Benim hayran olduğum başkanlardan bir tanesi…
Boşuna değil bu hayranlık!
Duruşu, vizyonu ve mümkün olduğu kadar popülizm yapmadığı için.
Dostluğunu da ayrı tututuyoruz tabi ki…
Ama işte gelin görün ki ister dostunuz olsun isterse sevdiğiniz birisi, sonuçta gazeteciyseniz er ya da geç onların hakkında da olumsuz haber ve şikayetler geliyor elinize.
İşte o zaman dostluk ile gazeteciliği ayırt edebiliyorsanız ne ala…
Olması gerekeni yani!

Gönyeli’nin bize göre başarılı belediye başkanı Ahmet Benli’ye yöneltilen şikayetlerin yoğunlaştığı bir süreç yaşıyoruz.
En azından bize gelenleri size aktarmak durumundayız…
Evet, Ahmet Benli sert duruşu ve otoritesiyle tanınan bir başkan ama sanırız bu kez bunu abartmış gibi geldi bize…
Ya da ‘Gönyelili’ olmayı biraz çok büyüttü gözünde…
Demiş ki;
“Önce Gönyeli’yi hak edeceksiniz…”

Peki kime demiş bunu;
Ülkenin saygın iş adamlarından Mehmet Eziç’e!
Konu şu;
İşadamı Mehmet Eziç, Gönyeli kavşağında bulunan, daha önce de restoran izni olan bir binayı kiralamış.
Yatırım yapacak…
Ekonomiye kattı koyacak…
İstihdam yapacak, hem de Gönyeli’den!
Ama bin pişman olmuş!
Zaten başkandan gördüğü hakaretler sonrası da vazgeçmiş.
“Gönyeli’ye altın döşeseler yatırım yapmam oraya’ diyor…
Haksız da değil.

Konuyu bir tesadüf eseri öğrendik, sonra Mehmet Eziç ile de görüştük.
Yaşadığı hayal kırıklığını anlattı bize.
Ülkede kazanıp, yine ülkeye yatıran ve yüzlerce istihdam yaratan bir iş adamı için üzücü bir durum.
Eziç, en fazla tehdit edildiğine üzülmüş.
Evet, Başkan Benli kendisini açık bir şekilde tehdit etmiş…
Burayı açarsınız ama size burasını burnunuzdan getiririm tarzında konuşmuş.
Ahmet Benli gibi bir şahsiyete yakışmayan davranış bu.
Biz de duyunca üzüldük.

Bir kere “Gönyeli’yi hak etmek” ne demek?
Taş devrinde mi yaşıyoruz Ahmet bey?
Yatırımcı gelir, bütün işlemlerini bir tamam yapar ve işletmesini açar.
Bunun için Gönyeli’yi hak ettiydi etmediydi de kimin haddine…
Kimliğinde KKTC yurttaşıdır yazmazı yetmiyor mu yoksa artık bu devirde?
Öyleyse söyleyin de biz de bilelim!

Bir başka şikayet de cafe kurmak isteyen bir KKTC yurttaşından geldi.
Hem de Gönyelili!
Mehmet Eziç’e göre daha şanslı yani, en azından ‘Gönyelili’ olmayı doğuştan hak etmiş.
Ahmet Benli izindeyken ruhsatını asbaşkan imzalamış ama, Benli izinden dönünce ortalığı bir birine katmış.
Asbaşkanı da fena halde fırçalamış!
Ne için, kağıt parçasının altında kendi imzası olmadığı için…
İyi de o zaman Asbaşkan orada bostan korkuluğu mu?

Alın size bir şikayet daha;
Bu kez bölgede galericilik yapan bir şahıs.
20 yıla yakındır bölgede ekmek teknesini kurmuş idare ediyor.
Ahmet Benli, geçtiğimiz yıl, izinsiz inşaat yaptı diye vurmuş mühürü!
İnşaat filan yok!
İzinsiz inşaat yaptıysa mühürlesin ama, adamın galerisini kapatmanın ne aleme var?

Bir de dozerci olayı var;
Bir öze şirketin dozer sürücüsü ile boğaz boğaza girmiş Başkan Benli…
Sinir katsayısı neden bu kadar yükseldi bilemeyiz ama, sevdiğimiz, saydığımız bir başkana yakışmıyor böyle davranışlar…

Belediyenin İmar Bölümü sorumlusu İbrahim Şahali’nin yüzüne fırlattığı evraklara ne demeli?
Çıksın Sayın Şahali bu olayı yalanlasın hadi!
Eziç’in kiralamak istediği eski restorana geçmişte nasıl izin verilirmiş, kendi izni olmadan…
İnandık ki, Ahmet beyin çok uzun bir tatile ihtiyacı var.
Daha fazla kimseyle papaz olmasın diye!

Ahmet Benli ile konuşmadık sanmayın.
Dedik ya, iyi dostumuzdur…
Eziç olayını konuştuk;
Mehmet Eziç’i övdü, ‘kardeşimin de can dostudur’ dedi!
Buna sevindik doğrusu…
Ama şunu da ekledi;
“Bizde eş dost hatırı değil, mevzuat geçer…”
“Getirsin projeyi, alsın izini…”
Mehmet Eziç gibi bütün işleri kusursuz bir işadamı projesiz bir iş yapar mı, zannetmeyiz ama, eğer vazgeçmediyse gitsin başkanla oturup bir kahve içsin…
Eğer hakarete maruz kalmazsa tabii.

Anlayacağınız Gönyeli’de yeni bir Cumhuriyet kurulmuş;
“Ahmet Benli Cumhuriyeti” deniyor adına…
Başarılıysa buna da bir şey demeyiz ama;
Yıkarak, dökerek ve hakaret ederek, insanları kırarak,hem de ülkenin en müstesna insanlarını karşıya alarak bu ‘Cumhuriyet’ fazla yaşamaz.
Gün gelir, Ahmet Benli, kendi kurduğu ‘Cumhuriyet’in altında kalır ve ezilir…




MESAJ KUTUSU


Sayın Hasan TAÇOY, DP-UG içindeki genel sekreterlik isteğiniz şu sıralar sorun yaratabilir. Zamanlamayı iyi yaparsanız bu badireyi partiniz yara almadan atlatabilirsiniz. Sonra uyarmadı demeyin olur mu?

Sayın Türkay TOKEL, DP-UG Güzelyurt İlçe Başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Bu arada Mehmet Zafer’den boşalacak olan LAÜ yönetimi de size verilecek diye duyduk. Hiç yoktan iyidir değil mi? Kolay gelsin diyoruz…

Sayın Ünal ÜSTEL, Meclis Başkan Yardımcılığı’na gelir gelmez kendinize sekreter istihdam ettiniz ve Girneli partililer bir kez daha ayağa kalktı. Bu sıralar ne yapsanız yaranamıyorsunuz değil mi? Bir okutup üfletsek mi acaba sizi?

Sayın Ahmet BENLİ, sert bir üsluba sahip olduğunuzu bilirdik ama doğrusu bu kadarını da beklemiyorduk. Bu sıralar sinirlerinizi aldırmakta yarar var zira çok fazla kalp kırmaya başladınız.

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, iktidar partilerine ait izinsiz örgüt binalarının mühürlenmesi Lefkoşalılar arasında memnuniyet yarattı, cesaretinizden dolayı tebrik ederiz. Bir de şu randevu isteyenlere agresif davranmasanız çok daha iyi olacak.

Sayın Kemal Deniz DANA, Kaymakamlık personelinin yeni yıl yemeğini yanlış değerlendiren Yeni Düzen sanırız büyük bir hata yapmış. Cenk’in bu yanlışı düzelteceğinden hiç kuşkumuz yok. Olur böyle vakalar, geçmiş olsun.

Sayın Sibel SİBER, Meclis’te bugün yaşanan basın mensuplarının görüntü alma kargaşası çok sayıda meslektaşı derinden üzdü. Bu işlere bir düzen getirmeniz isteniyor. Bundan da hiç kuşkumuz yok.

Sayın Süleyman İRVAN, hadi gazete ve TV’lere etik konusunda bir şeyler katabilirsiniz ama özellikle internet gazeteleri konusunda ne yapacaksınız biz de merak ediyoruz. Bu konuda çok başınız ağrıyacak gibi görülüyor. Allah kolaylık versin.

Sayın Hasan KILIÇ, her akademisyenin en büyük hayalı olan Profesörlük ünvanını aldığınızı memnuniyetle öğrendik. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz.

Sayın Salih DİREKTÖR, eşinizle birlikte kısa bir süre sonra Hacca gideceğinizi ve bu sene kurbanı orada keseceğinizi öğrendik. Allah kabul etsin, dönüşte zemzem suyunu unutmazsınız değil mi?

Sayın Barış MAMALI, terfi sorununun içine öyle bir girdiniz ki nasıl çıkacaksınız biz de merak etmeye başladık. Bu arada bundan muzdarip olan çok sayıda polis kapınızda uzun kuyruklar oluşturuyormuş. Sabırlar dileriz…

Sayın Ersin TATAR, bakanlıktan ayrıldıktan sonra telefonlarınızın neredeyse hiç çalmadığından sitem etmeye başlamışsınız. Siyaset bu kadar vefasız bir şey değil mi? Ne güzel işte siz de kafanızı dinlersiniz…

Sayın Ömer MERAKLI, Meserya’da arazi mafyasında karşı özel bir tim kurma çabasında olduğunuzu öğrendik. Bütün avcıları da örgütleyin ki gariban fatsaların yerine mafya temizliğine başlasınlar. Nasıl fikir ama?

Sayın Hakan ORAL, DP-UG’nin seçim kaybeden adaylarından birisi olarak sizin adınızın da LAÜ için geçtiğini duyduk. Maaşı olmayan bu kurumun hikmetini bilmiyoruz ama hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Alihan PEHLİVAN, Dış Basın Birliği Başkanlığı için kulislere başladığınızı duyduk. İç basını hallettik şimdi de dış basın kaldı değil mi? Bakalım Tanpınar bu işe ne diyecek?

Sayın Hüseyin EKMEKÇİ, DP Genel Sekreteri Bengü Şonya’yı fena halde kızdırdınız. Bu sıralar siyasiler fazla hassas. Bir kahve içip arayı düzeltinsiniz inşallah.



Günün Fotoğrafı



Günün Fıkrası
Bütçe

Amerika dışında çalışan bir koca, karısına şöyle bir mektup yollamış.
-Sevgilim Mary bu ay sana maaşımdan para yollayamıyorum onun yerine yüz öpücük gönderiyorum. Unutma, sen benim bir tanemsin. Kocan Bill.
Bir müddet sonra karısı da şu cevabı yolluyor;
-Sevgili Bill, gönderdiğin yüz öpücük için çok teşekkür ederim. Onları şöyle harcadım:
-Sütçü 1 aylık süt için 3 öpücüğe razı oldu. Elektrik tahsildarı ile işi 7 öpücüğe bağladım. Ev sahibi günlük kira taksitlerini her gece alıyor. Bakkal ile başka türlü anlaşmaya mecbur kaldım. Diğer masraflarda 40 öpücük tuttu. Beni merak etme, bakiye 30 öpücüğüm var, bu ayı çıkarabilirim. Gelecek ayda aynı mı olacak, bana acele bildir, ona göre plan yapacağım.
Bir tanecik karın Mary...