“Sayın Levent Özadam,
Son günlerde ithal edilen ürünlerdeki denetimlerde oluşan eksikliğin veya yasal olmayan yollarla ürünlerin piyasaya sürülmesi işlemlerinden dolayı, ülkemizdeki yerli üretimin aleyhine gerek kendi köşenizde gerekse basınımızda bazı haberlerin neredeyse organize bir şekilde yayınlanması gerçekten çok manidar bir durumdur. Sanayi Odası olarak gerek ithal edilen ürünlerin gerekse yerli üretimin denetlenmesi konusunda, ilgili bakanlıklarla yazılı ve sözlü olarak defalarca girişimlerimiz olmuştur ve olmaya devam edecektir. Toplumun bir parçası olarak, biz sanayiciler halkımızın yasalara
uygun olmayan tek bir ürün dahi tüketmesinin engellenmesini savunmaktayız. Bununla birlikte Gıda, Tarım ve Enerji Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde yapılmakta olan denetimlerin toplumla en şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşılmasını ve Türkiye’deki gibi, halkın sağlığı ile oynayan ithalatçı veya üretici, hiçbir ayrım yapmadan ifşa edilmesini sizin vasıtanızla tekrar belirtmek istiyoruz. Tüm bu denetimler gerçekleştirilirken, tüm toplumlarda
olduğu gibi sistematik olarak üreticinin bilgilendirilmesinin ve eğitilmesinin de organize etmemiz gerekiyor.

“Leş toplayıcı kasap!” adlı yazınızda ziraat mühendisi olduğunu iddia eden bir kişinin mektubu yayınlanmıştır. Bu mektuptaki bazı tutarsızlıkların veya eksik bilgilerin toplumda yanlış bir algının oluşmasına sebebiyet verecektir.
Şöyle ki;

• Yazıda Temel Sağlık Dairesi’nin sadece ithal edilen ürünlerin denetlediğine dair bir ifade bulunmaktadır. Oysaki yerli üretimde yaş meyve ve sebze, hayvansal orijinli ürünler Gıda, Tarım ve Enerji Bakanlığı (Tarım Dairesi, Tarım Teftiş, Veteriner Dairesi) tarafından denetlenmektedir. Onun dışında kalan ürünler ise Sağlık Bakanlığı’na bağlı Temel Sağlık Dairesi tarafından düzenli olarak denetlenmektedir. Bunların dışında ise gerek belediyelerin
gerekse Ekonomi Bakanlığı’na bağlı Ticaret Dairesi’nin denetimleri söz konusudur. (Bu denetimler tüm dünyada olduğu gibi şeffaf bir şekilde açıklanırsa sorunların büyük bir kısmı çözülecektir.)

• Tarımsal ilaç ve diğer konularda ilgili Gıda, Tarım ve Enerji Bakanlığı’nın bazı çalışmaları olduğu bilinmektedir. Bu konuda ilgili bakanlığa hep beraber somut adımlar atması için daha fazla baskı yapmamız gerektiği anlaşılmaktadır.

• Hellim üretiminde gıdaya uygun olmayan sanayi tuzu ithal edildiği iddia edilmektedir. Oysaki tuz ithalatı Sağlık Bakanlığı ön iznine tabi bir üründür ve hellim imalatçılarından gıdaya uygunluk kriteri aranmaktadır.  Türkiye, Japonya, Avustralya, Kuveyt, Suudi Arabistan gibi ithalatta dünyanın en titiz gıda denetimlerini yapan ülkelere 20 milyon doların üzerinde hellim ihracatı yapabiliyorsak, bu konudaki iddiaların doğruluğu tartışılmalıdır.

• Aylık ortalama 10 milyon litrenin üzerinde çiğ süt, Süt Kurumu (SÜTEK) vasıtasıyla tankerlerle üreticilere dağıtıldığı bir sistemde, tüm sütlerin sanki mandıra kamyonun üzerinde mavi bidonlarla taşındığının iddia edilmesi çok manidardır. Bu iddiaların tespit edildiği zaman ilgili makamlara ihbarın yapılması gerekmektedir. Yoksa o sütlerin imha mı edileceği, üretimde mi kullanılacağı veya süt olup olmadığını kimse bilemeyeceği gibi, çamur atılacak
ve izi kalacaktır.  Bununla birlikte geçmişte yaşanan sorunlardan hareketle, gerek SÜTEK’in gerekse birçok sanayicimiz çiğ süt numunelerini denetimden geçirmektedir.

• Devlet memurlarının ikinci iş yapması yasal olmadığı gibi, eğer o yazıda da iddia edildiği gibi bir de kamudaki işini kötüye kullanarak ticari fayda sağlanıyorsa, bunun ispatlanması gerekiyor. Hükümeti denetleme görevine sahip Başsavcılık veya ilgili makam kimse, bu
konuda soruşturma açmalıdır. Tüm devlet memurlarını da töhmet altında bırakmak doğru değildir.

• Sanayi Odası bünyesinde faaliyet gösteren Hellim Denetleme Kurulu denetimlerini yapmaya çalışmaktadır. Bu kapsamda her hangi bir hellim ürününde sorun çıkması durumunda Odamıza ihbar kabul etmekteyiz. Hellim, Kıbrıs Türk’ünün en önemli kültürel ve ekonomik ürünüdür. Yaptığımız denetimlerde özellikle sağlık konusunda, üreticilerimizin AB kriterlerine uygun olması memnuniyet yaratmıştır. Hellimde tabi ki ilerleyen dönemlerde sadece sağlık anlamında değil, aynı zamanda hellimin karakteristik özelliklerini (çift kat, daha fazla küçükbaş hayvan sütü kullanılan vb.) de koruyacak adımlar atmak hedefindeyiz.

• Yazınıza başlık olan “Leş toplayıcı kasap!” konusunda da tüm et imalatçılarını ve kasaplarını töhmet altında bırakan açıklamalar bulunmaktadır. Bu işlemi yapan kişinin adını da size mektubu yazan kişi dışında herkesin bilmesinin iddia edilmesi ayrı bir meseledir.

• Türkiye’de kırmızı et ile beyaz etin karışımın yasaklama uygulaması, aynı şekilde ülkemizde de (gerekçesini hiç anlamadığımız bir şekilde konserve et ürünleri dışında) hem ithalatta hem de üretimde uygulanmaktadır. Konuyla ilgili Veteriner Dairesi daha detaylı açıklama yapabilecektir.

Sayın Özadam,
Bu ülkenin gıda ile ilgili mevzuatımızın AB müktesebatına uyumu dahil, çok ciddi sorunları bulunmaktadır. Bunların en başında kamuoyunun doğru bilgilendirilmemesinin toplumda yarattığı olumsuz sonuçlardır. Bu konularda, sizin gibi yakından takip edilen basın mensuplarına çok önemli görevler düştüğüne inanmaktayız. Devletin denetimler konusu dahil, gıda mevzuatının AB’ye uyumlaştırılması konusunda yapıcı olarak teşvik edilmesi ve bu konuların takip edilmesi de büyük önem arz etmektedir…”

Saygılarımla,
Ali Çıralı
Yönetim Kurulu Başkanı
Kıbrıs Türk Sanayi Odası”




“Eğitim eksikliği var”
“Levent Bey, siz araştırmacı bir gazetecisiniz ve benim de en çok okuduğum köşe yazarısınız. Devlet Laboratuvarı sadece kendisine gönderilen örneklerde analiz yapar hiçbir şekilde örnek almaz. Ona örnekleri Tarım Dairesi yani benim müdürlüğünü yaptığım daire müfettişleri gönderir. Biz de bu yetkiyi 46 *87 sayılı yasa olan Tarımsal ilaçlar denetim kurulu yasasından alırız.Yani bu yasa ülkedeki satılan tüm pestisitleri ruhsatlandırdığı gibi ülkede üretilen ve ülkeye giren tüm ürünlerde örnek alıp devlet laboratuvarında analiz ettirme yetkisine sahiptir.Tarımsal İlaçlar Denetim kurulu başkanı da benim.Her iki yetki de bende olunca işler daha da kolaylaşır.Ortada büyük bir bilgi kirliliği vardır.Herkes her konuda fikir beyan eder gerçeklik payı olmasa da önemli değil.Kimisi Gıda yasası olmadığı için hiçbir şey yapılmaz der. Aslında bütünlüklü bir gıda yasası yok o da gıda hijyeni ile ilgilidir.
Mevcut yasalar ile gıdaları öyle bir kontrol edebiliriz yeter ki isteyelim. Tarım Dairesi Bitkisel üretimle ilgilidir. Biz ülkemizde yetiştirilen tüm meyve ve sebzenin sofralarımıza sağlıklı bir şekilde ulaşmasından sorumluyuz, aynı şekilde ithal meyve sebzenin ,kuru meyvenin, baharatın.buğday ve unun da kontrollerini yaparız.
Aralık ayında 200 den fazla yaprağı yenen sebzede analiz yaptırıp en az 10 tanesini tarlada imha ettirdik, bunu basın önünde yapmamamızın sebebi üreticimizi rencide edip üretimden koparmamak içindir.
Fazla çıkan pestisiti bilerek attığına inanmıyorum çünkü. Eğitim eksikliğinden kaynaklandığına inanıyorum.
Yoksa basın önünde reklam yapmak kolaydır.”

(Emine SOLYALI)



“Mirasın neresinden tutarsanız dökülüyor!”

“Dış yardımlarla ilgili literatürü tararken okumuştum: Pek çok dezavantajının yanı sıra dış yardımlar, yardım alan ülkelerde yolsuzluğu da körüklemiş. Zaire Cumhurbaşkanı Mobutu’nun halkına sunulan yardımlardan 5 milyar dolar çaldığı yazıyordu okuduğum kaynakta.
Bizim de uzun yıllardır dış yardımlarla ayakta duran bir sistemimiz var. Milyarlarca dolarlık bu kaynağı biz yerinde kullanabildik mi? Siyasete güvenin çok düşük düzeylerde olduğunu söylüyor araştırmalar. Sanırım bu sorunumuzu aşabilmek için biraz da dönüp geçmişi irdelememiz gerekiyor. Mirasın neresinden tutsanız dökülüyor. Dünya değişirken, ayrılıkçı yapıyla özdeşleşmiş mali yardım bağımlılığımız aynen varlığını sürdürüyor. Büyük tahribata rağmen barış idealine ve bu idealle örülmüş bağımlılığı ortadan kaldırma hedefine dönük çaba sarf etmekten başka çaremiz var mı?”

(Birikim ÖZGÜR)



MESAJ KUTUSU

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN,
dünkü yazımızdan sonra soluğu Cumhurbaşkanlığında almış ve Derviş beyle partinin son durumunu görüşme ihtiyacı hissetmişsiniz. Partinin selameti açısından doğru olanı yaptınız. Motoru sıcak tutmak her zaman iyidir…

Sayın Rauf DENKTAŞ
, tasarrufunuzda bulunan mağazaları bir bet işletmesine kiralamanız teknik olarak doğru olsa da etik olarak hoş olmadı. Babanızın konumu ve soyadınız nedeniyle bu konularda çok daha hassas olmalısınız…

Sayın Sonay ADEM, İrsen bey ile birlikte muflon partiniz kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Ama bu konuda polis soruşturması başlatıldığını bilmiyorduk onu da sizden öğrendik. İki sade insanın çok doğal bir etkinliği polisi niçin ilgilendirsin ki?

Sayın Sunat ATUN, istifa tehdidiniz epey işe yaradı ve genel başkanınızın yelkenleri nihayet suya indi. Demek ki ara sıra diş göstermek yararlı olabiliyor değil mi? Bakalım UBP’nin ilk hacı genel başkanı olma şerefine nail olacak mısınız?

Sayın Aziz GÜRPINAR, kendi iş yerlerini kuracak olan kadınlara 48 ay devlet desteği kamuoyunda büyük memnuniyet yarattı. Ancak beraberinde bazı uyarılar da geliyor, özellikle eşi devlet memuru olanlara dikkat çekiliyor, mesajı aldınız değil mi?

Sayın Ali USKURİ, bu ne şiddet böyle arkadaş? KKTC’den bir grup insanın güneyde muflan partisine katılması kadar doğal başka ne olabilir ki? Tepkinizi pek anlayamadık, haberiniz olsun…

Sayın Hamit BAKIRCI, ülkede odun sobası kullanımının yoğunlaşması beraberinde çevre sorunların da getirmeye başlamış. Bilinçsiz kullanımlara karşı denetim yapmanızı isteyen mesajlar gelmeye başladı…

Sayın Ahmet GULLE,
kapalı yerlerde sigara kullanımı konusunda denetimlerin artırıldığını memnuniyetle öğrendik. Cuma akşamı Dereboyu’ndaki denetimlerde ağır cezalar yazılmış. Doğru olan da buydu, tebrikler…

Sayın Rıfat SİBER, bodrum katta üç yıldır atıl durumda olan radyoterapi cihazı artık saatli bomba konumuna geldi. Bir an önce başınızdan savmalısınız zira yeni bir sel baskını sonrası olacakları düşünmek bile istemiyoruz…

Sayın Fuat NALCIOĞLU, tüketiciye zehirli sebze ve meyveler konusunda yaptığınız uyarılar nedeniyle teşekkür ederiz de açıklama biraz yarım kalmadı mı? Zira ben dahil büyük çoğunluk kimyasal madde içeren sebze ve meyvenin nasıl ayırt edileceğini bilmiyoruz.

Sayın Zeki ÇELER, son üç aydır partinizden bir başka partiye transferiniz konuşulurken şimdi de bakanlık koltuğuna oturacağınız gündeme gelmeye başladı. Bir vekil ancak bu kadar medyatik olur değil mi? Daha durun bakalım neler duyacağız?

Sayın Armağan CANDAN, Güzelyurt vekili olup da Girne’de ikamet etmek her ne kadar doğal gözükse de bölge halkı bundan rahatsız olduğunu belirten mesajlar göndermeye başladı. Özellikle esnaf kesimi seçimlerden sonra yüzünüzü unutmuş bilesiniz…

Sayın İrsen KÜÇÜK, Sonay Adem çok yakında sizinle birlikte dosta ve düşmana karşı Lefkoşa’da büyük bir yemek verecekmiş. Acaba kime ve nasıl bir mesaj vermek istiyor bir düşünceniz var mı?

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, son günlerde Saray ile aranızdaki suların durulduğunu sanıyorduk ama Hüseyin Özgürgün’e tam destek vererek böyle düşünenleri hayal kırıklığına uğrattınız.

Sayın Mehmet TEZCAN, 20 yıldır sigara içmeyen birisi olarak bu kötü alışkanlığa yeniden başlamanıza derecesiz üzüldük. Umarız hatadan çabuk dönüp bol oksijenli günleri tercih edersiniz…

Sayın Asım İDRİS,
yöneticisi olduğunuz Levent Kolej’e dünya birinciliği kazandırmanızdan dolayı tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz. Eğitim hizmeti vermek siyasetten daha fazla haz veriyor insana değil mi?



Günün Fıkrası

Maaş


Özel bir firmada elemanların maaşlarını alırken imzaladıkları kağıtta şöyle bir cümle yazıyormuş:
- Maaşlarınız tamamıyla size has ve özel bir meseledir, bunun içindir ki, sizden başka hiç kimse maaşınızı bilmemelidir. Yeni bir eleman maaşını alıp kağıdı imzalarken, bu cümleyi okumuş ve cümlenin altına şu sözleri eklemiş:
- Kimseye maaşımı söylemeyeceğim, elbette ben de sizin kadar utanç içindeyim...