Son günlerde, bazı ülkelerde insanlara at eti yedirildiği yönünde haberler okumaktayız. Bu ülkeler arasında Güney Kıbrıs’ın da bulunduğu yönünde iddialar var.
Et, kasaplık hayvanlar, av kuşları, kümes hayvanları ve balıkların yenilebilir kısımlarına denmektedir. Et, besin değeri yüksek bir gıda maddesidir.
İnternetteki bilgiye göre, 100 gram ette 15 ile 20 gram protein bulunur. Etin içinde ayrıca, fosfor, demir ve bakır bulunur. Bunun yanında A ve B vitaminleri vardır.
Etin faydaları olarak, özetle şunlar ifade edilmektedir;
Et kan yapar ve kansızlığı önler. Bedeni canlı ve güçlü kılar. Zihinsel gelişmeyi sağlar. Et çerisindeki vitaminler insanların ihtiyacı olan ana vitaminlerdir.
Müslüman ülkelerde genellikle, koyun, kuzu, keçi, oğlak, dana, deve etleri yenmektedir. Müslümanların inanışlarına göre çift tırnaklı hayvanları yemek gerekir. Tek tırnaklı hayvanlar yenmez.
Etin insan sağlığı için çok faydaları olduğu gibi, aşırı tüketilmesi halinde gut hastalığı, damar sertliği ve sindirim bozuklukları gibi problemlere sebep olacağı ifade ediliyor.
At eti yemek İslam dini açısından hoş görülmemiştir. Ancak sağlık açısından at eti yemenin bir sorun teşkil ettiğine ilişkin bir bilgi yok. Ama dinen ve kültürel açıdan at eti yemek uygun görülmez.
Bizim ülkemizde durum böyle olmasına rağmen başka ülkelerde at eti yenmektedir. Özellikle Kazakistan’da at eti yenmektedir.
Bir çok Müslüman, dini gereği domuz eti de yememektedir. Ancak bunu yiyen Müslümanlar da vardır.
Diğer yandan başka ülkelerde kedi ve köpek etinin de yendiği bilinmektedir. Son yıllarda popüler olan bir başka yiyecek ise kurbağa bacağı olduğunu duymaktayız.
Her ülke insanlarının kendi arzularına göre beslenmeleri normaldir.
Ne var ki son günlerde bir çok dış ülkede at eti satılmasına büyük tepki olduğunu haberlerden izlemekteyiz.
Burada anlaşılan tepki, at eti satıldığının gizlenmesinedir. Satılanın at eti olduğu bilinse alıp almamak insanların tercihine kalır. Ancak yapılan, at etini dana eti diye ve de hazır gıdalara karıştırarak satmaktır.
Burada insanları kandırarak haksız kazanç elde etmek söz konusudur.
Hazır gıdaların içerisine konarak yapılan bu tür hileleri ülkemizde belirleyecek bir yapı olduğunu sanmıyorum.
Et konusunda halkımızın da kendine has bir hassasiyeti olduğu ortada. Ancak halkımız etten çok sebzeden zehirlenmektedir. Nasıl mı? Ülkemizde yetiştirilen sebze ve meyvelere atılan hormon, zehir ve diğer kimyasallar düzenli denetleniyor mu? Sanmıyorum. Düzenli değil de arada bir tahlil yapılıp açıklandığında kullanılan kimyasalların kalıntılarının sebzelerde olduğunu öğreniyoruz.
Bir süre önce ihraç edilmeye çalışılan enginarlarda da kimyasal atık olduğu açıklanmıştı. Geçmişte üzümlerde normalin üstünde kalıntı bulunduğu da duyurulmuştu.
İlaç kalıntıları ile ilgili denetim ve tahlillerin ürün çarşıya sürülmeden ve de düzenli yapılması gerekmektedir.
Ülkemizde henüz nedeni bilinmeden her geçen gün artan kanser vakalarının sebebi bu şekilde beslenmemiz olabilir. Sağlıklı günler dilerim.