Erkek milleti acayip bir mahluk!
Bir çoğu dışarıda horoz kesilirken evde tavuk gibi kuluçkada oturur.
Oysa evin dışında yapmadığı halt kalmaz!
Erkek sohbetlerinde en fazla kimin kimi nasıl hallettiği konuşulur…
Erkekliği sadece uçkurunda olanlar, iki kişi arasında yaşanan çok özel ilişkileri bile ballandıra ballandıra anlatır birbirine.
Kimisi iş toplantısı var diye eve gelmez, kimisi ava gidiyorum der, kimisi de meyhane bahanesiyle doldurur gece kulüplerini…
Bir tane az gelip iki tane alanlar, en pahalı şampanyaları patlatanlar, pırlanta yüzük hediye edenler, grup ilişkiyi tercih edenler bile vardır.
Eşini boşayıp, evlenenleri bilmeyen yok!

Bakan Hasipoğlu, evet belki büyük gaf işledi ama bize göre iyi de etti…
Yıllardan beridir sürdürülen erkek yalanlarının deşifre olmasını sağladı en azından…
Ha Ertuğrul Hasipoğlu, ha Özkan Murat, isimlerin önemi yok…
Biri söyledi, diğeri bunu dillendirdi!
Ortak suçları ise, gece kulübü müşterilerinin asker ve öğrenci olduğu yalanını söylemeleriydi.
Erkeklerin bir çoğunun yaptığını, öğrenci ve askerin üstüne yıkmaları…
Aslında onlar da biliyor ki, gece kulüplerinin gerçek müşterileri, asker ve öğrenci değil, yerli erkeklerin, bazen de erkek müsveddelerinin ta kendisidir…

Ülkede onlarca gece kulübü, yüzlerce de etini satan genç kadın vardır…
Bunların fiyatları da bellidir!
Saatlik alırsınız 100 dolar verirsiniz, gecelik alırsınız 200 doları bayılırsınız!
Fantazisi olanlar daha yüksek bedeller öder!
Hatta bu iş için özel oteller peydahlanmıştır ve kimin nesi olduğunuza bakılmadan özel odalarda, havuz başlarında felekten bir gün çalarsınız.
Otele de yüklü bir bahşiş bıraktınız mı, sizi arabanıza kadar uğurlarlar…

Asker ve öğrenci işine gelirsek;
Evet belki yıllar önce Türkiye’nin zengin aile çocukları bizim ülkeye okumaya gelir, okumaktan başka her haltı eder ve buna gece kulüpleri de dahildi ama, o eskilerde kaldı.
Şimdi yoğunluk dar gelirli ailelerin çocuklarıdır ve bunların da bakkaldan bir ekmek için kredi kartı kullandırdıklarını göz önüne alırsak, yüzlerce dolar vererek zevk yapmaları imkansızdır.
Zaten bir çoğunun kız arkadaşı olduğundan, değil gece kulüplerinde sabahlamayı, önünden geçerken bile yüzleri kızarır.
Asker ona keza!
İnzibatlar, değil gece kulüplerinde keyif yapmayı, kahvelerde kağıt oynamalarını bile gözetim ve denetim altına almışlardır.
Belki birkaç asker, sokak arkalarındaki pansiyonlarda 50 TL verip cinsel ihtiyaçlarını giderir ama, gece kulüplerini anca rüyalarında görürler…

Bazı kadın örgütlerine şaşıyorum doğrusu!
Niçin Hasipoğlu’na ateş püskürdüler ki?
O boşboğazlık yaptı, söylememesi gerekeni söyledi, belli ki pişman…
Peki bu örgütlerden hangisi, yıllardır erkeklere kadın eti sunan gece kulüpleri önünde eylem yaptı, hem cinslerine sahip çıktı?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü daha geçenlerde kutladık…
Sözde emekçi kadınlar günüydü!
Ha keşke öyle olsaydı da gece kulüplerinde etini satmak zorunda olanlar, tarlada günlüğü 20 TL’den çalıştıranlar, bulaşıkhanelerde deterjandan elleri pamuklaşanlar, eşi ile dışarıda bir kez bile yemek yiyemeyen kadınlara sahip çıkılsaydı.
Biz ne yaptık, emekçi kadınlar gününü sosyete kadınlar gününe çevirdik…
Erkekler daha kötüsünü yaptı, kendi uçkurlarının suçunu asker ve öğrenciye yüklediler.
Çok da ayıp ettiler!



MESAJ KUTUSU

Sayın Özkan MURAT, Hasipoğlu’nun açıklamalarından sonra size söz hakkı doğdu değil mi? Ha keşke ne siz böyle bir söz sarf etseydiniz ne de Hasipoğlu sizin sözlerinizi deşifre etseydi. Asker ve öğrenciye çok ayıp ettiniz!

Sayın Mustafa KAYMAKAMZADE, mübarek Cuma günü bir çok camide elektrik yoktu, ezan sesi de yükselmedi. Bu ülkede ezan sesi susacak deseler inanır mıydınız? Nasıl oldu da ihmal edip elektrik faturalarını ödemediniz?

Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, sigara kaçakçılığı konusunda herkes konuştu ama bir siz konuşmadınız. Bu arada dost sohbetlerinde dile getirdiğiniz bazı önemli detayları kamuoyuyla paylaşsanız diyoruz, fena mı olur yani?

Sayın Meriç ERÜLKÜ, Başbakanlık büfelerinde daha önce sizin işletmenin suları satılırken, şimdi başka bir markanın ürünleri satılmaya başlamış. Kurultay hesaplaşması en fazla sizi mi yaralayacak dersiniz?

Sayın Ahmet BENLİ, Tüketiciler Derneğinin yılın belediyesi ödülüne layık görüldünüz ama lütfedip de ne siz ne de başka birisi plaketi almaya gelmedi. Hasan bey bu işe fena bozuldu haberiniz olsun…

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, İrsen bey maşallah sizi yanından bir an olsun bile ayırmıyor. Son günlerde yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmiyor. Kıskananlar çatlasın artık…

Sayın Hasan BOZER, nisap konusundaki çıkışınız kamuoyunda büyük destek gördü. Şimdi bunun devamını getirmeniz ve sonuna kadar gitmeniz bekleniyor. Belki de ülkenin önünüzü sizin kararlı tavırlarınız açacak.

Sayın Eşref ÜNLÜSOYER, hadi Kalecik’de sızan akaryakıtı topladınız peki sahil boyunca yayılan ve kumsalları siyana boyayan madde ne? Yomsa mürekkep balıkları topluca intihar mı etti?

Sayın Mehmet Ali TALAT, bahçenizin salyangozların istilasına uğradığını ve bununla mücadelede başarısız kaldığınızı duyduk. İrilerini bir kenara saklayıp çarşıda iyi fiyata satabilirsiniz. Hatta Rum kesiminde iki kat fazla para veriyorlarmış.

Sayın Hüseyin ÇOBANOĞLU, Bayrak FM kanalını dinliyor musunuz bilmeyiz ama son birkaç gündür dinleyenlerden yoğun şikayetler geliyor. Büyük bir teknik hata olduğundan bahsediyorlar.

Sayın Nalan NAZLI, yılın başarılı bürokratı seçildiğinizi memnuniyetle öğrendik. Eminiz ki ülke yönetiminde kadınlar ne kadar çok hakim olursa ülkenin gidişatı da doğru orantılı başarıya koşacaktır. Tebrik ederiz…

Sayın Duygu PEHLİVAN, şirketinizin çağrı merkezindeki başarılı çalışmalarınızın Tüketiciler Derneği tarafından plaketle ödüllendirildiğini duyduk. Eh artık eşinizden ne dilerseniz dileyin. Umarız cimrilik yapmaz…

Sayın Ejder ABLANBABA, gümrüksüz araç haberlerinden bıkıp usanıp arkadaşınızın bir BMW’sini sürmeye başlamışsınız. Umarız birkaç gün içinde emanet arabayı hurdaya çevirmezsiniz…

Sayın Suphi HÜDAOĞLU, sizin renkli ilanlara verecek paranız olmasa da siyah beyazı da seven çok sayıda insan vardır bu ülkede. Sağlık ve gıda konularında kendinizi iyi anlatabilirseniz ne ala…

Sayın Simge ÇERKEZOĞLU, bir roman çalışması olduğunuzu ve yakında yayın hayatına sunacağınızı öğrendik. Belli ki Kıbrıs’ın Ayşe Arman’ı olmaya kesin kararlısınız. Merakla bekliyoruz…

Sayın Sami DİLEK, tazminatlar konusunda hükümetin yeni alacağı kararlar en fazla sizin başınızı ağrıtacak gibi görülüyor. Bir de UBP delegesi olduğunuz düşünülürse Allah yardımcınız olsun artık…

Sayın Mahmut ANAYASA, kitabınız daha ilk günlerden epey ses getirdi diyorlar. Dostlarınız en kısa zamanda imza günü düzenlemenizi bekliyor. Bizden iletmesi…


Günün Fotoğrafı




Günün Fıkrası

Suzanne

Gece... Adamla kadın koyun koyuna yatıyorlar. Birden akşamdan fazla kaçırdığı içkinin tesiriyle adam sayıklamaya başlar. Karısı bu gürültüden uyanınca, kocasının Suzanne diye bir kadın ismini durmadan tekrarladığını fark eder. Adamı uyandırarak sorar:
- Şu rüyanda gördüğün Suzanne kimdir, söyler misin bana?
Kocası gözlerini ovuşturarak:
- Suzanne mi? diye şaşalar. Şey... Şey... Ha, sahi Suzanne, bugün hipodromda ganyan oynadığım atın ismidir.
Ertesi gün adam yorgun argın dairesinden eve döner ve eşine sorar:
- Ne haber?.
- Hiç, dedi. Bir şey yok.. Ha, şu senin hipodromdaki at yok mu?
- Ee?.
- Telefon etti, seni aradı…