“Şimdi anlatacağım başımdan geçen bu olay daha adam olamadığımın ya da bir çoğumuzun adam olamadığını anlamama fırsat verdi bana.
Dün berbere gittim,sıramın gelmesini beklerken orda her zaman çırak bir çocuk var,canla başla çalışan bir çocuk,aldığı para her ne olursa olsun o üç kuruş paranın hakkını veren bir çocuk,bir çok kamu çalışanının hani o yatarak para alanların aldığı maaşın onda birine çalışan fakat iki kat efor sarfeden bir çocuk ama sadece bedeni çocuk,aklı çocuk yaşadığı hayat benden de daha büyük altmış yaşındaki bir adamdan daha adam daha yüce.
Bana her gittiğimde çay içermisin abi demekten hiç sıkılmadı şimdiye kadar.Dün traş olmak için için oturdum koltuğa onun mesaisi bitiyormuş giydi montunu çıkıyordu.Montu omuzdan eline kadar yırtık içinden yünler fışkırıyor.
Öyle bir düğümlendi ki boğazım aklınız şaşar.
Nerde kalıyorsun dedim Mağusa'da civar bir köyün ismini söyledi ama arabayla en az yirmi dakika uzaklıkta.
Nasıl gideceksin dedim otostopla abi dedi.
Kaçta varırsın dedim, 'dokuz gibi abi' dedi o da alırlarsa beni.
Farkında değildim ama saat meğer beş buçukmuş ben bu soruyu çocuğa sorduğumda yani en erken dört saatte evine varabiliyormuş çırak çocuk.
Traşım bitene kadar ağlamamak için zor tuttum kendimi.
Sonra  bu sabah uyandım ilk iş dolabımı açtım bana küçülen bir mont,sıcak tutan bir hırka,atlet,birkaç tişört,bir ayakkabı koydum. Ardından hiç kullanmadığım bir cüzdanımın içine 50 TL koyup çıkdım berbere doğru gitmeye.
Girdim berbere önce giysileri verdim çocuğa onunda gözleri doldu benim de.Sonra çıkarıp o cüzdanı verdim ona daha da gözleri doldu ardından benim de.
Sonra çocuk bana şöyle dedi abi çay vereyim mi?
Koy dedim çayımı içerken içeride izledim onu getirdiğim montu giymiş aynanın karşısında kendine bakıyor çok duygulandım.
Arabama bindim ağladım ağladım...
EVET DÜN TRAŞ OLMAYA GİTTİM SAKALIM KESİLİYOR DİYE ADAM OLDUĞUMU SANDIM.SONRA BENİM VE BENİM GİBİ HAYAT YAŞAYAN YOKLUK GÖRMEYEN HİÇKİMSENİN BAŞTA BENİM ADAM OLAMADIĞIMI GÖRDÜM.SONRA DÜŞÜNDÜM ADAM OLMAK BİZİM ELİMİZDE DEĞİL YAŞADIĞI TECRÜBELER ADAM EDER İNSANI.
ADAM OLAMASAMDA İNSAN OLDUĞUMU FARKETTİM..."
 
(Hasan Kobat)
 
 
“Domuz eti-döner…”
 
“Hayvancılar Birliği Başkanı "Döner ve lahmacunda kaçak domuz eti yiyoruz demiş"
Demek domuz eti yiyoruz da haberimiz yok..Sadece domuz eti dana etine göre çok ucuz..Bazı dönerciler domuzluk yapıp ucuz olan domuz etini bize dana eti olarak yediriyorlar..Haksız kazanç sağlıyorlar.Bu yolsuzluğu önlemek için ise dönerciler artık bize 3 çeşit döner sunsunlar. Bir tarafta tavuk döner, bir tarafta dana döner ve diğer yanda domuz döner.. Üç çeşit döner, üç çeşit fiyat olsun.. İsteyen istediğini yesin.. Yabancı öğrenciler de yesin, Rumlar da Ruslar da yesin…”
 
(Serdar Saydam)
 
 
 
“Gece kulübü sahibinin gelini!”
 
“Levent bey,
Genelde CTP’ye  yükleniyorsunuz ama Serdar Denktaş’ın mimar kadrosuna yaptırdığı istihdamın kim olduğunu yazmıyorsunuz.
Kalkınma Bankası maaşını çerez diye harcayabilecek insanı işe aldırıyor!
Yazık günah değil mi.
Bu maaşa ihtiyacı olan insanları istihdam etmiyorsunuz da gece kulübü sahibinin gelinini mimar olarak işe aldırıyorsunuz panpanız diye...”
 
(Bir okur)
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hüseyin SAYILI, Kalkınma Bankası’nda şaibeli sınavdan sonra şimdi de şaibeli terfi sınavları konusunda şikayet mesajları almaya başladık. İddiaya göre eskiler yerinde çakılı kalırken siyasilerin istihdam ettiği çalışanlar ne tesadüf ki hep terfi alıyorlarmış. Bu işte bir terslik yok mu sizce de…
Sayın Fikri TOROS, siyaset ekonominin önünde büyük bir engel teşkil ederken siz Ticaret Odası olarak üzerinize düşen görevi ne kadar layıkıyla yapıyorsunuz bunu hiç değerlendirdiniz mi? Yumuşak politikalar siyasetçileri ancak şımartır. Biraz daha radikal tedbirler almakta yarar var!
Sayın Serdar DENKTAŞ, Kalkınma Bankası istihdamlarında mimar kadrosundan işe alınan vatandaşın çok samimi bir dostunuzun gelini olduğu yönünde şikayet mesajları alıyoruz. Bu konuda bir açıklama yapmak artık şart oldu değil mi?
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, Türkiye’den suyun gelmesine artık sayılı günler varken Su İşleri Dairesi müdürlüğüne hala atama yapmamanız biraz acayip kaçmıyor mu? Biraz elinizi çabuk tutmanız gerekiyor gibi geldi bize…
Sayın Mehmet ADAHAN, davacı tarafın avukatı biraz tembel davranınca işten durdurma davasının da zaman aşımına uğradığını duyduk. Yine 4 ayak üstüne düştünüz desenize. Yatın kalkın dua edin artık…
Sayın Türkay TOKEL, LAÜ için gittiğiniz Azerbaycan ziyareti sanki de burnunuzdan gelecek gibi geliyor bize. Derviş beyin tanıtım gecesinde adada olmamanız üzerine muhaliler saldırı hazırlığı yapmaya başladı. Bu arada yani okula öğrenci getirmek sizin işiniz mi onu da anlayamadık ya!
Sayın Zorlu TÖRE, hiç gereksiz bir bayrak polemiği başladı ama siz yine de gittiğiniz mekanlarda bu konuda daha fazla uyanık olmak durumundasınız. Nasıl oldu da gözlerinizden kaçtı anlayamadık gitti!
Sayın Özdemir BEROVA, üniversitede iki öğrenci okutan ailelere burs konusunda yeni düzenlemeye gidilmesi bir çok ailede memnuniyetle karşılandı, bu konuda çok sayıda teşekkür mesajınız var. Doğrusunu yaptınız…
Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, bir süredir dilinize doladığınız muhteşem bombayı ne zaman patlatmayı düşünüyorsunuz acaba? Biraz daha gecikirseniz elinizde patlama olasılığını da göz önünde bulundurman lazım değil mi? Allah korusun…
Sayın Mehmet Ali GÖKDEL, uzun süren bir memuriyet döneminden sonra nihayet emekliye ayrıldığınız ve çok yakında da İstanbul’a yerleşeceğinizi duyduk. Hayırdır, acaba diyoruz ufukta izdivaç mı var? Hayırlara vesile olsun!
Sayın Mete TÜMERKAN, BRTK içinde paralel yapı oluşturulması yönündeki iddialar süreç açısından hayli manidar değil mi? Yapılan ağır eleştirilere artık cevap verme zamanı geldi de geçiyor diye düşünüyoruz…
Sayın Kudret ÇAĞLAR, son açıklamanıza bakıldığında devlet hastanesine geri dönüş sinyalleri verdiğiniz görülüyor. Demek ki yelkenler suya düştü. Son karar yine sizin ama bu devletin size ihtiyacı var. Sağlıkta kırgınlık ve küslük olmaz…
Sayın Tözün TUNALI, bir çok yolsuzluk dosyasını hükümet ile paylaştınız ama kamuoyu ile de paylaşmak durumundasınız. Hele de şu bir müzik derneğine verilen astronomik rakam dudak uçuklatacak nitelikte geldi bize…
Sayın Ramazan ÖZÇELİK, uzun süren bir tedavi sürecinden sonra Ankara’da sağlığınıza kavuştuğunuzu memnuniyetle öğrendik. Madem ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yetiştiniz artık kolları sıvamanın zamanıdır değil mi? Büyük geçmiş olsun…
Sayın Ahmet MURATOĞLU, son zamanlarda İzmir ziyaretlerinin hayli yoğunlaştığı görülüyor. Bu gizemli gidiş gelişlerin şifreleri bir gün elbet çözülecektir. Siz yeter ki eliniz boş gelmeyin de herkesin ağzı tatlansın bari…
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 
Günün Fıkrası
 
Gerdek

Köyde adetmiş, gerdek gecesinde kız bakire ise damat pencereden bir el ateş edermiş. Temel de bir gün evlenmiş ve geceleyin gerdeğe girmiş. Tüm köy halkı gece silah sesini beklemiş ve silah sesini duyduktan sonra rahatlamış. Ertesi gün erkekler Temeli tebrik etmişler ve gece olunca Temel tekrar göğsü kabarık şekilde karısıyla yatağa girmiş.Bir süre sonra Temelin evinden birkaç silah sesi gelmiş.Köy halkı hemen Temelin evine girmiş ve gelini kanlar içerisinde yatakta ölü bulmuşlar. Temeli yakalayıp karısını niye vurduğunu sormuşlar. Temel yanıtlamış:
- Bakire değildi". 
Ahali sormuş:
- Oğlum daha dün bakire diye gerdek gecesinde silah sıkmadın mı?
Temel yanıtlamış:
- Dün gece bakireydi, bu gece değil.