İnanması zor ama doğru!
CTP’nin eski militanlarından Dev-İş Genel Başkanı Mehmet Seyis ve bu sendikaya bağlı Devrimci Genel İş Sendikası Başkanı Hasan Felek, Emek-İş sendikası Başkanı Koral Aşan şaka yapmıyorlar…
2 Eylül tarihinde açlık grevine başlayacaklar…
Açlık grevi yapacaklar arasında her ikisi de var, diğerleri de önümüzdeki günlerde belli olacak…
Eğer geçmişte koşulsuz gönül verdikleri şu anda hükümetin büyük ortağı olan CTP bir adım ileri gitmezse açlık grevi başlatacaklar ve bu grev de tamamen ‘emek en yüce değerdir’ ilkesini benimseyen CTP’ye karşı olacak…
İnanılır gibi değil!
Dün sağlam solcu ve CTP sempatizanı diye bilinen Mehmet Seyis, Hasan Felek ve Koral Aşan ile öğle yemeğinde buluştuk…
Ne yalan söyleyeyim o saate kadar toplumun genelinde olduğu gibi bende de bu açlık grevi açıklamaları kafamda hep ‘blöf’ olarak yer aldı!
Hatta bu arkadaşlar sağlam CTP’li oldukları için CTP ile bir dayanıklı dövüş içine girdiklerini bile düşündüm…
Onlar greve başlayacaklar ve hükümet de ‘göç yasası’ konusunda geri adım atacak ve bu iş tatlıya başlanacaktı…
Meğerse öyle değilmiş!
Üç sendika başkanını da açlık grevi konusunda hayli ciddi buldum…
CTP’ye de öfkeli!
Üçünün de birleştiği ortak nokta şu;
“CTP’de ideolojik sapmalar yaşanıyor…”
Ve bu sapmalar neticesinde CTP, işçinin ve emekçinin partisi olmaktan hızla uzaklaşıyor…
Daha da ileri gidiyorlar;
“Makam ve mevki CTP’li bir takım üst düzey yöneticilerin gözünü kararttı…”
Yani, sosyal demokrat olan bir parti hızla kapitalist düzenin dişlilerinden biri haline geliyor!
Yenir yutulur suçlamalar değil bunlar!
Ancak şunu fark ettim ki hala açık bir kapı bırakmışlar;
İşçinin toplu sözleşme hakkı konusunda başta Başbakan olmak üzere CTP kurmayları açlık grevi olmasın diye sendika başkanlarını yanlarına çağırıp ‘durun bakalım’ diyecek!
Derler mi bilmem ama bence demezler!
Çünkü sendika başkanları haklı;
CTP, sosyalist zeminden hızla kapitalist zemine doğru kayıyor!
Ama farkındalar ama değiller…
Sonuçta;
Bu açlık grevi hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde CTP içinde çok tartışmalara gebe olacak…
Sonuçlarını hep birlikte izleyeceğiz!
 
 
Okur Mektubu:
Cumhurbaşkanı’na açık mektup!
 
“Sayın Cumhurbaşkanım ,
Uzun zamandan beri kamuoyunda Polis Teşkilatı ile ilgili bir karmaşadır da gidiyor. Ben bir vatandaş olarak rahatsızlık duymaktayım. Çünkü son zamanlarda Sn Pervin Gürler pervasızca , haksız yere ağır eleştirilere maruz kalmaktadır. Buna dün bir yenisi daha eklendi. Bir internet gazetesinde Başbakan Yorgancıoğlu PGM vekili Pervin Gürleri açığa aldığı iddiaları memleket gündemine bomba gibi düşmüştür. Neticede Pervin Hanım bu ülkenin Polis Teşkilatına baba mesleği diyerek başlamıştır. Pervin hanımın çok değerli, beyefendi babası Mustafa Çavuşun bu teşkilata çok büyük emekleri geçmiştir. Bu ülkede sipariş üzerine genel müdür olmak için yıllarca masa başında müdürlük yapan ama genel müdür ya da yardımcılığı yapmak için yuvalarından alınarak 2 yıl bölge müdürlüğü yapmak için kriterlere uyması için kılıf uydurularak  atanan insanlar vardır. Ama Pervin Gürler bu Polis Teşkilatının kadın başına köy karakollarında , ilçe müdürlüklerinde, adli polis şube müdürlüğünde dört dörtlük çavuşluktan , bölge müdürlüklerine kadar görev yapmıştır. Bulunduğu makama ter ve emeği ile gelmiştir. AKP'nin isteği üzerine Ahmet Zaim'in atanması döneminde Pervin Hanımın hakkı gasp edilmiştir. 
Sn Cumhurbaşkanım konu ve olay Pervin Gürler'in atanması olayı değildir. Ama ülkede bu kadar belirsizlik, partizanlık, keşmekeş varken Başbakan tarafından Pervin Gürler'in, Eroğlu istedi diye atanmaması Polis Teşkilatında ve kamuoyunda bir umutsuzluğa mahal vermiştir. Bence siz devletin reisi cumhuru olarak teamüllere göre Başkomutan olmanız hasebiyle ne olacağına karar verip bu olayı sonuca bağlayıp gerek Pervin Gürlerin, gerekse ondan sonra atanacak kim ise artık bu belirsizlikten kurtulması gerekiyor. Aslında 74 Barış Harekatı’ndan sonra genel müdürlerin atanma prosedürünü uygularsanız ortada hiçbir usulsüzlük ve kuşku kalmayacaktır…”
 
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Serdar DENKTAŞ, Ankara’dan gelen çok acil bir telefonla bu akşam apar topar yola çıkacağınızı öğrendik. Tayyip bey ile çok özel bir toplantı yapacağınız iddiaları var! Hayırdır inşallah bayram değil seyran değil…
Sayın Derviş EROĞLU, pazartesi akşamı bütün UBP’lileri Saray’da yemeğe davet etmişsiniz. Bu yemekten sonra aday olup olmama konusunda son kararınızı vereceğiniz tahmin ediliyor. Hayırlara vesile olsun…
Sayın Halil TALAYKURT, bakanlığın neredeyse bütün işlerini UG kanadından kişilere verince DP örgüt başkanları sonunda isyan bayrağını açmış. Bu işe denge getirmezseniz yakında büyük patırdılar kopacak diyorlar!
Sayın Ahmet Cenk MUSAOĞLULARI, İskele Kaymakamlığı görevinizden alınmanız için bazı partililer imza toplamaya başladı. Ancak yine de bölgede çok güçlüsünüz ve arkanız da epey sağlam.
Sayın Önder SENNAROĞLU, dün de bakanlığa gitmediniz ve telefonlarınızı açmadınız. Bu işin artık şaka kaldırır yanı kalmadı. Sessiz kalmak yerine akıllı sayaç ihalesinde dönen dolapları açıklasınız diyoruz!
Sayın Bilal SAN, sizin çalışanlar aradı ve bazı arkadaşlarının günün çoğunu bilgisayarda sosyal medyada geçirdiklerinden şikayetçi oldu. Bu sitelerin Merkez Bankası bünyesinde kapatılmasını istiyorlar, haberiniz olsun!
Sayın Ahmet KAŞİF, baz internet cafe sahipleri hafta sonları fiyatları iki katına çıkarıyormuş. Bundan da en fazla etkilenen izne çıkan askerler oluyor. Konuyu gündeminize almanız isteniyor bizden iletmesi!
Sayın Suphi HÜDAOĞLU, evinizin bahçesine gayet güzel bir yüzme havuzu yaptırmışsınız ama keyfini çıkaramamaktan şikayetçi oluyormuşsunuz. Yani tam da bir yurdun dibine havuz mu yapılırdı? Dört kenara yüksek duvar yapsanız bile işiniz zor güzüküyor…
Sayın Kudret ÖZERSAY, Ahmet Davutoğlu Başbakan olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı adaylığınız daha bir önem kazandı diyorlar. Artık beyin takımınızı toplayıp nihai kararı verme günü yaklaşıyor değil mi?
Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, Filistin’den gelen teyzenizin torunları ile tanışmak için artık saatleri saymaya başlamışsınız. 60 yıl sonra sizin için çok özel ve heyecanlı bir görüşme olacak gibi…Bakalım Filistin’den size ne hediyeler getirmişler? Boş kovan gelirse sakın şaşırmayın…
Sayın Hasan TAÇOY, önceki akşam Hamitköy’de bir mandırada oğlak kebaplarını götürürken görülmüşsünüz. Oysa biz sizin diyette olduğunuzu biliyorduk, bu yemekten Azra hanımın haberi var mıydı?
Sayın Fayka YALVAÇ, özellikle basın araştırmalarınızı daha hassas yapmanız öneriliyor. Zira sizin sonuçlarla resmi sonuçlar birbirini tutmamaya başladı haberiniz olsun istedik…
Sayın Tezel MERCAN, DP Genel Başkanı Serdar Denktaş ile yaptığınız görüşmeden hemen sonra istifa etmeniz beraberinde çeşitli soruları da gündeme getirdi. İstife nedenini açıklar mısınız yoksa biz mi açıklayalım?
Sayın Hasan FELEK, madem ki açlık grevinde sigara, su ve şeker serbest sizin için çok da zor olmayacaktır. Ama ben akşamları çadırın altından size baklava ve börek de vereceğim uyanık olun tamam mı?
Sayın Mehmet ERÜLKÜ, kısa bir aradan sonra puroya yeniden başladığınızı üzülerek öğrendik. Bu da demektir ki daha kendinize ders çıkarmamışsınız. Sizin doktora uzun bir şikayet mektubu yazacağım haberiniz olsun…
Sayın Fevzi TANPINAR, Rasim bey buzlu suyu kafadan aşağı döktü ama ne hikmetse sizin isminizi vermedi. Torpil geçti diyorlar bilesiniz. Artık sizin de bu eylemi gerçekleştirip üç isim belirlemeniz şart oldu gibi görülüyor…
 
 GÜNÜN FOTOĞRAFI
 

Günün Fıkrası
 
Fifi

Bir kompartımanda İngiliz, Fransız, Alman ve oldukça güzel genç bir bayan seyahat ediyorlarmış. Bir ara genç ve güzel bayanın başının üzerindeki sepetten sıvı damlayınca İngiliz hemen oturduğu yerden fırlayıp, parmağını değdirerek sıvıyı yalamış ve; 
- Hıımmm, bu halis viski... 
Fransız aynı işlemi yaparak; 
- Hadi canım bu bal gibi şarap... 
Alman; 
- Yanılıyorsunuz beyler bu olsa olsa bira olur... 
Genç ve güzel bayan gülümseyerek ayağa kalkmış ve sepete hafifçe dokunarak; 
- Kız FİFİ, bir türlü öğrenemedin çişini tutmayı...