Bütün gün sabırla bekledim;
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın anıt mezarı konusunda hükümet bir açıklama yapacak mı diye!
Tahmin ettiğiniz gibi boşuna beklemişim!
Bu ülkede hükümet var ama yok!
Ya da başka bir gezegende yaşıyor sanki!
Anıt mezarın bir türlü yapım aşamasına gelmemesi hadi bizim basında yayınlandı, gıkları çıkmadı ama Türkiye basınına düşünce doğrusu bu kadar duyarsız olacaklarını beklemiyordum, en azından ben kendi şahsım adına…
Kıbrıs Türkünü Anadolu insanı karşısında bir kez daha küçük düşürdüler ya Allah bunları bildiği gibi yapsın…

Düşünün bir kere, konuya Türkiye’den bir politikacı sahip çıkıyor ve ‘ ben yaparım’ diyor ama, bunlar ‘sen kimsin ağam biz varız burada’ diyemiyorlar!
Utanılacak bir durumdur bu!
Yüz kızartıcıdır, Kıbrıs Türkünü aşağılayan, beceriksiz ve basiretsizliğin daniskasıdır!
Seversiniz ya da sevmezsiniz ülkeye mal olmuş çok değerli bir ismin anıt mezarını bile yapamayacak kadar acizseniz o koltuklarda daha niye oturursunuz ki?
Konuşun be insanlar;
Paramız yok yapamayız deyin…
En kısa zamanda para bulunacak inşaat başlayacak deyin…
Gerekirse, kampanya başlatın, zamların altında da ezilse bu halk sembol olmuş Denktaş’ın anıt mezarı için hiç kuşkusuz elini cebine atacaktır.
Bundan hiç kuşkunuz olmasın…

Olayın başka bir boyutu da var tabi ki;
UBP hükümeti döneminde Denktaş’ın anıt mezarı için 600 bin TL ayrılmasına karar verilmiş.
Verilmiş ama UBP’nin hükümette ömrü yetmeyince unutulmuş gitmiş.
Yani bütçeye konulmamış!
Düşünün bir kere geçicilere yapılan ödemeyi 5 trilyondan 9 trilyona çıkaran CTP-DP hükümeti, 600 bin TL’yi bütçeye koymayı akıl erdiremiyor.
İyi de Serdar Denktaş ne yapar Allah için?
Onu da bir nebze anlayabilir, anıt mezarı yapılacak kişi babası olduğu için mahcubiyet duygusu içinde olabilir ve bu sıkıntıyı yeteri kadar dile getiremeyebilir ama burada Denktaş’tan daha çok Kıbrıs Türkünün onuru zedelenirken, bu kadar sessizlik niye?

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e teşekkür ederiz;
Bizim ayıbımızı örtmek için anıta sahip çıkmış ve hiç ikilemeden gönüllü olmuştur ama buna şiddetle karşı çıkarım ben…
Türkiye’den bir belediye başkanının, bizim beceriksizliğimiz nedeniyle böyle bir teklifini de reddederim…
600 bin TL, KKTC devleti için çok komik bir rakamdır…
Bu paraya ancak sıradan bir villa alırsınız.
Bunun için Türkiye’den bir belediye başkanına avuç açmak önce devletin sonra da hepimizin ayıbıdır.
Kıbrıs Time’ın genel yayın yönetmeni olarak yazıyorum;
Buyurun açın bir kampanyayı, ilk bin TL bizden olsun…
Yeter ki bu rezalete bir son verilsin!


Karayolları Dairesi’nin usulsüz belgeleri!

“Levent Bey;
Karayolları Daire Müdürlüğüne Müh. Hasan Nihat Erduran atandı, uzun yıllar bu dairede çalışan arkadaşımıza yakışan bir makamdır. Hayırlısı olsun. Özellikle;
-Dairenin Maliye Şube Müdürünün elindeki usulsüz belgeleri (Şube Şefi Bu Belgeleri Sn. Serdar Denktaş ve Sn. Kaşife bir ay kadar önce sunmuştur, henüz bir tepki yok.)değerlendirip Yasal Soruşturmaya sunup sunmayacağı,
-Türkiye Cumhuriyetinin Hibe Ettiği Kadranların son iki müdür dönemindeki harcanma şeklinin, özellikle kayıp olan 4000 Tonunun akıbetini şeffaf bir şekilde sorgulayıp sorgulamayacağı,
-Halen İhale Sürecinde olan Haspolat – Hamitköy arasındaki korkuluk İhalesinin Ana Projeye uygunluğunu değerlendirmek ve İlgili Bakanlık Gözetimine taşımak için durdurup durdurmayacağı konularında takip edeceğimizi, tecrübeli kaleminizle kendilerine ve Kamu oyuna taşırsanız sevinirim.
Saygılar.”

(Duyarlı Vatandaş)



Vergiler nasıl kullanılıyor?


“Yarın Aysergi'de tüm dünyaya yetecek petrol rezervleri bulunsa dahi petrol fiyatları düşmeyecek, aynı kalacak. Sudan ucuz petrol ancak Saddam ile Kaddafi rejimlerinde olur. Akaryakıt fiyatları hep artacak.
Hükümet akaryakıttan çok fazla vergi alıyor. Doğrusu bu vergilere devam etmesidir. Hem ekoloji açısıdan hem de fazla akaryakıt harcayanların fazla vergi ödemesinin adaletli olmasından bu uygulama sürdürülmeli. Önemli olan bu vergilerin nasıl kullanıldığıdır. Hükümet, köy otobüslerini teşvik ediyor. Bu teşviklerin artırılması, zamanında ödenmesi, genişletilmesi gerekir. Bunun yanında şehirler arası ulaşım sağlayan İtimat gibi şirketlerin de teşvik edilmesi, seferlerinin genişletilmesi gerekir.
Çok yakıt harcayan salon araba sahipleri, şikayet etmesin. Etmeyip ne yapsın? Ücretsiz hava, bir tek Orhan Veli'nin şiirinde mevcut. Kaldı ki alınan hava bedava; atılan hava ücretli…”

(Ulaş GÖKÇE)

Günün Fotografı




MESAJ KUTUSU

Sayın Teberrüken ULUÇAY, bakanlığınıza bağlı Şehitler ve Anıtlar Komisyonu ne işe yarar bize anlatın lütfen. TC Elçiliğinin katkılarıyla Denktaş’ın anıtı için ayrılan 600 bin TL neden bütçeye konulmadı. Bir işe yaramayacaksa kapatın o komisyonu zira bir hava kestikleri yok!

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, henüz 2.5 aylık bir hükümet olduğunuzu söyleyip size bir şans verilmesini istiyorsunuz ama vatandaş da artık böyle giderse 2.5 yıl sonra başına neler geleceğini sorgulamaya başladı. Yine de Pazar günü yapılacak olan kurultayda bir adım önde gidiyorsunuz.

Sayın Fuat NAMSOY
, geçen akşam Girne’de Kuru Üzüm Restoran’daki bir yemekli toplantıda Derviş beyden epey zılgıt yediğinizi öğrendik. Madem ki sıranızı hafif hasarla savdınız şükretmeniz gerekir değil mi?

Sayın Mehmet Ali GÜRÖZ, geçenlerde Koop’un 100 bin TL’lik vişne suyunun çöpe döküldüğü ihbarını aldık. Bu arada olayın gizli kalması için büyük bir gayret gösterildiği de iddia ediliyor. Sizin de kulağınıza bir şeyler fısıldadılar mı?

Sayın Mehmet SEYİS, Meclis’teki mumlu eylemde tüm sendika başkanları yeşil mum yakarken sizin beyaz mum taşıdığınız gözlerden kaçmamış. İçinize mi sindiremediniz yoksa yeşil mum mu bulamadınız?

Sayın Serdar DENKTAŞ, dün bir kanalda kurultay istihdamlarına güçlü bir destek vermenizle ne kadar vicdanlı bir siyasetçi olduğunuzu bir kez daha gösterdiniz. Bazı gençler teşekkür mesajı göndermişler, içleri rahatlamış.

Sayın Aslan BIÇAKLI,
sendika başkan ve yönetim kurulu üyeleri hükümetin kapısında müdürlük beklerken sizin böyle bir talepte bulunmamanız içimizi eritti. 2 bin 500 TL maaşla daha ne kadar idare edeceksiniz, ayrıca sizin başınız kel mi?

Sayın Asım AKANSOY,
genel başkanlık yarışında başkana göre sizin daha bir istekli ve kararlı olduğunuz gözleniyor. Ancak kulağımıza gelenlere göre size destek vereceğini söyleyen bazı partililer partinin çıkarları için Özkan beye destek vereceklerini söylüyorlar bilesiniz…

Sayın Meriç ERÜLKÜ, ihracatta büyük başarılara imza atıp bir de ödül alınca koltuklarınızın bir hayli kabardığını duyduk. Ne kadar övünseniz hakkınızdır. Dünyanın bir ucuna buz sattığınıza göre bu işin formülünü bulmuşsunuz demektir. Darısı diğer işletmelerin başına, tebrik ederiz…

Sayın Emin AKKOR, Realist Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun. Pastanın küçüldüğü, gazete sayısının azaldığı bir süreçte büyük sorumluluk aldınız. Allah kolaylıklar versin…

Sayın Ahmet ÇALUDA,
bölgede Kemal Dürüst’e karşı yıpratma kampanyası başlattığınızı ve bunu ilk neticelerinin yerel seçimlerde görüleceğini söylediğinizi duyduk. İntikamın soğuk yene bir yemek olduğunu sakın unutmayın olur mu?

Sayın Halil TALAYKURT, bundan böyle MTG’nin başarıları için ter dökeceğinizi ve futbolculara özel taktikler vermek için Avrupa maçlarını daha fazla izler hale geldiğiniz söyleniyor. Maçları mangal başında mı izliyorsunuz yoksa zeytinli yerken mi?

Sayın Oğuz KÖSE, televizyon programcılığına hiç beklemediğimiz bir hızda alıştınız ve değme programcılara taş çıkardığınız gözlemleniyor. Aktif siyaset için iyi bir yöntem izliyorsunuz tebrikler…

Sayın Okan Hacı ALİ,
KKTC’nin ihracat şampiyonu olarak sizi gönülden kutlarız. Ancak Keskinoğlu şirketi büyük bir promosyon ile adaya geliyor haberiniz olsun. Rekabet olmayan yerde rehavet olur değil mi?

Sayın Temel BULUT, Realist gazetesinin yayına başlama tarihini 6 Ocak olarak belirlediğinizi duyduk. Kupan karşılığı kura ile okuyucuya bir de daire verecekmişsiniz. 1 artı 1 mi yoksa 2 artı 1 mi merak konusu olmuş. Hayırlara vesile olur inşallah…




Günün Fıkrası

Süt anne

Adam evlenir, 10 sene geçer çocuğu olmaz. Yurtdışına göreve gider.
Hanımından gelen mektupta hamile olduğu yazılıdır. Yurda döndüğünde ise hanımı doğurmuştur ama çocuk zencidir.
Hanımına sorar: "Hanım ne sizin sülâlede ne de bizim sülâlede zenci değil, esmer bile yok; bu iş nasıl oldu?"
Hanım "Çocuğu doğurduktan sonra sütüm gelmedi mecburen bir sütannesi tuttuk, onun sütünü emdi. Sütanne zenciydi herhalde bu yüzden böyle oldu" der.
Adam ikna olmuşa benzer ama içinde yine de ufak bir kuşku vardır ve "bunu bilse bilse annem bilir" düşüncesiyle annesine sorar.
Anne "Olmaz olur mu oğlum, tabii ki olur" der. Seni doğurduğumda benim de sütüm gelmemişti ve inek sütüyle beslemiştim.
Bak boynuzların çıkmaya başlamış bile!"