Sosyal patlama dedikleri böyle bir şey olsa gerek;
Bugün öğlen saatlerinde gözümün önünde gerçekleşen bir olay…
Zabıtaların ceza kesmek istediği aracın sürücülerinin aşırı tepkisi ve ardından gelen olaylar.
Zabıta kadının darp edilmesi…
Sonra da kızgın ve öfkeli zabıta yakınlarının polis binası önünde darpçıları darp etmesi…
İşin daha da üzücü yanı zabıtaları darp edenler Havadis Gazetesi’nin teknik çalışanları çıktı…
Yani önce darp ettiler, sonra da hem de polisin gözü önünde darp edildiler.
Şiddete şiddetle cevap vermek bu olsa gerek!

Zabıtalara şiddetle cevap verenleri kınarız…
Aynı şekilde zabıta çalışanlarının yakınlarını da şiddete şiddetle karşılık verdikleri için.
Aslında bu olay bir haber ya da yorumdan daha ziyade uzman insanların işi…
Psikologların, sosyologların ya da kim işte!
Bu ülkede artık insanlar en ufak bir tartışmada bile birbirlerine saldıracak kadar gözü dönüyorsa burada bir sakatlık var demektir!
İnsancıl duyguların yerini hayvani eylemler alıyorsa, insanlar birbirine vahşice saldırıyorsa bunun toplumsal nedenleri mutlak araştırılmalı, hatta bundan yönetenler de kendilerine en büyük payı çıkarıp icraatlarının içine vatandaşın ruh sağlığını da katmak durumundadırlar.

Bugün sabah sosyal medyada da paylaştık, buradan bir kez daha yineleme ihtiyacı duyuyoruz;
Son yıllarda intihar olayları o kadar arttı ki bunların bir çoğu basına özellikle aileler tarafından haklı olarak yansıtılmıyor.
Örneğin geçenlerde sadece bir hastaneye bir günde 5 kez intihar vakası ulaştı, bunlardan bir tanesi bile basına yansımadı…
İşte bunu paylaşınca, okuyanlar da kendi görüşlerini ortaya koydular ve ortak kanı borçlar oldu!
Yani insanların borçlarından dolayı, intihara meyil edip, bunu bir kurtuluş yolu olarak görmeleri. İşte o görüşlerden bazıları;


“Herkesin düşündüğü böyle bir meseleyi tesbitte geç kaldınız. İşsizlik, boşanmalar evlatlarına sahip çıkamama borç bataklığı çeteler yasaların insanca yaşama yetersizliği iki yüz bin kişiye refah sağlayamayan ve her türlü karar almaya yetkili milletvekilleri ile dolu bir meclis biri bana anlatsın sorunlar ortada çözüm önerenler ve seçilenler mecliste neyi bekliyorlar?
Önce insanımız prensibine karar verin yarın çok geç olacaktır insanımız iyi olursa her şey iyi olur..”
(Türkmen SENCER)


“1-Borçlanma
2- Borcunu ödemek için önünde bir açılım yok
3- Devlete ve yargıya güvensizlik”
(Serhat APAKGÜN)


“Bence en büyük neden borç batağı. Yıllarca meclis uyudu ve bir faiz yasasını çıkaramadı. Bu vahim ihmallerde bulunanlar bugün en yüksek yerlerde. Ka Ka TC hayırlı uğurlu olsun…”
(İsmet ÜSTÜNER)


“Sizce hayatımızı yaşanılır halemi getirdiler yoksa yaşanmaz halemi getirdiler düşünün asgari ücretli bir insan ısınmak için elektriği boş verin tüpe de gelen son zamla bir ayda kaç tüp alabilecek ...resmen devlet halkıyla alay ediyor .sağ olsun Kıbrıslılarda gık yok...Herkes memnun ..Bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesiyle hayat devam ediyor…”
(Bilgin GÜNSOY)



Çözüm öneriniz nedir?

“Surlariçi yayalaştırma projesine karşı yarın eylem yapacaklara benim de birkaç sorum var. Lütfen cevaplarıyla birlikte gelsinler... Hep birlikte oturup çözüm yolu bulalım...
1-) Bölgeye yüklenmiş yoğun taşıt trafiğinin bölgedeki günlük yaşamı kısıtlaması konusunda düşünceleri nelerdir? Bu soruna karşı nasıl bir çözüm önerileri vardır?
2-) Yol kenarlarına park eden araçların yaratmış olduğu karmaşa konusunda polisin ve/veya belediye zabıtalarının vatandaşa ceza yazmasına alternatif çözüm önerileri nedir?
3-) Tarihi kent merkezinin fiziksel, sosyolojik ve ekonomik yönden kalkınması için projeleri nelerdir?”

(Alev ŞENSOY)



Benim 13. maaşımı kim verecek?

“Benim, esnafın, hayvancının, üreticinin... Serbest mimarım, ekmeğimi kazanabilmek için memur gibi 8-15 değil bazen 24 saat çalışırım. 10 yıldır, tatilin t harfini bile unuttum. KDV ve gelir vergisi ödüyorum. Ama aylık geçinebilmem için elimde kalansa asgari ücret.
Bu oligarşik yapıyı faşist UBP ile birlikte yaratan marjinal komünist uçlar bize hiç sosyal adaletten bahsetmesinler ...”

(Faize TERAZİ)



GÜNÜN FOTOGRAFI


MESAJ KUTUSU



Sayın Hamit BAKIRCI, Meteoroloji Dairesi müdürlüğü için dışarıdan bir atama yapacağınız iddia ediliyor. İçerideki uzman kişileri ezip geçip yine dost ahbap ilişkisi bir atama olursa artık sizin için hiçbir yorumda bulunmayacağız. Bizden uyarması! Bu arada Değirmenlik sakinleri gece yarısına kadar süren taş ocağı çalışmalarından şikayetçi bilesiniz.

Sayın Zeren MUNGAN, 28 Temmuz’da yapılan genel seçimlerde çalışan görevliler ödeneklerin ne zaman çıkacağını soruyorlar. Vatandaşa kızmayın lütfen üç kuruş da olsa artık hesaplar çok ince yapılıyor.

Sayın Rıfat SİBER, kişiye özel yasa çıkarılıp 65 yaşına kadar başhekim olarak kalmanız için bir çalışma yapıldığını duyduk. Umarız doğru değildir! Siz emeklilik için can atıp İzmir’e yerleşmeyi düşünürken bu da nereden çıktı şimdi?

Sayın Kudret ÖZERSAY, Saray’daki yolsuzluk haberleri konusunda polis yetkilileri kendileriyle görüşmediğiniz için hayli üzülmüşler. Ha keşke önce onları arayıp bir sorsaydınız.

Sayın Mehmet HARMANCI,
hükümetin somut programı yok derken sanırız yanılgı içindesiniz. Akaryakıt ve elektrik kesintileri otomatiğe bağlandı ya daha ne olsun! Her şey tıkırında gidiyor.

Sayın Serdar DENKTAŞ, hafta sonu tüm zamanınızı Güzelyurt ve civarında geçirip küskünlerin gönlünü almışsınız. Birkaç köyde de mangal konaklaması olmuş diyorlar. Perhizi yine bozdunuz desenize!

Sayın Pervin GÜRLER, son dakika golü olmazsa bu sefer genel müdürlük çok yakın görülüyor. Pazartesi günü yeni makama otarmaya hazırlanabilirsiniz. Hadi bakalım hayırlısı…

Sayın Sonay ADEM, madem ki CTP’li bir vekil yolsuzlukların üzerine gidip vekillikten oluyor bu işte bir gariplik yok mu? Bu arada yerel seçimlerde intikam almak için gün saydığınız söyleniyor. İntikamın soğuk yenen bir yemek olduğunu da akıldan çıkarmamak gerek değil mi?

Sayın Mehmet DAVULCU, hadi kavga eden tarafları belki anlarız da sizin hiç yoktan hem de polis önünde dayak yemeniz kabul edilir bir davranış değil. Büyük geçmiş olun diyoruz.

Sayın Zeki ZİYA, GAÜ’nün patronu Serhat Akpınar sizin şirketi fena halde yerden yere vurdu. Geçmişte de bir sponsörlük kavgası yaşanmıştı, acaba unutulmadı mı dersiniz? Kamuoyu suçlamalara karşı cevabınızı bekliyor.

Sayın Fehmi OKTAY, emeklilik için artık tüm işlemler tamamlanmış. Kamuoyu renkli kişiliğinizi epey arayacak gibi görülüyor. Ha keşke bir sizin için özel yasa çıkarsalardı da 5 yıl daha o makamda kalsaydınız. Sizin başınız kel değil ya!

Sayın Habil TÜLÜCÜ, açık pazar olayına sadece sizin köyden değil civar köylerden hatta Lefkoşa’dan bile akın olmuş. Demek ki çok doğru bir icraat gerçekleştirdiniz, tebrik ederiz.

Sayın Mehmet CANDEMİR, yeni getirttiğiniz matbaa makinesiyle gazete basımında büyük damping yapmaya hazırlanıyormuşsunuz. O zaman bütün müşterileri toplayacaksınız desenize. Hayırlı işler dileriz…

Sayın Talip ATALAY, Kıbrıs’ta geçmişte dine karşı hiçbir ön yargı yoktu ama ne yazık ki siz geldikten sonra ön yargılar artmaya başladı. Bize göre yanlış bir analiz yaptınız.

Sayın İsmail ABİDİN, şu aldığınız aracı artık üstünüze yaptırın da cezalar başkasına gitmesin. Sizin gibi büyük bir turizmci böyle polemiklerle manşetlerde yer almamalı diye düşünüyoruz. Haksız mıyız?

Sayın Ömer TATLI, Büyükkonuk’taki yerel seçimlerde eğer bir kez daha aday olmazsanız işaret edeceğiniz adayın büyük şansı olduğu iddia ediliyor. Ama biz sizi biraz olsun tanımışsak yine aday olacağınıza kalıbımızı basarız…



Günün Fıkrası

Çiftlik


Jack ve arkadaşı Bob, kayak yapmaya kuzeye gitmişler. Birkaç saat yol aldıktan sonra korkunç bir kar fırtınasına yakalanmışlar.
Yakındaki bir çiftlik evine arabalarını çekmişler ve evin çekici hanımından geceyi orada geçirmek için izin istemişler.
- “Dul bir kadınım ben” diye açıklamış hanım,
- “Eğer evimde kalmanıza izin verirsem komşular dedikodu yaparlar.”
- “Endişelenmeyin” demiş Jack, “Ahırda da rahat edebiliriz.”
Bir sene sonra Jack, dulun avukatından bir mektup almış. Arkadaşı Bob’u çağırarak sormuş:
- “Bob, şu çiftliğinde kaldığımız çekici dul kadını hatırlıyor musun ?”
- “Evet, hatırlıyorum.”
- “O gece geç vakit eve gidip, o kadınla yattın mı ?”
- “Evet, itiraf etmeliyim ki bunu yaptım.”
- “Ona kendi adın yerine benimkini verdin mi peki ?”
Bob yüzü kızararak cevap verir:
- “Evet, korkarım öyle yaptım.”
- “Eh, sana çok teşekkür borçluyum dostum. Kadın ölmüş ve çiftliğini de bana bırakmış.”