Alt tarafı 15 dakikalık maç yaptık…
Ben biraz uyanıklık yaptım potanın altından ayrılmadım, sağ olsunlar takım arkadaşlarım bana pas verdiler ben biri dışında topu potaya sokamadım…
Cenk, en fazla tahribat gören oyuncu oldu, maç daha başlayalı birkaç dakika olmuştu sol kolunun adalesi attı oyun dışı kaldı.
Raif maç bittiğinde yüzü solgun, nefes nefese kalmıştı…
Rasıh, o iri gövdesine rağmen iyi oynadı ama basketboldan gram çakmadığını da anlamadık değil…
Aytuğ, en iyimizdi, çok terledi ama maç bitiğinde onun da kolları bitmişti…
Teoman o küçük gövdesiyle, benim gibi akıllık yaptı gelen pasları potaya gönderdi.

Alt tarafı 15 dakikalık basketbol maçı yaptık…
Ayaklarımızı hiç kullanmadık çünkü bağlıydı…
Dizlerimiz de öyle, çünkü tekerlekli sandalyelere dizilmiştik bütün gazeteci arkadaşlar.
Yani hiç alışık olmadığımız bir durumda, sadece kollarımızı ve ellerimizi kullanarak.
Dün ilk kez tekerlekli sandalyeye oturdum ben, otururken de ne yalan söyleyeyim tuhaf oldum…
Ama o sandalyeden kalktığımda iyi de oturmuşum dedim…
Otururken başka ruh halindeydim, kalktığımda başka bir ruh halinde.
Aslında bütün meslektaşlarımın aynı duyguları yaşadığından da eminim…

Bizler için iyi bir organizasyondu doğrusu.
Tekerlekli Sandalye Basketbol takımı ile karma maç yaptık, onları tanıma imkanı bulduk…
Aslında bize yabancı filan kişiler değiller, aksine bizim içimizde olanlar…
Evlerde, iş yerlerinde ve sokaklarda hatta çarşıda, pazarda, her yerde.
Hiçbir farkımız yok, sadece bedenlerinin bir bölümü çeşitli nedenlerden dolayı engelli…
Bedenleri engelli ama beyinleri mükemmel…
Yürekleri sevgi dolu, dostluk dolu, aşk dolu.
Hatta beyinlerini bizden çok daha iyi kullandıklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

İtiraf edeyim ki onlardan ayrılıp da bilgisayarın başına geçip de bu yazıyı kaleme alırken mahcuptum…
Niçin onların arasına daha fazla karışmadım diye!
Niçin onların oynadıkları maçlara bir kez bile olsun gitmedim diye…
Onlarla niçin daha fazla ilgilenip, onlar arasından kendime dostlar seçmedim diye…
İşte bu yazı bu duygularla yazılmıştır sevgili okuyucu.
Altımdaki sandalye de tekerlekli ama sadece bir ofis sandalyesi, istediğim zaman üzerinden kalkabildiğim…
Ama bu yazı boyunca bir kez bire kalkmadım, bir ileri bir geri gidip geldim.
Az önce basketbol oynarken yaptığım gibi…
Asıl engelli ise kimlerin olduğunu bir kez daha anladım.

Bu arada ülkemizde önemli yatırımlar yapan, yaptığı yatırımlar karşısında iyi de kazanan Turkcell’e de sanırım toplum olarak bir teşekkür borcumuz var…
Tamam büyük şirkettir, reklamın da yapacaktır ama böyle organizasyonlara sahip çıkması, çalışan ve yöneticilerin de hiçbir özveriden kaçmayarak ruhen ve bedenen kendilerini buna adamaları gözlümüzden kaçmıyor…
Engelleri ortadan kaldırmanın huzurunu yaşıyorlar.
Ve tüm kurumsal ve büyük şirketlerimize iyi örnek oluyor.









MESAJ KUTUSU


Sayın Talip ATALAY, imamlar konusunu eşeledikçe altından başka şeyler çıkıyor. Sizden önceki dönemde de bir çok imam için soruşturma açılmış ama hiçbiri de sonuçlandırılmamış. Şu dosyayı geçmişe yönelik de bir genişletseniz diyoruz.

Sayın Kemal DÜRÜST, bölgede yaptığınız kulislerde sürekli olarak Temmuz ayında erken genel seçim olacağını telaffuz etmeye başlamışsınız. Bu arada 7 Nisan tarihinden sonra yeni bir partiden de bahsediliyor, haberiniz var mı?

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI,
Arabacıoğlu konusunda yaptıklarınız açıklamalar çok hoş karşılanmadı. Sizi bir zamanlar başkan yapan DP camiası infial içinde. Ha keşke bu tarz konuşmalardan artık vazgeçseniz…

Sayın Kamil KAYRAL, sizinki de nasıl bir şans böyle? Tam da koltuğun tadını çıkarmaya başlamışken YSK’nın kararı neşenizi kaçırmış diyorlar. Sayılı günler çabuk geçer emekliliğin tadını çıkarmaya devam edin…

Sayın Mehmet ADAHAN
, Adem bey ile birlikte istifalarınızı geri çekip isyancı arkadaşlarınızı yarı yolda bırakmışsınız. Özellikle Demirci fena halde öfkelendi bir süre Dipkarpaz’ın yakınından geçmemekte fayda var…

Sayın Hasan SERTOĞLU,
KADEM’in anket sonuçlarına bakılırsa kurultayın etkileri daha bitmemişe benziyor. Gördüğümüz kadarıyla da ilçe başkanından başka ciddi bir şekilde çalışan yok. Ciddi bir uyarı yapmanın tam zamanıdır.

Sayın Ersan SANER, Yedidalga-Yeşilırmak yolunun yeni tamamlanan bölümünü kendi gözlerinizle görmeniz öneriliyor. Bölge halkından yoğun şikayetler geliyor, burayı kim yapmışsa da parasının ödenmemesini istiyorlar…

Sayın Mustafa ÖZYÜREK, Vakıflar İdaresi’nin Mağusalı yönetim kurulu üyesi olarak bölgedeki bazı olaylara daha çok hassasiyet göstermeniz isteniyor. Bu sıralar fazla sessiz kaldığınız görülüyormuş…

Sayın Aşkan İLGEN, ihtilaflı müftü maaşı ile ilgili cevabınızı çok uzun süre beklettiğinizden şikayet var. Bir an önce görüşünüzü belirtin ki bu konuda yaşanan kargaşa artık bir son bulsun…

Sayın Halil İbrahim AKÇA, faizler konusunda Merkez Bankası başkanına olan tepkiler artmaya başladı. Araya girmeniz ve tarafları uzlaştırmanız bekleniyor. Bu sıralar size epey iş düşecek gibi görülüyor.

Sayın Mehmet BOYACI, bazı ilkokul otobüsleri konusunda velilerden sitem mesajları gelmeye başladı. Elden geçirmekte hatta bazılarını yenilemekte yarar olduğunu belirtmişler, bizden iletmesi…

Sayın Yunus RAHMİOĞLU,
faiz mağdurları size öyle bir taktılar ki yaşanan bütün olumsuzlukların arkasında sizin olduğunuzu düşünüyorlar. Artık ekranlara çıkıp da ayrıntılı bir açıklama yapsanız fena mı olur?

Sayın Özdil NAMİ, faiz mağdurları komitesinde Hasan Taçoy ile birlikte liberal grup oluşturduğunuz iddiaları var. Mağdurlar güvendikleri dağlara kar yağdı şarkısını söylemeye başlamışlar, haberiniz olsun…

Sayın Kazım AND, bu yaşta bu kadar sinir ve strese devam ederseniz geleceğiniz pek parlak olmayabilir. Biraz tansiyonu azaltmakta yarar görüyoruz, kısa bir tatile ne dersiniz?

Sayın Yakup EMİR, Din İşleri Dairesi’nin Mağusa yöneticisi olarak sizin da bazı olaylara karşı çok pasif kaldığınız gözleniyormuş. Şu lojman olayını bir karıştırın bakalım altından neler ve kimler çıkacak?

Sayın Behçet KIRAL
, ekonominin en sıkıntılı günlerinde Girne’nin en müstesna yerinde açtığınız restoran büyük cesaretti doğrusu. İlk günde 250 kilo et tükettiğinize göre iyi bir başlangıç yaptınız desenize. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz…

Sayın Ertan BİRİNCİ, Aysu Basri’yi kanalınıza kazandırdığınızı memnuniyetle öğrendik. Fırsatları hiç kaçırmıyorsunuz değil mi? Hayırlı ve uğurlu olsun, katkıları muhakkak büyük olacaktır…

Sayın Aytuğ TÜRKKAN, 4 bekar erkek Almanya seyahatine hazırlanıyormuşsunuz. Hazırdır hanımlar nasıl oldu da sizi bu kadar serbest bıraktılar. Hayırlı yolculuklar dileriz, aklınızla…



Günün Fıkrası



Üstünü ört


Adam, aldattığını düşündüğü karısını
sevgilisiyle yatakta basmaya
kararlıymış.
Evden çıkınca bindiği taksinin şoförüne olayı anlatmış.
Taksici şahit olmayı kabul etmiş ve bu ikili, adamın evine geri dönmüşler.
Tabii beklenen gibi adam karısını sevgilisiyle içeride basmış.
Yorganı kaldırınca karısıyla adamı çırılçıplak görmüş.
Koca sinirli, neredeyse adamı öldürecek, karısı “Dur!” demiş
“Niye?” diye sormuş adam.
Şimdi oturduğumuz evi kim aldı biliyor musun?
Çocukları Amerika’da kim okutuyor sanıyorsun?
Bodrum’daki yazlıkla yeni tripleks villayı kim yaptırıyor zannediyorsun?
Hepsini bu adam yapıyor.
Kocası bunları duyunca daha çok sinirlenmiş.
Beraber baskın yaptıkları, şahit olacak olan taksiciye sormuş:
“Ne yapayım ben bu adama ha sen söyle” demiş “Ne yapayım?”
Taksici çok sakin bir sesle:
“Üstünü ört, abi üşümesin.”