Sayın Bakan,
Her hangi bir yetkiliye 'açık mektup' başlığıyla köşe yazısı yazmak genelde adetim değildir ama bu sefer gerekli olduğu ve biraz daha fazla dikkatinizi çekmek maksadıyla bu başlığı kullandım.
Siz buna ister mektup deyin, ister şikayet isterse sohbet...
Ülke gelir ve kaynaklarının ölçüsünü de düşünerek bakanlık görevinizi elinizden geldiği kadar, hatta tüm şartları zorlayarak yaptığınızdan hiç kuşkumuz yok.
Sağlıktaki sistemsizlik ya da sorunların boyutunu çok iyi bilen birisi olarak bazı konuların maddiyat olmadan da çözülebileceğine inancımdan dolayı size hitap ediyorum.
...
Sizin de çok iyi farkında olduğunuzu bildiğim hasta doktor raporları ya da bazı sağlık çalışanlarının fazla mesai alabilmek için aralarında kumpas kurdukları artık şaibenin çok ötesinde gerçeğin ta kendisidir.
Bu konuda bir takım çalışmalar içinde olduğunuzu da sevinerek duydum.
Ama gelin görün ki maddi kazancı, meslek ilkelerinin çok üzerinde gören bazı sağlık çalışanları ki buna hastane doktorları ve hemşireler de dahildir, yasal gibi gözükse de etik olmayan yöntemlere baş vurup kendi çıkarlarını ön planda tutarken devletin güvenilirliğini hiçe saymaktadırlar.
...
İşte size son bir örnek;
Dün bir okurumuz, sıradan bir vatandaş olduğunu söyleyerek ki ben bunun sıradan bir vatandaş değil de yine sağlık çalışanlarından birisi olduğuna inanarak şikayetini iletti.
Mağusa Devlet Hastanesi'nin bir servisine tedavi için gittiği sırada ilgili doktorun raporlu olduğunu ve o gün işe gitmeyeceğini öğrendiğini ancak aynı doktorun Mağusa içinde kendi özel kliniğinde hasta kabul ettiği ihbarında bulundu.
Biz de sırf mesleğimizi tarafsız sürdürebilmek amacıyla ilgili doktorun özel kliniğini aradık ve randevu istedik.
İlgili doktorun sekreterinden randevu alınca da ihbarın doğruluğunu anladık ve içimiz parçalandı.
...
Konuyu Mağusa Devlet Hastanesi Başhekimi sayın Aykut Üretici ile paylaştık ve ilgili doktorun dün için hasta raporlu olduğunun teyidini aldık.
Aykut bey sağ olsun, konuyla ilgileneceğini gerekirse soruşturma başlatacağını hatta söz konusu doktor ile daha önce de aynı şikayette bulunulduğunu ifade etti.
Bu tür ihbarların soruşturması ve sonuçlandırılması, gerekli görüldüğü zaman da cezalandırılması sizin taktirinize kalmıştır...
Bilirsiniz ki yine aynı hastanede baız hemşireler işbirliği yapıp ek mesai avcılığı yapmakta, bazı doktorlar da verdikleri sahte raporlarla meslek etiğine yakışmayan davranışlar içine girmektedirler.
...
Sayın Bakan;
Bazı doktorların verdikleri sahte raporlar, ya da devletteki işlerini suistimal edip kendi özel kliniklerine hasta yönlendirdikleri konusu yeni değildir ve artık bir 'baş belası' haline gelmiştir.
Ne acıdır ki, yine bazı devlet çalışanları da sırf yasal hak diye hasta olmadıkları halde bu doktor raporlarını son gününe kadar kullanmakta, bir çoğu hasta olmadığı halde bu raporu alarak devlette çalışacakları saati kendi özel işlerine ayırmakta ve bana göre devleti çalmaktadırlar.
Bu satırlar samimiyetinize ve ciddiyetinize güvenerek yazılmıştır.
Bakanlık sürenizde kangren haline gelmiş bu sorunları nasıl halledersiniz, ne gibi önlemler alırsınız bilemeyiz ama bu görevin öncelikle sizin olduğunu düşünüyoruz.
Geçmişte 'kutsal' olarak bilinen çok saygın bir meslek, yerini aç gözlü para hırslısı bazı sağlık çalışanlarının eline terk edilmek üzeredir.
Sağlıksız bir sağlık sistemi hiç kuşkum yoktur ki sizi de bir hekim olarak derinden üzmektedir.
Saygılarımla...


Islak saman ithal ediyoruz!


“Levent bey, ıslak arpa olaylarını okuyunca ıslak saman olayını da umarım haberdarsınızdır.
Hükümet kuraklık nedeniyle hayvancıyı bir nebze rahatlatmak için Türkiye’den saman getirdi.
Buraya kadar her şey normal. Samanı 4 numaralı ambardan yükleyip kantara çıkarınca o kadar samanın nasıl 3.5 ton geldiğine şaşırdım. Ama balyaları açınca anladım, balyaların içi tamamen ıslaktı. Yediğimiz kazığı o zaman anladım.
Türkiye’de ıslandı veya ıslatıldı. Hükümet yaptı demiyoruz. Ama bize saman içinde su satılması kabul edilebilir değildir…”
(Onsel Gülsüm ALTINIŞIK)



MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet GÜLLE
, bir ülkede devlette çalışan doktor hasta raporu alıp kliniğinde hasta kabul ediyorsa, vekil olan bir doktorun adı sahte rapor olayına adı karışıyorsa sistem tamamen çökmüş demektir. Bundan sonra size ya elinize palayı almak ya da istifa etmek kalıyor.

Sayın Bengü ŞONYA, bağımsız olarak LTB başkan adaylığına hazırlandığınızı ve epey de iddialı olduğunuzu duyduk. Bu Hasan Sertoğlu’na yeni bir darbe olacak kadar önemli bir gelişmedir. Hayırlısı olsun…

Sayın Teberrüken ULUÇAY, dışarıdaki bir çok önemli olay artık cezaevinden yönetilmeye başlamışsa burada büyük bir sakatlık var demektir. Hazır cezaevi yönetimi değişmişken bir kırbaç siz elinize alsanız diyoruz…

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, yerel seçim ittifakında iki liste öneriniz kabul görmemiş ittifak da tehlike sinyalleri çalmaya başlamış. Serdar bey ile baş başa bunları konuşmak üzere toplanacakmışsınız. Bakalım eski iki küskün dünürün toplantısından nasıl bir sonuç çıkacak?

Sayın Osman IŞISAL, şimdiden en pahalısından bir şampanya alıp gönül rahatlığıyla patlatabilirsiniz. Dün birkaç saat sizin bölgedeydim, birbirine düşen iki sağ parti ve sizin başkanlığınızı kutlayan çoğunluk gördüm. Tebrikler…

Sayın Kamil AKTOLGALI, Osman beye karşı aday olabilecek bölgedeki tek adaysınız ve siz de buna yanaşmıyorsunuz. En doğrusunu yapıyorsunuz zira bu kez yerel seçimler tamamen bir tezgahtan ibaret olacak.

Sayın Oğuz KÖSE
, biz bu sıralar tamamen Mağusa Hastanesi’ne yüklendik ama Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde de bir takım görev değişiklikleri başladı. İki üyeniz bir kişinin ölümünden sorumlu tutularak başka servise sürülmüşler, bilginiz var mıydı?

Sayın Hamit BAKIRCI, müsteşar küstü işe gelmiyor, gazeteler sırf Trabzonlusunuz diye size dağdan geldi diyor, ne kadersizmişsiniz böyle! Bakalım basına yaptığınız turlar bir işe yarayacak mı?

Sayın Olgun AMCAOĞLU, sizin de başınıza gelenler pişmiş tavuğun bile başına gelmemiştir yani. Bir bedel ödemeye mahkum edildiniz ama bunun suçlusu siz değil eskiden bakanlık yapmış olan bir akraba. Ne tuhaf değil mi?

Sayın Salahi HOCA, tam zamanında cezaevi müdürlüğünden alındınız ve yatın kalkın bunun için dua edin. Zira orası için bundan sonrası tufan demeye başladılar. Verilmiş sadakanız varmış değil mi?

Sayın Önder SENNAROĞLU, Güzelyurt’a gecikmeden anında yaptığınız ziyaret büyük memnuniyet yarattı. Ancak Kaymakamlık vatandaşı polise havale ediyor ve vatandaş da çileden çıkıyor. Burada bir komite kurmanız öneriliyor…

Sayın Güven ÖZBİLGEHAN, dün sabah Merkez Bankası önünde ciddi bir trafik kazası yaptığınızı öğrendik. Maddi zararın büyük olduğu söyleniyor. Olan mala olsun sizin canınız sağ olsun, büyük geçmiş olsun…

Sayın Ayşe ÖZTABAY, TDP’den Alsancak belediye başkan adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Bölgede erkek egemenliğini kırmak biraz zor olabilir ama eğer değişim istenirse ve siz de çalınmadık tek kapı bırakmazsanız imkansız değil.

Sayın Fuat NAMSOY,
Lapta’da her şeye rağmen yine ipi sizin göğüsleyeceğiniz iddia ediliyor. Kurduğunuz ekipler şimdiden bire bir görüşmelere başladı bile. Teşkilat konusunda doğrusu üstünüze yok!

Sayın Emre DİNER
, kişisel internet sitesini kurarak ada sınırlarının dışına çıktığınız söyleniyor. Avrupa ve ABD basınından birkaç muhabirlik kaparsanız hiç şaşırmayız. Başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…





Günün Fıkrası

Tanıyamadım


40 yaşlarındaki kadın kalp krizi nedeniyle hastaneye yatırılmıştı.Kendinden geçmis durumdaydı. Doktorlar kurtarmak için çılgınlar gibi uğraşıyordu..Tam bu sırada Tanrı kadına göründü.
- Yanına geliyorum Tanrım,
diye inledi kadın.
- Hayır,
diye cevap geldi yücelerden,
- Daha önünde 35 yıl, 2 ay, 8 gün var...
Kadın nihayet kendine gelmişti. Doktorlar mutluydu. Kadın daha da mutluydu.
Biraz iyileşince kesenin ağzını açtı. Yüzünü gerdirdi. Liposuction
yaptırdı. Göğüslerini silikonla dikleştirdi. Kadının ısrarlarına dayanamayan hastane yönetimi bir kuaförün gelip saçlarını platine boyamasına izin vermişti. Artık bomba gibiydi kadın. Kendini çok iyi
hissediyordu. Hayatının kalan bölümünü mutlu bir biçimde geçirmeye
hazırdı. Nihayet taburcu oldu. Dışarıya çıkıp temiz havayı içine çekti. Taksiye binmek üzere caddenin karşısına geçerken bir ambulans çarptı kadına. Vahimdi durumu. Derin karanlığa doğru kayarken sordu
- Ulu Tanrım, sen her şeyi daha iyi bilirsin, ama hani önümde daha 35 yıl vardı?
Tanrı'nın cevabı şöyle oldu:
- Tanıyamadım...