Ortada müthiş bir bilgi kirliliği var…
Özellikle de mülkiyet ve vatandaşlık konusunda!
Biraz da Rum basınının abartma haber ve yorumları bizde gündemin başına oturuyor ve anlamsız bir tartışma yaşanıyor…
İşin daha da kötüsü zaten döviz almış başını giderken ekonomik sorunların çözülemez noktasına gelinmesi vatandaşın ruh hali ortada…
Buna bir de masada daha görüşülmeyen konuların tartışması eklenince ülkede ne dirlik kaldı ne birlik!
Hele de sosyal medya tam bir felaket…
Millet birbirini vatan haini ilan etmiş bile!
Sadece birbirini değil, müzakere heyetini de…
Dün Kaplıca’dan bir dostum aradı, diyor ki;
“Mülkiyet konusu 2004 Annan Planı döneminde niçin bu kadar ses getir mi biliyor musunuz, işte o zaman arazilerin dönümü sadece bin Sterlinken şimdi 55 bin Sterline kadar çıktı”
Mal da canın yongası ya!
Annan Planı süreci ve sonrasında toprak bu kadar değer kazanırken aslında vatandaşın derdi çözüm filan değil!
Malının akıbetinden korkuyor insanlar…
Beni arayan dostum diyor ki;
“Ben 2004 yılında Annan Planı’na evet demiştim ama şimdi sanırım iş değişecek, ‘hayır’a doğru hızla gidiyoruz…”
İşte gerçek budur!
Ben de ona şaka yollu sizin malınız mülkünüz var ‘hayır’ diyeceksiniz, benim olmadığı için ‘evet’ diyeceğim…
Bu arada mülkiyet konusunda sorun sadece Türkiye’den gelenlere verilen araziler konusu değil…
Kıbrıs’ın kelli felli bir çok siyasetçisi ve iş adamı da 1974 sonrası ister eşdeğer olsun ister başka yollarla arazi, tarla ve ev aldılar…
Onlar da mülkiyet konusunda pür dikkat kesilmiş gelişmeleri takip ediyorlar ve dost sohbetlerinde çözüme ciddi muhalefette bulunuyorlar…
Onun için konuyu sırf  Türkiye’den gelen insanlarla bağdaştırmak doğru olmaz…
Örneğin Güney’de hiçbir malı olmayan çok sayıda insanın burada binlerce dönüm arazisi olduğunu bilirim…
Hem de tek kuruş ödemeden kondular buraya!
Durum böyle olunca elbette konu mülkiyetse kimse çözüm istemez bu adada…
Şu anda iki taraf arasındaki görüşmeleri yürüten Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tam manasıyla bir halk adamıdır…
Zaten onun bu özelliği bir de mevcut siyasilere olan güvensizlik onun Cumhurbaşkanı olmasını kolaylaştırdı…
Yüzde 60 gibi iyi bir oyla seçildi ve vatandaş ona güvendiği için oy verdi…
Gelinen bu noktada ise gördüğümüz kadarıyla seçimde ona büyük destek verenlerden bazıları neredeyse kendisini vatan haini ilan etme noktasında…
Çünkü konu menfaatler!
Herkes mülkiyet ve vatandaşlık hatta garantörlük konusunda sayısız yorum yapıp Akıncı’yı eleştiriyor ama Akıncı’nın şu sözlerini görmemezlikten geliyor;
“Sonuçta bir anlaşma olacak ya da olmayacaksa buna halk karar verecek”
Konu bu kadar basittir işte!
İster Akıncı ya da ister başkası, keyfi karar üretip de halkın onayı olmayan hiçbir çözümü kimseye empoze edemez…
Görüşmecinin buradaki hayati görevi kendi toplumunun çıkarlarını gözeten bir anlaşma planını ortaya koymaktır…
Bu konuda Akıncı bir çok defa sihirbaz olmadığını belirtmiş ve daha işin başından yılların sorununun çözülmesinin kolay olmayacağını ifade etmiştir…
Toplum olarak bize düşen görev, madem ki halk iradesiyle seçilmiş bir görüşmecimiz var, ona destek olup masada arkasında halkının olduğunu hissettirmektir…
Bu arada Sayın Akıncı’ya küçük bir eleştiri;
Eskiden olduğu gibi sürekli halkın içine girsin ve halk adamlığına devam etsin…
Son zamanlarda bu konuda epey bir düşüş gösteriyor!
Bizim bildiğimiz halk adamlığı pazara kadar değil mezara kadardır…
 
 
Tanrı nasip etmesin!
 
“Güneyde 3 zerdali ağacı + 1 evlek guru tarla bıraktım.
Buna karşılık Kuzey’den Rum’a ait deniz kenarı 46 dönüm arsa + 2 ev aldım.
Şimdi antlaşma olursa bana sormazlar mı;
"Be ama sen nasıl 2000TL.'lik mal bırakıp 2.000.000TL.'lik mal aldın" diye?
Tanrı bana bu sorunun sorulmasını nasip etmesin, tu tu tu…”
 
(Barış MAMALI)
 
 
 
Üniversiteler dayanışma içinde olmalı!
 
Ülkede turizm sektörünü geçerek lokomotif sektör haline gelen üniversitelerin öğrenci sayısındaki artış mutluluk vericidir…
Onlardan beklenen tatlı bir rekabetle sadece kendilerine değil toplumun tümüne yararlı olacak çalışmalar içinde bulunmalaradır…
Ama ne yazık ki kayıtların yapıldığı şu dönemde birlik ve dayanışma içinde olacaklarına birbirlerini sırtlarından bıçaklamakla meşguller…
Antalya’dan tanımadığım bir kişi aradı bir üniversite hakkında bilgi almak istediğini söyledi…
Orada kulaktan kulağa burada bir üniversitenin fuhuş yuvası haline geldiği söylentisi yapılıyormuş…
Yine kendi deyimine göre bunu yine buradan başka bir üniversitenin yetkilileri yaymaya çalışıyormuş…
Bu tür karalamalar kime olumsuz yansır belli ki haberleri yok!
Çok ayıp doğrusu…
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Mustafa AKINCI, seçimler öncesi sosyal medyanın gülüydünüz şimdi ise sadece özel sayfanızda resepsiyonlarda çekilen selfiler var…Burada pek ala toplumda bilgi kirliliğinden dolayı yaşanan kargaşayı önleyebilirsiniz. Seçimler öncesi halk adamını özlüyoruz! Bizimkisi eski bir dosta sadece nacizane bir tavsiyedir!
Sayın Hasan Basri BEYCANLI, Kıbrıs Sigorta genel müdürlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun. Kurultay öncesi size ilaç gibi gelecek değil mi? Bu arada Para ve Kambiyo Dairesi bu atamaya muhalefet yapmaya hazırlanıyor ama eski örnekler nedeniyle bir sıkıntı olmaz.
Sayın Mehmet HARMANCI, belediye olarak çöp toplama konusunda çalışmalar kusursuz olarak devam ediyor. Ancak vatandaşlar ara sıra sokaklardaki çöp konteynırlarının ilaçlı suyla temizlenmesini talep ediyor, bizden iletmesi…
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, bakan ataması öncesinde bakanlık isteyen vekiller konusundaki açıklamanız ortalığı epey karıştırdı. En iyisi bu kez de isim vererek açıklayın da ak koyun kara koyun ortaya çıksın…Bir düşünün deriz!
Sayın Ersan SANER, parti genel sekreterliğini kabul etmeyip aday olacağınızın kesinleşmesinden sonra şimdi vatandaş dört gözle hazırladığınız manifestoyla birlikte adaylık açıklamanızı bekliyor. Bilirsiniz fazla naz aşık usandırırmış!
Sayın Çağın ZORT, bir bakanlığa kesin özel kalem olarak atanacaksınız ama aday bolluğu nedeniyle sanırız  kara vermek epey zor olacak gibi görülüyor. Bu sıra Lefkoşa ziyaretlerini artırmakta yarar görüyoruz.
Sayın Zorlu TÖRE, adaylık açıklaması için artık son 3 gün. Eğer kararınızdan vazgeçmezseniz renkli bir siyasetçi olarak epey ses getireceğe benziyorsunuz. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın mı?
Sayın Çağlayan CESURER, AKSA’ya ödenen rakam her ay daha da büyüyor ama vatandaşın da fatura rakamları dört haneli olmaya yaklaşıyor. Burada bir tuhaflık yok mu sizce de? Bu arada yeni bir zam olursa en büyük sorumlu olarak siz de gösterileceksiniz bilesiniz!
Sayın Buran ATAKAN, KTHY meclis komitesinin bir an önce soruşturmasını tamamlaması konusunda sizin ile hem fikiriz ama öyle bir komite var mı işte o konuda şüphelerimiz var. Artık bu memlekette halk mahkemeleri kurulmazsa hiçbir şey olmaz!
Sayın Mehmet UYSAL, sonunda siz de modaya uymuş ve sosyal medyada bir hesap açarak paylaşımlara başlamışsınız. Kurultay öncesi burada yapacağınız yorumlar epey yönlendirici olabilir. Yoksa suya sabuna dokunmamayı mı düşünüyorsunuz?
Sayın Zerrin ÜSTEL, kurultay çalışmalarında maşallah eşinizden geri kalmıyor ve özellikle partili kadınlar üzerinde ciddi bir etki yapıyorsunuz. Sonuç başarılı olacaksa bunda en büyük pay sizin olacak…
Sayın Hasan ÖZTAŞ, sokak köpeklerine su kapları konusunda iyi bir çalışma yürütüyorsunuz ama seçimler öncesi hayvan barınağı sözünüzü de unutmuş değiliz. Bu konuda ensesi kalın bir sponsör bulmaya bakın deriz!
Sayın Hamit BAKIRCI, İskele ve yöresinde çok yakında size de parti içinde bir görev verilecek ama net karar henüz verilmedi. Bu arada Karadeniz kökenli olmanız büyük avantajınız ama yalnız değilsiniz!
Sayın Yaşar ERSOY, Lefkoşa Tiyatro Festivali için bir kez daha biletler erken tükendi ve şikayetler yoğunlaşmaya başladı. Ülkede her şey tiyatro oyununa dönünce haliyle erçek sanatçılara ilgi daha da artıyor değil mi?
Sayın Adnan IŞIMAN, genel başkanınız dışındaki diğer adaylar parti gazetesinde açıklamalarına yer vermemenizi eleştiriyorlar. Parti gazeteciliği böyle bir şey olsa gerek değil mi? Allah kolaylık ve sabırlar versin…