Birilerinin fena halde ağzını sulandıran 28 milyon Euro’luk akıllı sayaç ihalesinin müracaat süresinin dolmasına iki hafta gibi bir süre kalmasıyla çok ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Öncelikle KIB-TEK yönetim kurulu konusunda Sayıştay’ın 23 Mayıs 2014 tarihli kararını bir kez daha gündeme getirmek gerekiyor, bir hatırlatma yapmakta yarar var:
Sayıştay Başkanı Osman Korahan denetçilerden gelen raporlar üzerine Başbakanlığa yazdığı yazıda ne demişti;
“Yönetim Kurulu üyelerinden Yılmaz Nasipoğlu ve Yılmaz Öztürk’ün yönetim kurulu üyelikleri yasal değildir…”
Yenilerinin atanması istenmiş ve bunun da gerekçeleri yine yasalar çerçevesinde sıralanmıştı…
Aradan tam 20 gün geçti!
Ne yönetim kurulundan düşen üyelikler açıklandı ne de yerlerine yenileri atandı…
Burada yönetim kurulu başkanı İsmet Akim’i bir kez daha kutlamak gerek…
Sayıştay’ın raporunu göz önünde bulundurup sırf bu iki yönetim kurulu üyesi katılmasın diye toplantıları erteliyor.
Örneğin bugün öğleden sonra yapılacak olan yönetim kurulu toplantısı da yine Akim’in istediği üzerine yapılmadı…
Tabi ki KIB-TEK gibi çok önemli bir kurumun yönetim kurulunun sonsuza kadar toplanmaması diye bir şey olamaz…
Çok sayıda karar ve bunda en fazla da ödemeler yönetim kurulunun onayı beklemekte, bekledikçe de alacaklılar mağdur olmaktadır…
Bir kere şu kesindir;
Sayaç ihalesindeki rant kavgası CTP-BG’yi ikiye bölmüştür…
Ya da şöyle diyelim;
CTP-BG üzerinden rant elde etmeye çalışan hem partili hem de bazı özel işletmelere karşı CTP-BG içinde de bir direnç gösterilmeye başlanmıştır.
Ve başta yönetim kurulu başkanı İsmet Akim olmak üzere bazı kurum yetkilileri ve partililer bu rant olayını sezdiklerinden bu ihalenin aceleye getirilmemesi için gayret göstermektedirler.
İsmet Akim sırf bu ranta izin vermediği için büyük baskılara maruz kalmış, bunalıp defalarca istifasını vermiş ama kabul görmemiştir.
Burada istifayı kabul etmeyen Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun da hakkını vermek lazım…
İyi de Başbakan Sayıştay raporuna rağmen konuyu niçin Bakanlar Kurulu gündemine getirmemektedir?
Zira Sayıştay’ın raporu tartışma kaldırmayan bir rapordur ve tamamen yasalar gerekçe göstererek imza altına alınmıştır…
Peki Başbakan bu iki yönetim kurulunu görevden almak için neyi beklemektedir?
Kimler aracı olup kendini frenlemektedirler?
Yerel seçim tarihinin çok yakın olması buna bir etken midir?





 
Sayıştay Başkanlığı 23 Mayıs'ta iki yönetim kurulu üyesinin üyeliklerinin düştüğünü bildirdi ama onlar halen görevden alınmadılar.
 
Okur mektubu:
Mağusa hastanesinde ek mesai rezaleti devam ediyor!
 
“Ben Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde çalışan bir hemşire olarak bu yapılanlardan yaratılan bu avantalardan adeta utanç duyuyorum. Hastane başhemşirelerimiz bu kadar basiretsiz beceriksiz mi?  Devlet bunları nasıl idareci koydu anlamak mümkün değil devlet malı deniz yemeyen domuz insanlar dışarıda bir sokum ekmeğe muhtaç olurken nasıl oluyor da entrika oyunları ile istedikleri hemşirelere avanta sağlayabiliyorlar ve her birinin ayda 4.000 tl ek mesai almasını sağlıyorlar bu devletin sağlık bakanlığı Maliye bakanlığı bunları hiç mi denetlemez?
Bırakın bunları siz daha önceleri defalarca yazdınız devletin denetçisi Sayıştaylık ne yapıyor? Bakın bunları size yazarken en basit örneği poliklinik hemşireleri servislerde ek mesaiye girince servisteki hemşireler kazan kaldırıyor  ama başhemşirelerimiz sağ olsun mesai saatleri içerisinde polikliniğe hemşire ek mesaiye çağırıyor kaldı ki bazı servislerde hasta sayısı 5-6 iken bu servislerdeki hastalara , hatta bazen 4 hemşire bakıyor. Zor mu bir bu servisteki hemşirelerden birisi polikliniğe geçirilsin ve ek mesai için başka bir personel çağrılmasın, ama kimse devleti düşünmüyor bir de polikliniklerden bir hemşire servislere ek mesaiye kalınca kıyamet kopartıyorlar yazıklar olsun böyle düzene!
İyice araştırılsın bir bakalım kimler ayda ne kadar ek mesai yapıyorlar ayak oyunları ile bizim başhemşirelerimize zaten bilgi verilmiyor bile, isteyen istediği zaman ek mesaiye çağrılır haberleri bile olmaz bu vurguna kim dur diyecek?
 
(Bir çalışan)
 
 
Nerede kadın örgütleri?
 
“Gece kulübünde çalışan bir kızın "fuhuşa zorlandı ve kabul etmedi" diye dövülmesiyle başlayan tartışmalara bakarım da; 
Yani; 
Gece Kulüplerinde "DEVLET ELİ İLE FUHUŞ" yapıldığını, bu memlekette bilmeyen mi vardı? Yeni mi öğrendiler?
O zaman her salı günü, bütün kızları, kasaphaneye kesime götürülen kuzular gibi arabaya yığarak, başlarında da bir koruma ile Devlet Hastane’sine "cinsel hastalık kontrolü"ne götürmek neyin nesi?
Kızlar kaçmasın diye pasaportları nerde muhafaza edilir bilir misiniz? Bilmeyenler duysun o zaman, Poliste...
Dövülen kızın 5 YILDIR ÇALIŞMA İZNİ OLMADIĞI ve izinsiz çalıştırıldığı da cabası.
5 YIL, dile kolay.
Nerde, çalışma izni veren Çalışma Dairesi?
Nerde, denetim yapan polisler?
Nerede, o Kadın Örgütleri?
Nerede, o İnsan Hakları Örgütleri?
Konuşmaya geldi mi konuşan çok;
Yok kadınları köle gibi satarlarmış,
Yok kadınları zorla fuhuşa zorlarlarmış,
Yok bu kabul edilemezmiş,
İŞ YAPMADAN BAHSEDİN, İŞ YAPMADAN...
Hiçbir işimizi tamam yapılmadığının bir başka örneğidir bu olay.
 
(Ülker FAHRİ)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın İsmet AKİM, büyük rant peşinde koşanlar zaten sizden istifa bekliyorlar. İstifa ettiğiniz anda leş kargaları kurumun üzerine çöreklenecek. Partinizden de bazı şahıslara rağmen göreve lütfen devam edin.
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, akıllı sayaç ihalesi konusunda biraz derinlemesine bir araştırtma yapın göreceksiniz ki çok yakınınızda olan bazı isimleri de bu işin içinde göreceksiniz. CTP bozuluyor mu ne?
Sayın Mutlu AZGIN, akıllı sayaç ihalesini parti içindeki bazı çıkar gruplarına verdirmemek için sizin de elinizi masaya vurduğunuzu öğrendik. Umarız başarılı olursunuz zira eğer başaramazsanız sadece kurum değil partiniz de büyük zarar görecek…
Sayın Olgun AMCAOĞLU, Gönyeli’de 200’den fazla UBP’linin seçmen listesinden çıkarıldığını öğrendikten sonra seçimi protesto da dahil bir çok eylem planı hazırlamaya başladığınızı öğrendik. Gazanız mübarek olsun…
Sayın Alpay AVŞAROĞLU, akıllı sayaç ihalesi ile ilgili sizin adınızın da anıldığı bazı şeyler kulağımıza fısıldandı. Çok yakında kahvenizi içmek için rahatsız edeceğiz şimdiden haberiniz olsun…
Sayın Hüseyin ALANLI, son anket sonuçlarına göre Halil Orun ile aranızda sadece 1.5 puanlık bir fark kaldı. Bölgede özellikle son hafta göstereceğiniz performans belirleyici olacak. Bu arada iletişim sorunu yaşıyorsunuz bizden uyarması.
Sayın Suphi COŞKUN, kampanyaya çok hızlı başladınız ve nefesiniz erken tükendi gibi görülüyor. Bir ara önde gözüküyordunuz şimdi inişe geçtiniz bilesiniz. Bu arada son hafta bir aday çekilecek diye duyduk haberiniz olsun.
Sayın Cafer GÜRCAFER, Mağusa’da Oktay Kayalp’a karşı kurulan ittifaka sizin de bazı iş adamlarıyla katıldığınızı duyduk. Bir şeylerin intikamını almak istediğiniz konuşuluyor ama biz ne olduğunu anlayamadık.
Sayın Cem BİROL, yeni üniversitenin okul harçları fazla düşük olunca rakipler harekete geçti ve şimdiden önünüzü kesmeye çalışıyorlar. Bu arada Eğitim Bakanı ile bir yemekte görülmüşsünüz, aman dedikodulara dikkat!
Sayın Mesut YIKICI, Yenierenköy’de ipi göğüslemeye en yakın aday şu anda siz gözüküyorsunuz. Özellikle TC kökenlerinin son bir hafta içinde size doğru yöneldikleri izleniyormuş, hadi hayırlısı.
Sayın Kemal DEVECİ, bir 20 TL’nin başınıza bu kadar büyük bir çorap öreceğini hiç tahmin eder miydiniz? Dua edin de sahte çıkmamış, zira bu sıcaklarda cezaevi hiç çekilmezdi değil mi?..
Sayın Fuat NAMSOY, seçimler neredeyse sizin için de bitmiş sayılır. KADEM anketine göre rakiplerinizin 15 gün içinde size yaklaşması bile çok zor görülüyormuş. O zaman şimdiden hayırlı olsun…
Sayın Hasan SARPTEN, yılanların öldürülmemesi konusundaki açıklamalarınız bazı okurların sorularına neden oldu. Bir tanesi diyor ki üzerinize saldıran bir yılana karşı insan kendisini nasıl koruyabilir? Bu konuda aydınlatma bekliyoruz.
Sayın Sermed EMİN, kendinizi organik tarıma verdikten sonra dünya ile ilişkilerinizi tamamen kestiğiniz yönünde şikayetler alıyoruz. Acaba bu uğraş sizin için bir tür ibadet mi diye düşünmeye başladık.
Sayın Hasip HASİPOĞLU, Girne Kapısı’nda meyhane işine girdiğinizi öğrendik. Sıkıntıların ayyuka çıkıp vatandaşın kendini içmeye verdiği bir dönemde iyi bir yatırım yaptınız. Çok yakında siftah atmaya geleceğiz inşallah…Hayırlı işler olsun.
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:


 
Günün Fıkrası
 
Dikkat

Tıp Fakültesi birinci sınıfta, profesör öğrencileri kadavranın başında toplamış ve "arkadaşlar" demiş.
- birinci kural; kadavradan iğrenmeyeceksiniz, mideniz bulanmayacak. der ve hemen kadavranın arkasını çevirir, parmağını kadavranın kıçına sokar ve sonra da ağzına götürüp yalar, tüm öğrenciler de iğrenerek bakarlar ama çare yoktur; hepsi de aynı hareketi tekrarlar. Bütün sınıf aynı işlemi yaptıktan sonra profesör yeniden kadavranın başına geçerve "arkadaşlar" der; 
- İkinci ve en önemli kural, kesinlikle çok dikkatli olacaksınız, asla en küçük bir ayrıntıyı bile atlamayacaksınız... Mesela az önce ben işaret parmağımı kadavranın kıçına sokup, orta parmağımı ağzıma götürdüm ama hepiniz bunu atladınız...