Anne!

Bu mektubu sana ‘’rahminden’’ yazıyorum.

En kutsal yerinden…

Acıyan, esirgeyen, döl yatağından…

Senle benim aramıza girenler var!

Beni senden ayırmak isteyen,

Acımasızlar var!

Kimin doğacağına, kimin öleceğine neden onlar karar veriyorlar?

Bak, tüm organlarım gelişti.

Sağlıklı, sapasağlamım…

Sıcacık rahminde atmaya başlayan kalbim,

Beni, kucağına alacağın günleri sayıyor her atışında!

Yavrularının kucaklarındaki sıcaklığı, kulaklarındaki kalp atışları bile uyandıramamış bazılarının vicdanlarını anne!

Kalbimin atması yetmezmiş, hak etmiş sayılmazmışım doğmayı,

Öyle diyor meclisin kürsüsünden konuşan annelerin bazıları!

Yetmezmiş, gözlerimi kırpmam, tekmeler atmam,

Ellerimi yumruk yapıp, kordonumla oynamam.

Hızla büyüyorum işte sabret anne!

Kendimi anlatmaya çalışıyorum, bak, minicik mimiklerimle!

Eskiden senin rahminde 10 haftayı geçtiğimde özgürdüm.

Kimse beni parçalayıp alamazdı içinden!

Şimdi 14 haftaya çıkarıyorlar özgürlük sınırımı.

Parçalanarak değil, zoraki ölü doğarak ayrılmamı istiyorlar senden!

Yetmiyor, kendisi de anne olan biri çıkıp, ancak 24 haftadan sonra doğarsam senden ayrı yaşayabileceğimi söylüyor!

Özgürlüğüm senin değil, sanki cellatların ellerinde!

Tabiatın 6 aylık mucizesine kalkıp meydan okuyor!

Beni korumuyorlar…

Beni öldürmek istiyorlar!

Toprağın kundağım olmasını istiyorlar!

Kendi çocuklarını kucaklarında taşıyanlar,

Beni sana çok görüyorlar!

Rahminde tut, esirge, koru beni anne!

Sen istemezsen, onlar yapamaz ki anne!

Anne!

Lütfen beni öldürme!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899