Bu yazı aslında bir suç duyurusudur.
Ne kadar etkili olacağını bilemeyiz ama, eğer burası bir devletse ve devletin tüm organları yerli yerinde duruyorsa, en azından kıllarını kıpırdatmalarını bekleriz.
Malum, ülkenin en güzel ve bakir kıyılarına AKSA’nın aksaklıkları nedeniyle tecavüz edilmiştir.
Ne gariptir ki devletin yasalar çerçevesinde kestiği ceza nedeniyle de AKSA bir anlamda aklanmış ve işine devam etmektedir.
Oysa olayın boyutu daha yeni yeni ortaya çıkmakta ve etkilenen su ürünlerinin yanı sıra turizm de büyük yara almaktadır.

Öğlen saatlerinde hasta yatağından Hasan Uluer aradı;
Kendisine büyük geçmiş olsun diyoruz, kalp krizi geçirmiş ama ekmek teknesi bu bölgede olduğu için ‘biz nereden balık avlayıp müşteriye satacağız’ diye sordu…
İskele kıyılarında onun gibi onlarca işletmecinin işleri bir anda yarıdan daha da aşağılara düştü ve haklı olarak müşteri sağlığını da düşünerek ne buralarda balık yiyor, ne de denize giriyor.
Tabi ki Hasan Uluel’i tatmin edici cevabı ben veremedim ama bölgede tehlike o kadar büyük ki, sanki de ilgililer de ipin ucunu bırakmış gözüküyorlar.
Yani burada işletmesi olanlar ve daha da önemlisi bölge halkı kaderine terk edilmiş durumda…
Artist gibi pozlar veren ilgili bakan ise bir iki çıkışından sonra sanırız bakanlıkta klimalı odasında oturmayı yeğliyor.

Yazının girişinde belirttik, bu yazı bir suç duyurusudur.
Zira artık, fuel oil atıklarının temizlenmesi için Türkiye’den gelen işçiler de çalışma şartlarının kötülüğünden dolayı bir bir geri dönmektedir.
AKSA yetkilileri de daha az masraflı diye bölge köylerinden çok uzuca adam toplamakta ve kirliliğin giderilmesini acemi insanlarla yapmaktadır.
Yani, kıyılara tecavüz eden AKSA bununla yetinmeyip şimdi de bölge halkının sağlığı ile oynamakta, gerekli teçhizat, giysi ve bilgisi olmayan insanlara atık temizletmekte, onların sağlığı ile oynamaktadır.

Öncelikle bu yazı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aziz Gürpınar’a dır;
İskele sahillerinin temizlenmesinde kullanılan yerli halktan tek bir kişinin bile sosyal güvencesi yoktur.
Yani tümü kayıt dışı ve çok ucuza çalıştırılmaktadır.
Ülkede kayıt dışı işçi çalıştırmanın yasal olarak mümkün olamayacağı da kesindir.
Kayıt dışılığın yanı sıra burada çalışan ve uzman olmayan bölge halkını büyük sağlık problemleri beklemektedir.
Atıklar tamamen kanserojen madde ihtiva ettiği için hiçbir bilgiden yoksun olarak çalıştırılan işçiler büyük risk altındadır.
Ve tabi ki şu anda geçici de olsa kabinenin başı olan ve bir tıp kadını olan Sibel Siber’edir bu yazı;
Sağlık ve çevre konularındaki hassasiyetiyle bildiğimiz Sayın Siber, yaşanan çevre rezaletinin yanı sıra bölge insanını riske atan AKSA’yı çok daha sıkı bir gözetim altına almalı ve bu rezalete bir dur demelidir.



GÜNÜN FOTOĞRAFI




Tözün Tunalı’nın isyanı!

“Ey KKTC insanı bakın bugün karşılaştığım işe.
1 işçinin çalışma izni için vergi dairesi ihtiyat sandığı ve sosyal sigortalar dairesine borcu yoktur yazısı almak için müracaat ettik. Üç günde bu yazılar ancak çıktı.
Başka bir işçinin müracaatı için benden yeniden ayni işlemleri yapmamı istiyorlar .
Bu resmen TERBİYESİZLİK ve iş bilmezliktir. Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir uygulama vardır.
Çalışma hayatı maalesef her gün bu zorluklarla karşı karşıyadır.
Kimse alınmasın ama böyle bürokrasi ancak KKTC de olur. Nerde bir iş bilmez varsa işe alınırsa nerde bir iş bilmez müdür yapılırsa işte böyle ÇATLAYACAĞIZ .Yeni kurulacak olan Hükümet noeline sisteme geçmek için adım atsa ve anında iş sahiplerine bu kolaylığı sağlayacak tedbirler alsa iyi bir hizmet vermiş olacaklardır…”
(Tözün TUNALI)


MESAJ KUTUSU

Sayın Sibel SİBER, AKSA’ya verilen para cezası toplumun vicdanını zaten rahatlatmadı şimdi de hiçbir güvenlikten yoksun bölge halkını üç kuruşa çalıştırmaya başladılar. Giderayak konuyu gündeminize almanız bekleniyor.

Sayın Hasan BOZER, sağda solda seçimlerde Türkiye’den gelen 4 uçak dolusu seçmenin sırf sizi seçtirmemek için getirildiğini söylemeye başlamışsınız. Sizi severiz ve komik olmaya başladınız bilesiniz.

Sayın Mehmet ERÜLKÜ, otelinizde kalan onlarca İtalyan turist İskele sahillerinde petrole bulanınca odaların hesabını bile ödemeden kaçıp gitmişler. Onlar da haklı da sizin zararınızı kim karşılayacak?

Sayın Mehmet HARMANCI, İskele ve sahillerinde çevre felaketi hızla yayılırken sizin ansızın sesiniz kesildi. Memleket koltuğun tepesine oturularak yönetilmiyor değil mi? Hadi bakalım iş başına…

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU,
seçim yorgunluğu bitmeden şimdi de düğün hazırlıkları için yollara düşmüşsünüz. Aynı anda teşekkür ziyaretleri de yapıp bir taşla iki kuş vuruyormuşsunuz. Genç çifte mutluluklar dileriz.

Sayın Hüseyin MÜLAZİM, seçim sonrası sizi kestiklerini tahmin ettiğiniz bazı partilileri tehdit etmeye başlamışsınız. Partinin maaşlı bir çalışanı olarak biraz ayıp olmuyor mu? Tepkiler büyük bilesiniz.

Sayın Moran AÇIKADA, UBP İskele ilçe başkanlığı adaylığı için kolları sıvadığınız gözlemleniyor. Siz yine de Ali Rıza beyin olurunu alın da başınız ağrımasın. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Hasan ULUEL, küçük bir kalp krizi geçirdiğinizi üzülerek öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz. İçki, sigara ve bilumum kötü alışkanlıkları olmayan birisi olarak acaba kalbinizi bu kadar yoran ne oldu?

Sayın Pervin GÜRLER, Lefkoşa’da Arasta bölgesinde gecenin belli saatlerinden sonra yurt dışından gelen bazı kadınların seks pazarlıklar yaptıkları yönünde ihbarlar almaya başladık. Bilginiz olsun istedik.

Sayın Teoman KURAN, seçim yorgunluğunun hemen ardından dünya evine girdiğinizi memnuniyetle öğrendik. Allah bir yastıkta kocatsın inşallah. Mutluluklar dileriz.

Sayın Sunat ATUN, dün akşam saatlerinde bölge vekilleri Ersan Saner, Dursun Oğuz ve Erdal Özcenk ile genel başkanlık konusunda strateji toplantısı yapmışsınız. Derviş bey istesin yeter ki, gerisi kolay…

Sayın Cem PİŞMİŞ,
Vakıflar Bankası’ndan istifa nedenleriniz parti içinde hala tartışılıyormuş. Hakkınızda açılan soruşturmaya çok içerlediğiniz söyleniyor ama yine de kamuoyu bunu kendi ağzınızdan açıklamanızı bekliyor.

Sayın İlkay KAMİL
, 30 tercih alamadığınız diye bütün dost ve tanıdıklardan şüphelenmeye başlamışsınız. Olmayan şeylerde hayır vardır sözünü boşuna söylememişler. Bu kadar dert etmeye hiç gerek yok.

Sayın Erdem DEMİRBAĞ, 28 Temmuz seçimlerinde sizin de yakın dostlar için ter döktüğünüzü öğrendik. Karma listenizden bir çoğu kazanmış diyorlar doğru mu?

Sayın Nuri ÇEVİKEL, 28 Temmuz seçimleri tam size göre bir seçimdi ama büyük fırsat teptiniz. Yeni oluşum çalışmaları ne zaman başlayacak diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Düğmeye basma zamanı gelmedi mi daha?

Sayın Mustafa GÖKMEN, seçimlerde siz kesin nazara geldiniz. Rahatsızlığınızı üzüntü ile öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz.

Sayın Afet ÖZCAFER, Ankara ziyaretiniz gümbürtüye gitti ziyaret sebebinizi bir türlü öğrenemedik. İntikam soğuk yenen bir yemektir unutmamak lazım değil mi?

Sayın Erman ÇİTİM, bir vatandaşı fena halde hırpaladığınızı öğrendik. Hayırdır yine nasırınıza mı bastılar da bu kadar hiddetlendiniz?



Günün Fıkrası

Olta


Adam balık tutuyor. Bir elinde oltası öbür eli ise bir taşı tutmuş vaziyette havada... Kadın yanına yaklaşıyor ve soruyor:
- "Oltayı anladım da, bu taşı neden böyle tutuyorsunuz?" Adam:
- "Bir şartla söylerim!" Şartı duyan kadın kızıp gidiyor ama merakını yenemiyor, tekrar dönüp geliyor.
"Peki diyor şartını yerine getirelim; ondan sonra söyle bu taşı neden böyle havada tuttuğunu.." Şart yerine geldikten sonra adam taşı neden öyle havada tuttuğunu açıklıyor..
- "Bu oltaya sabahtan beri hiç balık vurmadı. Ama sen bu taşa düşen üçüncü kadınsın."