası tamam değil işte…
Dünkü yazımızda Merkezi Cezaevi’ni biraz kaşıyınca anladık biz de.
İyi niyeti bir yana ama, sanki de cezaevi kendi sınırları içinde değilmiş gibi bir duruşu var.
Bunu biz değil, cezaevinde çalışanlar söyleyince hele de onları can kulağıyla dinledikçe anlıyoruz

Sorun aslında, burada yaşanan sıkıntıları bilmemesinde de değil.
Sorunları bildiği halde üç maymunu oynayıp, gerekli önlemleri almamış olmamasında…
Bunun aksini iddia ederse çıkar cevap verir kendisine de söz hakkı veririz.
Zira biz hep şuna inanmışızdır ki, iyi bir insan olmak, sevilen ve sayılan bir kişi olmak, hiçbir zaman iyi bir siyasetçi anlamını taşımaz…
Hele de İçişleri Bakanlığı gibi ülkenin en önemli makamlarından birinde oturan daha aktif daha iş bitirici ve sorunlara duyarlı olmalı…
Hani bir laf vardır ya;
“İyi insanlar gitsin camiye hoca olsunlar…”

Hatırlanacağı üzere geçmiş hükümetin İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı Nazım Çavuşoğlu döneminde yeni bir cezaevi gündeme gelmiş ve bu konuda Haspolat’ta yer temin edilmiş kaynak da her zaman olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti tarafından sağlanmıştı.
Dönemin bakanı Çavuşoğlu bu nedenle Ankara ile temaslarda bulunmuş ve görüş birliğine varılmıştı.
Çavuşoğlu’nun bakanlık ömrü yetmedi ve şimdi haliyle bu görev yeni bakan Uluçay’ın kucağında kaldı…
Kaldı ama hala o kucakta kalacak gibi görülüyor!
Çünkü Bakan Uluçay bu şartlarıyla yeni ve cezaevinin yapımına sıcak bakmıyor!

Peki bu şartlar neymiş?
Cezaevi yapımı için Türkiye’de ihale açılması!
Bakan buna niçin karşı çıkıyor?
Müteahhitler Birliği’nin sert tepkisi nedeniyle!
İlla ki bu ihale burada açılsın ve yerli müteahhitlere verilsin.
Ve her zaman olduğu gibi, 3 kuruşluk iş 13 kuruşa yapılsın!
Böyle bir fırsatı kaçıran Bakanın biz belki iyi niyetinden yine şüphe duymayız ama olaya biraz popülist yaklaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Müteahhitler karşı çıkıyor diye böyle bir fırsat tepilirse bunun ardında saflık ararız…

Hadi yeni çağda ve dünya standartlarında bir cezaevini bir kenara koyalım…
Cezaevi Teşkilat Yasası da aynı bina gibi artık ihtiyaca karşılık vermiyor.
Ve bu yasa ne garip ki 2011 yılından beridir bekletiliyor!
Bu da cezaevi içinde kim kime dum duma bir ortamın yaşanmasına neden oluyor.
Cezaevinin kadrolu bir doktoru yok, haftada bir gelen dışarıdan gelen bir doktor 300’e yakın mahkuma bakmakla mükellef.
Hemşire, hastabakıcı, idari personel, şoför, muhasebeci ve dülger kadrosu yok ama gardiyanlar bu görevleri yapmak zorunda…
Terfi sistemi hala mahkemede sonuç bekliyor ve bu nedenle çalışanlar arasında müthiş bir kaos yaşanıyor.
Çavuşluk terfisi alanlar, rütbe takamıyor ama yeri geldiğinde ‘biz çavuşuz, sadece çavuşların işini yaparız’ diyorlar.
Ortam huzursuz olunca da haliyle işler aksıyor ve bu mahkumlara kadar yansıyor.

Şartlı Tahliye Kurulu, çalışanlara göre şaibeli!
Bize göre de öyle…
Burada mahkumları tanıyan ve onları takip edenlerin yerine tamamen siyasi atama olan bürokratlar bulunuyor ve bu da bizdeki siyasetin çirkinliğinden ötürü şaibelerle dolu!
Hakkı olmayanlar şartlı tahliye edilince bu da çalışanlar arasında ayrı bir moral bozukluğu yaratıyor.
Çok daha önemlisi, hırsızı, katili, uyuşturucu satanı ve çocuk suçlular aynı koğuşlarda yatıyor ve mahkumların hayata kazandırılması gibi uygulamalar neredeyse hiç yok!
Dün de yazdığımız gibi cezaevinde hiyerarşik yapı allem galem olduğu için buraya uyuşturucu ve cep telefonu sokulması daha rahat oluyor.
Yine çalışanların iddiasına göre bu işten büyük para kazanan gardiyanlar az değil…
Bu yapı devam ettiği müddetçe de cezaevi ceza verilen bir merkez olmaktan çıkacak ve suç fabrikası haline dönüşecek.

Şimdi Sayın Bakan’a sormak isteriz;
Bakan olduktan sonra cezaevi konusunda hangi önlemleri aldınız?
Size defalarca cezaevindeki sorunlar aktarıldığı halde niçin bir tekini bile çözmek için parmağınızı kıpırdatmadınız?
İyisiniz, hoşsunuz ama cezaevinde bundan böyle yaşanacak ciddi sorunların nedeni yine siz olacaksınız.



MESAJ KUTUSU

Sayın Türkay TOKEL, Kalkanlı’daki otelin yaşlılar yurdu olması için iyiden iyiye bastırmaya başlamışsınız. Bu konuda parti içinde bazı polemikler yaşanıyor bilmenizde yarar görüyoruz. Sağlam basmakta yarar var…


Sayın Şahin SAPSIZOĞLU, DP-UG Vadili belediye başkan adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Cumartesi gönü yapılacak olan parti içi seçim üç gün önceye alınmış ve bir farkla da olsa ipi göğüslemişsiniz. Artık çiğ köfte zamanıdır değil mi?

Sayın Filiz BESİM, Abbas Sınay’ın sahte fatura yazması konusunda nasıl bir karar alacağınız epey merak konusu oldu. Siz CTP’li kendisi CTP’li karar için işiniz bir hayli zor değil mi? Elinizi vicdanınıza koyun yeter…

Sayın Didem MENTEŞ, mahkemede yaşanan talihsiz darp olayından ötürü büyük geçmiş olsun. Artık mahkeme muhabirlerinin kendilerinin haber olmaması için yanında koruma taşıması şart oldu gibi görülüyor.

Sayın Niyazi ÖZTÜRK, DP-UG sonunda Dikmen’de sizin adaylığınıza karar verdi ve bu da bölgede büyük bir memnuniyet verdi. Özellikle eğitim camiasından gelmeniz ve geniş bir aileye sahip olmanız büyük avantaj. Hayırlı olsun…

Sayın Kubilay SEPETÇİOĞLU, Güzelyurt belediye başkan adaylığı için sizin de nabız yoklamaya başladığınız söyleniyor. Türkay Tokel’in onayı olmadan bölgede hiçbir karar alınmaz bilirsiniz değil mi?

Sayın Hüda HÜDAOĞLU, geciken müsteşarlık konusunda artık sabırların taştığı ve küçük çaplı münakaşaların başladığını duyduk. Siz de haksız değilsiniz aylardır gölge müsteşarlık hiç de devlet ciddiyetiyle bağdaşmıyor…

Sayın Serdar DENKTAŞ, Kalkınma Bankası atamalarında bazı parti kurmayları burnundan soluyor. Parti içi muhalefete en dikkat etmeniz gereken bir süreçten geçiyorsunuz. Allah sabırlar versin!

Sayın Arsen ANGI, hükümete yaptırımlar konusunda bir operasyon başlattığınız söyleniyor. İyi de yaptınız çünkü bazı partili iş adamları bu işin fıcırığını çıkarmak üzereler. Daha sert tedbirler bekliyoruz.

Sayın Mehmet ÇANGAR, Şili’deki büyük deprem sırasında sizin de Şili’ye gitmek için havada olduğunuzu öğrendik. Yine de orada 20 gün boyunca tetikte olmanız gerekiyor. Kolay gelsin…

Sayın Zeren MUNGAN, okul aile birliklerinin etkinliklerinde KDV alınmaması için yeni bir karar ürettiğinizi memnuniyetle öğrendik. Madem ki devlette yok bari velilerin katkısı vergisiz olarak devam etsin.

Sayın Faiz SUCUOĞLU, seçim öncesi basına açıklama yaparken bundan böyle noter tasdikli yapmakta yarar var. Zira bazı yapmadığınız açıklamalar sizin ağzınızdan verilince nahoş bir durum ortaya çıkıyor.

Sayın Rasim KARAS, dün gün boyunca Telsim müşterilerinden şikayet mesajı aldık. Tam da gazetelerde boy boy reklamlarınız yayınlanırken çok ilginç bir durum çıktı ortaya. Umarız teknik arızalar kısa zamanda giderilir.

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, Göçmenköy’de Osman Vehbi sokak sakinleri aralarında imza toplamaya başladılar. Eğer 40 santime ulaşan dev çukurlar doldurulmazsa yüzlerce oyunuz geri tepecek bizden uyarması…

Sayın Atilla ATAKANLI, Dikmen’de yerel seçimlerde aday olmayacağınızı partinize bildirdikten sonra yeni aday anında bulunmuş diyorlar. En doğru seçimi yaptınız.




Günün Fıkrası

Eğitimli karınca


İşlediği bir suçtan dolayı 15 sene hapis cezası yiyen adam, cezaevine girdiği gün yatağının kenarında bulduğu bir karınca ile çok iyi bir arkadaşlık başlatmıştı. Adam, 15 sene boyunca karıncayı eğitmiş, onunla yoldaş, candaş, arkadaş olmuştu. Artık karınca öyle bir hale gelmişti ki, adam "dur" deyince duruyor, "yürü" deyince yürüyor, "takla at" deyince takla atıyordu. Yani konuşmak dışında adam ne derse onu yapıyordu.
Cezaevinden çıkarken karıncayı boş bir kibrit kutusuna koydu. Çıkar çıkmaz güzel bir lokantaya gitti, siparişlerini verdi. Yemeğini beklerken "Şu garsona karıncamın özelliklerini göstereyim de bir şaşırtayım" diye düşünmüş ve karıncayı çıkarıp masanın üzerine koymuştu.
Garsonu çağırdı :
- Bakar mısınız ?
- Buyurun beyefendi, diye adamın yanına gelince, adam parmağı ile karıncayı işaret ederek,
- Şu karıncayı görüyor musun, diyerek başladığı sözünün sonunu getirmeden, garson telaşla :
- Özür dilerim beyefendi görmemiştim, diyerek başparmağı ile karıncayı ezip, masayı siler.