Cumhurbaşkanlığı seçimine sayılı günler kala adaylar çalışmalarını yoğunlaştırarak halk kitlelerinde yeni bir heyecan yaratmaya çalışmaktadır. Ev ziyaretleri, salon toplantıları, sokak gösterileri, kahve sohbetleri, sivil toplum örgütleri ile görüşmeler, medya reklamları, radyo ve TV konuşmaları, özel mülakatlar vs. artarak devam etmektedir. Günümüzün modern iletişim imkânları da etkili bir şekilde kullanılarak özellikle teknolojiye daha yakın olan gençlik kitlesi etkilenmeye çalışılmaktadır.
Her aday kendisinin diğer adaylardan daha iyi olduğunu, daha güzel şeyler yapabileceğini, kendi kişisel menfaatini düşünmeden halkı daha fazla koruyacağını, halkın çıkarları için çok fazla çalışacağını, huzur ve güvenliği daha fazla sağlayacağını ve “Kıbrıs Sorunu’nun” çözümü için en fazla çalışacağını iddia ederek oy verecek olanları ikna etmeye çalışmaktadır.
Halkın oyunu alabilmek maksadıyla adaylar çeşitli ikna yöntemleri ve propaganda araçları kullanmakta, çeşitli reklamlar için büyük paralar harcamaktadır. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Şafak Öneri huzurunda yapılan bir toplantıda da ifade ettiğim gibi seçim, adayların ve onların fikirlerinin bir yarışı olmaktan çıkarak bir para harcama yarışına dönmektedir. YSK Başkanı Şafak Öneri de yaptığı açıklamada bu konuya dikkati çekerek “seçim sürecinde adayların fırsat eşitliğine büyük önem verdiklerini” söylemiş, icraatlarıyla da bunu göstermiştir.
Kaynağı nereden ve nasıl gelirse gelsin parası çok olan adaylar, gazetelerde daha fazla yer alabilmekte, reklam panolarını daha fazla doldurabilmekte, radyo ve televizyonlarda daha fazla sesini duyurarak görüntüsünü yayınlatmaktadır. Adayların fikirlerini dikkate almadan, büyük halk kitlelerinin yapılan reklamlara bakarak karar verip oy kullanacağını beklemek yanlıştır. Bu ülkede yaşayan insanlar, çeşitli zor dönemlerde tecrübe sahibi olmuş, yıllardır çocuklarının geleceğini aydınlık görmek isteğiyle geçirdiği seçimlerden ve seçtiği çeşitli siyasetçilerin yanlışlarından ders almış kişilerdir.
Bu vatandaşlar, devlet ve hükümet yöneticilerinin ellerinde tuttukları güce dayanarak yaptıkları tehditlerden, iç ve dış kaynaklardan yapılan yönlendirmelerden etkilenmeden doğru bildiği ve inandığı şekilde oy kullanma becerisini kazanmıştır. En önemlisi de oyunu kullanarak değiştirme, yeni kurallar koyma ve seçme yetkisinin kendi elinde olduğunu öğrenmiş ve daha önceki seçimlerde bunu ne kadar başarılı bir şekilde yapabileceğini göstermiştir.
Ülkemizde başlayan değişim süreciyle halk, meclise göndereceği vekilleri seçerken, beğenmediği ve istemediği kişileri dışarda bırakmıştır. Asla değişmez kabul edilen belediye başkanlarını oylarıyla değiştirmesini bilmiştir. Bütün meclisin oy birliğine rağmen kendi hakkına sahip çıkarak anayasa değişikliğini reddetmiştir. Şimdi de kendisine yakışır bir demokrasi anlayışıyla yeni bir cumhurbaşkanlığı seçimine girmektedir.
Bu seçimde AKILCI davranarak geçmişi temiz, iş yapma becerisine sahip, onurlu duruşu ve yaptıklarıyla güven veren, Kıbrıs Türklerini en iyi bir şekilde temsil ederek her alanda haklarını koruyabilecek yeni liderini seçeceğine yürekten inanıyorum.