Önce güzel haberi verelim;
Bir süredir ortalıklarda dolaşan Koop-Süt’ün perde gerisinde özelleştirme söylentileri var ya!
Hani şu Pınar Süt ya da Sütaş’a satılacağı yönünde bir takıl çalışmalar olduğu yönünde…
Şimdilik öyle bir düşünce yok!
Sütaş’ın da Pınar Süt’ün de böyle bir talebi yok, bu kesin bilgi…
İyi olan şu, Türkiye’nin dev firmalarından Pınar Süt, Koop-Süt ile işbirliği yapmak istiyor.
Eğer bu işbirliği gerçekleşirse, Pınar Süt’ün Ortadoğu’ya satacağı sütün büyük bir kısmı KKTC’de üretilip paketlenecek ve Dubai’ye gönderilecek…
Koop-Süt yönetimi şu sıralar bu konuda yoğun bir çalışma içindeler, daha fazla nasıl süt üretimi yaparız da taahhütlere sadık kalırız diye kafa patlatıyorlar.
Eğer uzlaşma sağlanırsa, hayvancının da yüzü gülecek, cebine daha fazla para girecek, Koop-Süt de epey karlı bir işe girişip karını arttıracak, dolayısıyla bu da ülke ekonomisi için büyük kazanç olacak.
Umarız bu konuda bir aksilik çıkmaz…

Kötü haber de şu;
Geçtiğimiz ay içinde Koop-Süt’ün vişne suyu üretiminden fazlasıyla zarar ettiği…
Bir müşteri için özel paketlenen binlerce paket vişne suyundan bahsediyoruz.
Konuyu Koop-Süt’ün yetkililerine sorduk, olayı doğruladılar…
Üretim hatası olduğunu ve bazı makinelerin arızalandığı için bozuk meyve suyunu paketleyip sattıklarını ifade ettiler.
Zararın da 10 bin TL dolayında olduğunu iddia ettiler…
Bu bize kurumun resmi bir açıklaması değil, sadece kurumdan bir yetkili kişinin açıklamalarıydı ama bize başka kanallardan daha yüksek rakamlar gelince, biraz kafamız karıştı, kamuoyuyla paylaşmak zul oldu!

Bize yine kurum içinden verilen bilgi şöyle;
Üretim hatalı görülen ve Güngör çöplüğünde imha edilen vişne suyu paketinin palet sayısı 59.
59 paletin her birinde 120 kasa bulunuyor ve her kasada da 27 paket vişne suyu var…
Hesaba vurunca rakam epey büyük, tam 191 bin 160 adet…
Hatalı üretim nedeniyle ki bunu kurum da zaten inkar etmiyor müşteriden geri dönmüş ve çöplüğe gitmiş.
Zarar da 100 bin TL’nin çok üstünde!
Üstüne üstlük yapılan hatalı üretim dışarıya sızmasın diye çalışanlara tembih edilmiş, imha işlemleri de gizlilikle yapılmış.

Tabi memleket çok küçük…
Söyleme dostuna, söyler dostuna sözü de tam bize göre söylenmiş.
Bize bu bilgiyi verenler belge olarak resim bile çekmiş, hatta elimizde bir de video kaydı var.
Şimdi durum böyle olunca insanın kafası karışmaz mı?
Benim karıştı doğrusu!
Onunu için okuyucu ile paylaşmak istedim ve en azından iki tarafın görüşüne de yer verdiğim için rahatım…
Şimdi gözümüz kulağımız Koop-Süt yönetiminde olacak!
Hatalı üretimi kabul ettikleri için o konuda bir sıkıntı yok, zaten etseler de elimizde imha anında çekilmiş resimler var…
Onlardan beklentimiz şudur;
İmha edilen vişne suyu paketi kaç adettir?
Zararın gerçek boyutu nedir?
Her fabrikada olabilecek hatalı üretim doğal sayılabileceğinden bu kez niçin gizlenmeye çalışılmıştır?
Bu zararın bedelini, miktar ne olursa olsun kim ödeyecektir?





MESAJ KUTUSU


Sayın Asım AKANSOY
, siz sanırız kurultay çalışmaları sırasında Mağusa’da olup biteni kaçırdınız. Anket çalışması bundan tam 15 gün önce yapıldı ve bunun da arkasında partinizden önemli kurmaylar var. Hem de size çok yakın isimler!

Sayın Güliz KANER
, Ercan ihalesine göre KDV karşılığı olan 16 milyon Euro’yu çoktan ödemeniz gerekirdi. Faiz her geçen gün işliyor ve çığ gibi büyümeye devam ediyor. Büyük ortakla kafa kafaya verip değerlendirme yapmakta yarar var.

Sayın Mahmut ÖZÇINAR,
Güzelyurt-Bostancı anayolunda kaldırım çalışmalarında uzak doğulu insanların çalıştırıldığını biliyor muydunuz? Bir araştırın bakalım çalışanların iş güvenceleri var mı? Sonra başınız ağrımasın diye bilginiz olsun istedik…

Sayın Serdar DENKTAŞ, yeni parti tüzüğünüz tabanda ve bazı vekillerde tepkiyle karşılandı. Bazı maddelerin partiye diktatörlük getireceğini iddia ediliyor. Yeniden değerlendirmekte fayda görüyoruz…

Sayın Tuncer ARİFOĞLU, aracınızın yakılarak kundaklandığını üzülerek öğrendik. Tam da kendinizi unutturmuşken sizin ile bu denli tehlikeli bir şekilde uğraşanlar kim olabilir acaba? Güvenlik önlemlerini artırmakta yarar var…

Sayın Ulaş GÖKÇE, çok yakında yayın hayatına girecek olan günlük bir gazetede aktif görev alarak basına kanca attığınızı duyduk. Hayırlı ve uğurlu olsun, mesleğe hoş geldiniz…

Sayın Ersoy İNCE, KKTC’ye vuracak dev dalgaları ortaya atan profesörün peşine düştüğünüzü ve mercek altına aldığınızı öğrendik. Dalgaların boyunu tutturamadı ama fırtına konusunda hiç de haksız çıkmadı değil mi?

Sayın Ahmet GULLE, vatandaşa küpürü kesik ilaç satan bazı eczaneler olayına bakanlık olarak sizin de el koymanız isteniyor. Umarız devletin dolandırılmasına göz yummazsınız.

Sayın Okan DAĞLI
, parti içindeki marjinal kesim belediye başkan adaylığı konusunda epey bastırmaya başladı. Partideki çatlaklar parçalanmaya neden olabilir, bu konuda size de büyük sorumluluklar düşüyor…

Sayın Hakan DİNÇYÜREK
, Mağusalı muhabirlere sabah kahvaltısı vererek onların gönlünü kazanmışsınız. Demek ki siyasetin ince detaylarını çabuk kavradınız. Siz yine de sağlam basmaya dikkat ediniz.

Sayın Mustafa AROĞLU, Asgari Ücret komisyonunda her ne kadar işveren temsilcisi olsanız da belirlenecek kararda insaflı olacağınızı tahmin ediyoruz. Bu arada kesilen ağaçlarınızla Türkiye basınından bazı arkadaşlar da ilgi göstermeye başladı bilesiniz…

Sayın Ali ÇIRALI, yağmur ve fırtına sanayi bölgesini bir kez daha yerle bir etti. Bazı işletmelere ulaşmak için dağcılık kursu almanın şart olduğu söyleniyor. Bölge insanı köklü çözümler bekliyor…

Sayın Ömür CANATEŞ, sizin ufaklık büyüdükçe eve girmek nedir bilmiyormuş. Daha bu yaşta böyle olursa delikanlılık çağında hiç tutamazsınız aman dikkat!

Sayın Şahin SAPSIZOĞLU, belediye başkan adaylığı konusunda isminizin anılması bölgede bazı DP’lileri harekete geçirdi. Önünüzün kesilmesi için diğer partilerle işbirliği bile yapacak olanlar var bilesiniz…




Günün Fıkrası

Bakan

-Ülkenin birinde bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti. Ne yapsa makbule geçmiyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyordu.
-Nihayet; öyle bir şey yapayım ki gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve
- İlan etti; pazar günü saat 10’da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek.
-Pazar sabahı saat 10’da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu
-Bakan yüzme bilmiyor!