Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, İstanbul ziyareti sonrası müjdeli haberler vermeye başladı…
Özellikle de CAS çalışanları konusunda…
Daha da doğrusu CAS’ın çilekeş 64 çalışanı için ilk bakışta güzel gibi görünen haberlerdi bunlar…
Sonuçta ülkede 64 değil bir kişi için bile ekmek kapısı açılıyorsa buna ancak memnun olunur…
Son gelişmelerden sonra işten durdurulan 64 CAS eski çalışanına yeni şirket kurulacağı için işe müracaat etmesi çağrısında bulunuldu…
Süre de geçtiğimiz Çarşamba günü bitti…
Peki bu çağrıya uyup da kaç kişi müracaatta bulundu?
Hiçbir kişi!
İyi de neden?
İşte 64 CAS çalışanı bunu şu gerekçelere bağlıyor ve devletin eşitlik ilkesine sahip çıkmasını istiyor…
İşte o mektup:
“Sevgili Abimiz sayın Levent Özadam,
Bizler 64 eski KTHY çalışanı 2010 senesinde KTHY kapatıldığı dönemde haklarımız gasp edilerek ve o dönem işsiz kalmanın ve ailemizin daha zor günler geçirmemesi için CAS şirketine aktarıldık .
Ve bu aktarılmadan sonra 2008-2009’da o dönemin bizim için yapmış olduğu protokolde geçişimizin tüm özlük haklarımızla ve CAS şirketinin herhangi bir kötü durumda olması pozisyonunda bizlerin devlet güvencesinde ve yine KTHY çalışanı olduğumuza dair o dönemin yetkililerinin imzası vardır.
Süreç 2009 da biz 64 arkadaşımız KTHY’den atıldık ve durdurulduk .
Fakat sendikamız Hava-Sen’in girişimleri sonucunda o dönemin başbakanı Sayın Derviş Eroğlu ve Ulaştırma Bakanı Sayın Hasan Taçoy tarafından atılan imzalarla işten durdurulmalarımız iptal edilip, yine KTHY’ye geri dönmüştük .
Fakat süreç yine bizi 2010 yılında bu kez KTHY kapatılınca biz 2.kez mağdur olduk işte tam burada 2 ay işsiz kaldık ve direniş gösteremedik…
Levent bey, çünkü bize ‘gidin orda işleyin’ dediler .
Peki nasıl bilir misiniz;
1.600 ve 1.800 TL ücretle!
Mecburen gidildi, 25 yıllık valiz işçisi arkadaşlarımız 3.500 TL alırken veya 25 yıllık memuru arkadaşımız 3.600 alırken maaşlar ve özlük haklarımız gasp edildi!
Kısacası verilen sözler bize tutulmadı ve zorla gittiğimiz CAS şirketinde 4 yıl boyunca azap ve ızdırap çektik!
Sendikasız ve hiç bir hayat pahalılığı almayarak…
Şimdi ise 3’ncü kez 64 KTHY çalışanları olarak yine işsiz kaldık .
Şirket kuruluyormuş tekrar…
Tabi ki güzel bir gelişme, fakat biz Sayın Levent Abi'm, 64 eski KTHY çalışanı müracaat etmedik ve haklarımızı alana kadar da müracaat etmeyeceğiz..
Zaten 168 çalışan orda istihdamı çok zordur.
Biz fazla bir şey istemeyiz abi…
Devlete alınan eski KTHY, Saray Otel, ETİ çalışanlarına yapılan uygulamayı istiyoruz haksızı mıyız abi .
Ve bu 64 kişinin 20’ye yakını 1-4 yıl arasında emekli olacaklar ..
Yani özelleştirme yasasından ..
Ki bu 2008 protokolü ve 2010 imzalarında var…
Saygılar sunarız…”

 
Peki buna ne diyeceksiniz?
 
Sibel Siber-Tayyip Erdoğan fotoğrafı tartışmaları artık kabak tadı verdi…
Aslında konu burada Sibel hanımın saniyenin onda birindeki duruşu değil!
Eminim ki kendisinin ismi Cumhurbaşkanlığı adaylığında geçmeseydi bu fotoğraf sıradan bir fotoğraf olarak hiç dikkat çekmeyecekti…
Her şey aday olabileceğini açıkladıktan sonra başladı…
Önce de kendi partilileri bu fotoğrafın ön plana çıkarılması için epey gayret gösterdiler…
Sonra da sosyal medya olayı körükledi ve bel altı vuruşlar başladı!
Elbette bir süre sonra unutulup gidecek…
Alın size saniyenin onda biri süresinde çekilmiş bir fotoğraf daha;
Almanya Başbakanı Merkel ile şu anda Türkiye Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’ın G-20 zirvesinde çekilmiş bir fotoğrafı…
Bu olayı fazlasıyla körükleyenler bu fotoğrafı da yorumlasınlar lütfen…
Bakalım Sibel hanıma yaptıkları gibi acımasız olabilecekler mi?
Olamazlar çünkü bizde konu tamamen siyaset malzemesi yapılmış…
Vurun abalıya diyorlar başka bir şey demiyorlar…
 
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Özdil NAMİ, Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ibre sürekli olarak dönüyor. Sizin adaylığınız da artık en az diğer adaylar kadar çok konuşulmaya başlandı. Parti geleceğinin güvenliği için sigorta görevi üstlenebilirsiniz. Yine bu işin garantisi yok çünkü partilinin kafası çok karışık…
Sayın Sibel SİBER, konuya TAK da dahil olunca Ercan’daki o fotoğrafın bandını izleme ihtiyacı duydum. Gerçekten de burada büyük bir mağduriyetiniz söz konusu olmuş. Ama fazla yapacak bir şey yok, bir daha olmaması için hep birlikte daha dikkatli olmalıyız…
Sayın Aziz GÜRPINAR, sizin de izlediğiniz gibi berberlerin yeni çalışma saatleri konusunda büyük bir kaos yaşanıyor. Vereceğiniz doğru kararla hem onların ekmek parası ile oynamamış hem de çok uzun sürecek bir kavgaya son vermiş olacaksınız…
Sayın İsmet AKİM, Kıb-Tek’in kaybolan 2 aracı konusunda yaptığınız açıklamadan dolayı bir pişman olduğunuz açıklamadan bin-pişman olduğunuzu duyduk. Nedeni çok yakında bütün kamuoyu öğrenecek, biraz sabır!
Sayın Serdar DENKTAŞ, 64 CAS çalışanının haklı gerekçelerle iş müracaatı yapmamasını anlayacağınızı umarız. Zira geçmişte bazı çalışanlara yapılan uygulama onlara yapılmadı ve adalet ilkesine uyulmadı. Şimdi bütün gözler sizde…
Sayın Rauf ERSANAL, Vakıflar İdaresi yönetim kurulu üyesi olup vakıf malı olan dükkanının kirasını ödemekten kaçınan uyanık üyeniz kim? Açıklama yapacak mısınız yoksa bunu bize mi bırakıyorsunuz?
Sayın Yener YILDIZ, gördüğünüz gibi berberlerin ezici bir çoğunluğu sizin gibi düşünmüyor. Onların çoğu buraya ekmek harası kazanmak için geldi ve para da fazla tatil yaparak kazanılmıyor. Umarız hatadan erken geri dönersiniz…
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, eğitim ve öğretim yılının başlamasına artık sayılı günler kala velilerin en büyük arızası trafik konusunda yeterli önlemlerin alınıp alınmadığı. Özellikle son ölümlü kazalar bütün kamuoyunu derinden yaraladı, bunu dikkate alırsınız değil mi?
Sayın Sami ÖZUSLU, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda en mantıklı yöntem sizden geldi. Bir süre bu işi askıya alıp zamana bırakmak en doğrusu olacak gibi gözüküyor. İyi de bunu sizin kurmaylar niçin düşünmüyor?
Sayın Kemal HIFZIOĞLU, yani Girne bölgesine çok kaliteli bir mekan kazandıracaktınız hanfendinin eski anıları canlandı ve bizimkiler de onun borazanlığına soyundu…Bir sorun bakalım onlara Kıbrıs’ın kültüründe meyhane yok muydu, eskiden insanlar sadece şerbet mi içerdi diye…
Sayın Talip ATALAY, futbol turnuvasında sizin takım fazlaca gol yedi diye üzülmeye hiç gerek yok…Bir daha ki sefere birkaç iyi transfer yaparsanız şampiyon bile olabilirsiniz. Şimdiden arayışlara başlayabilirsiniz…
Sayın Teberrüken ULUÇAY, Türkiye ilk baştan yeni cezaevi için 3 milyon TL bağışta bulunmuşken inşaata niçin başlanmadı! Yerli müteahhitlerin tepkisinden korkuyorsanız o zaman yönetici olmayacaksınız. Biraz kıpırdanın lütfen!
Sayın Dilek ÇETERESİ, özellikle de Lefkeli meslektaşlarınız eniştemizi ünlü Acendu çeşmesine götürüp götürmediğinizi merak etmişler soruyorlar…Eski bir geleneğe uymamak olmaz değil mi?
Sayın Turgay HİLMİ, Lefkoşa’da yeni bir okul açtığınızı ve kültür ve sanata desteğinizin sürdüğünü memnuniyetle öğrendik. Bu arada küçük bir bayrak krizi yaşandığını duyduk. Bayraktara söyleyelim de hemen halletsin…
Sayın Hasan FELEK, eşinizin ismi İsmet Felek olunca bazen zor onlar yaşadığınızı duyduk. Kaderin de böylesi yani…Bu yaştan sonra değiştirir misiniz bilmeyiz ama bunu da düşünmekte yarar var değil mi?
Sayın Bertan ZAROĞLU, çok büyük bir kitlenin lideri olarak basında çıkanlar sizi fazlasıyla etkilenmiş görülüyor. Hukuk mücadelesi en doğrusu ama siz yine de kullandığınız kelimelere çok dikkat etmelisiniz… 
 
 
 
Günün Fıkrası
 
 
Yemek…

Bir Amerikalı, bir İtalyan, bir de bizim Karadenizli Temel, hep birlikte bir inşaatta çalışıyormuş. Her gün yemek torbalarını açıyorlar; Amerikalınınkinden Hamburger, İtalyalınınkinden spagetti, bizim Temelinkinden de hamsi çıkıyormuş. Bir gün, iki gün derken bunlar dayanamamış, yarın da aynı yemekler çıkarsa hep birlikte intihar edelim diyerek, karar almışlar. Ertesi gün torbalarını açmışlar ki ne görsünler; gene aynı yemekler. Hep birlikte intihar etmişler. Bunların hanımları cenaze töreninde bir araya gelmiş. 
Amerikalının eşi: 
- Söyleseydi yemeği değiştirirdim. İntihar etmesine gerek yoktu, diyerek ağlıyormuş. 
İtalyanın eşi de: 
- Bu kadar basit bir konu için intihar mı edilir. Söylese değiştirirdim diyerek ağlıyormuş. 
Temelin karısı ise; 
- Aaaah, aaahhh, her gün yemeğini kendi hazırlardı diyerek ağlıyormuş…