Adamızda av bir tutkudur. Yaklaşık 22 bin kişiyi ilgilendiren bu alan hem devlete büyük bir gelir getirmekte, hem de birçok avcıyı yürüyüşe teşvik eden tek sporudur. Yıllar önce silah kullanmak için bahane olarak sunulan bu spor temelinde Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların silah kullanma becerilerini artırmasını sağlıyordu, öyle ki, Makarios Avustralya’dan getirilen tavşanları zamanında dağlara bırakmıştı. Amaç popülasyonu artırıp avı insanlara cazip hale getirmekti. İngiliz dönemi ile birlikte avcılık yasalarla daha disiplinli bir hale getirilmişti.
Adada kaçak avın önüne bir türlü geçilememesi büyük bir sorundur ve halen daha tavşanlarımız Güney’e 50 ila 70 Euro’ya satılmaktadır. Başta Kumköy, Akdeniz ve Aydınköy olmak üzere Güzelyurt ve Lefke bölgesi kaçak avcılık konusunda başı çekmektedir. Av korucuları ve polis bu kaçak avcıların neden önüne geçemiyor acaba?
Yıllardır Avcılık federasyonu başkanları ile ilgili belgeler yayınlamama rağmen neden bir türlü Nilhan Tayfunlu dönemindeki yolsuzluklarla ilgili bir sonuç alınamıyor? Belgeler gerek tarafımca basın yoluyla, gerekse bizzat avcılık federasyonu yetkililerin kendileri polise, savcılığa ve Sayıştaylığa açıklanmasına rağmen halen bir sonuç görünmemektedir.
Nelerdi bu yolsuzluklar; şöyle bir hatırlayalım: Keklik üretimi ile ilgili kabarık faturalar, yine kabarık yurt dışı ziyaretleri ve abartılı telefon görüşmeleri, kayıp fişekler, dostların ayaklarına özgür bırakılan keklikler vs.. Bunların hesabını sormak için göreve gelmiş yeni bir yönetim ve başkan Aysın Karaderi’de bu usulsüzlüklere karşı kılını kıpırdatmamış ve düzene uymuştur.
En büyüğünden tutun da, en küçük sivil toplum örgütüne kadar hesap verenin olmadığı bu düzenin neden hala değişmediğini bir türlü çözebilmiş değilim. Demek ki ya herkes memnun, ya da herkes hırsız.
Yeni av sezonunun açılmasına kısa bir süre kala yasak bölgelerin ava açılacağı duyumunu aldım. Hangi mantığa dayanarak bu bölgeler ava açılacakmış acaba? O bölgeler ava açılırsa, hangi bölgeler ava kapatılacak? Av süresi uzayacak mı, yoksa kısalacak mı? Kaç tane sülün ve keklik doğaya bırakıldı ve bunlar kapalı bölgelere mi, yoksa açık bölgelere mi bırakıldı? Nedense bu konularda sanki bir gizlilik varmış gibi her şey bir muamma.
Vatandaşın esas beklediği soru; ruhsat ücretlerinde neden hiçbir düşüş yok? Hükümet olurken avcılara ne gibi sözler verilmişti ve bu sözler yerine getirildi mi? Yoksa herkes sahnede oyuncu mu? Av popülasyonu bu kadar paraya rağmen neden çoğaltılamıyor? Binlerce kişiyi ilgilendiren bu alanda verimlilik esası neden gözden kaçırılıyor? Avcı hem federasyona, hem de yetkililere neden şüpheyle bakmak zorunda bırakılıyor? Her işimiz bitti de yasak bölgeleri ava açarak kimleri mutlu edeceğiz? Amaç çok keklik veya tavşan vurmak olmamalıdır, doğanın da dengesini korumak zorundayız, yoksa gelecek yıllarda avlanacak bir şey kalmayacak.
Sizler ister süreyi kısaltın, ister uzatın, ya da yasak bölgeleri ava açın, fazla bir şey değişmez; zaten var olan av azlığı o bölgelere de yansıyacaktır. Av hayvanlarının öldürülmesi bölgelere göre değil, insanlara göre oluyor maalesef. Çok hassas bir konuda verilecek bu kararın tekrar gözden geçirilmesinde fayda olduğu açıktır. Bu kadar çok paranın toplandığı bir federasyonda bu kadar çok sorun olmaması lazımdır. Belki de özel avlaklar ile ilgili bölgelerin açılması da gündeme gelmelidir. Çünkü avcı vermiş olduğu emeğin ve paranın karşılığını alamıyor.