Sevgili okuyucu;
Dün sabahı zor ettim…
İçim içimi kemirdi, uykularım kaçtı, bir an sabah olsun istedim!
Şükürler olsun, birkaç saatlik sonradan da sabah oldu…
Sabah yataktan kalkar kalkmaz tıraş bile olmadan kendimi sokağa attım…
Elimde bir makbuz, diyor ki;
Yol Ve Trafik Suçlarının Davasız Halli ve Ceza Puanı Yasası Madde 12…
Sabit para cezasının ödenmesine fırsat veren ihbarname…
Makbuzda şöyle diyor;
Siz …….kimlik nolu MC 323 plakalı motorlu taşıtla/bisikletle 02-09-14 tarihinde Osman
Paşa Caddesinde 23.55saatinde aşağıda tarifi verilen suçu işlediğinize makul olarak
inanmama sebep teşkil eden şartlar altında bulundunuz…
Suçun tarifi; Çift sarı çizgi
Kod Sıra No; 049
Sabit para cezası; 156.00 TL
Vs.vs.vs.
Dün sabah evden çıkınca ilk iş olarak ne yaptım biliyor musunuz?
Lefkoşa Polis Müdürlüğüne gidip bu cezayı ödedim…
Her hangi bir yanlış anlaşılma olmasın diye…
Vatana, millete helal olsun!
En ufak bir gönül koyduysam da namerdim!
Şimdi olayı anlatalım;
Önceki gece 23.50 saatleri…
Eşimle birlikte Lefkoşa’da Anayasa Bar’da oturuyoruz…
Arda yine muhalif şarkılarını söylemeye devam ediyor…
Biz de içkilerimizi yudumluyoruz.
Sokaklarda artık insan ve araçlar neredeyse hiç yok, tek-tük geçiyorlar…
Biraz keyifliyiz ya illa ki birileri bozacak…
Önce beyaz renkli BMW X3 araç yanaşıyor yolun kenarına, o sinir bozucu sesiyle…
Gecenin o saatinde maksadı neyse artık!
MC 323 plakalı aracın yanında duruyor…
Mavi ve kırmızı lambaları da sürekli insanın gözünü alıyor…
MC 323 plakalı araç da benim araç, bir türlü gitmek bilmiyor BMW X3 polis aracı…
10 dakika, 15 dakika…
Osman Paşa caddesinde de tek bir araç dahi yok!
Gayet efendi bir şekilde polis aracının yanına gidiyorum, ‘hayırdır bu saatte ne iştir’ diye…
‘Aracınızı kaldırıma park ettiniz’ diyor araç sürücüsü polis…
‘Bu saatte hem de sokaklarda ne kontrolü’ diye tepki koyuyorum, zira saat 23.55 olmuş..
“Biz görevimizi yapıyoruz” diye cevap veriyorlar…
Ben de “yazın cezanızı gidin” diyorum…
Ne hikmettir ceza yazmıyorlar!
Ben de mekana geri dönüyorum…
Çok değil, beş dakika sonra benim MC 323 plakalı aracın yanında bu keziki tane BMW X3,
bir de motosikletli polis memuru…
Toplam 5 kişiler, biri de kadın polis memuru…
Sabrım taşıyor, bir kez daha aracımın yanına gidiyorum…
Motosikletli polis memuru diğerlerinden daha cesur anlaşılan, posta koymayı da ihmal
etmiyor…
Yanına gidip ‘nedir senin yaptığın’ diyorum…
Arkadaş üniformanın kendine verdiği kudretle ‘kiminle konuştuğunun farkında mısın’ diye
beni tetikliyor…
Sonra ekliyor;
“Biraz daha itiraz edersen gereğini yaparım…”
Pardon yani!
Neymiş bunun gereği?
Hakkımda soruşturma mı başlatacaksın, başlat polis kardeşim…
Madem ki görevin bu, yerine getir…
Sevgili okuyucu;
Ben bu olayı hazmedemem…
Ne yutarım, ne de sinip kalırım!
Dikkat eder misiniz lütfen, saat gece yarısı olmuş…
Doğru, benim aracım Meclis’in hemen yanında kaldırımın üstünde duruyor…
O saten sonra bunun bir cezası varsa da öderim, kimseye laf söyletmem…
Ama gücüme giden konu şu;
Ben katil miyim?
İçkili adam ezip de öldürdüm mü?
Ya da vatana ihanet mi ettim?
Ansızın orda bitiveren iki tane BMW X3 bir de motosikletli, toplam 5 polis memuru da
nereden çıktı?
Bana bunun cevabını verin lütfen!
Bu polis arkadaşlar Lefkoşa’da iki tane kumarhanenin önünde kaldırım üstündeki araçlara
niçin ceza yazamıyorlar?
Oturduğumuz mekanın sahibi Mahmut Anayasa diyor ki;
“Ben bugün Sibel hanım için bir şeyler yazdım, bütün bunlar onun için…”
İnanasım gelmiyor…
Mahmut Anayasa, Sibel hanım için aleyhte bir şeyler yazdı da gerçekten bunun için polis
teşkilatı alarma geçti yoksa?
İnanasım yok ama iyi de gecenin bir yarısı benim aracın etrafında 3 polis aracı, 5 polis
memurunun işi ne?
Mahmut Anayasa sonuçta muhalif bir arkadaşımız ama bu devletin bir esnafı…
Üç-beş masa toparlayıp ekmeğini kazanacak, yanında çalışanları ödeyecek…
Bütün mesele rejime muhalif olduğu için mi yoksa?
Lütfen kimse kusura bakmasın;
Benim polisim bu değil!
Benim polisim, gecenin bir yarısı kaldırıma park ettim için bana posta koyamaz, koyarsa da
ben bun izin veremem, sinip de kalamam…
Benim polisim, esnaf arkadaşımın ekmeğine göz yumduysa da bunu hiç içime sindiremem…
Hele de ‘sen benim kim olduğumu biliyor musun’ derse, ben de ona bu işgüzarlığın, bu
edepsizliğin hesabını gün olur sorarım…
Dün sabah erken saatlerde ödediğim 156.00 TL vatana ve millete helalı hoş olsun…




MESAJ KUTUSU

Sayın Mehmet ÇAKICI, TDP genel başkanı iken TC Elçiliğinden daha alt düzeyde yapılan
toplantı çağrısına icabet ettiniz mi etmediniz mi? Ettiğinizi biliyoruz da niçin şimdi olayı bu
kadar büyüttünüz onu kestiremedik. Vatandaş merak etmiş soruyor…
Sayın Pervin GÜRLER, özellikle BMW X3 araçlarda görev yapan memur arkadaşlara
söyleyin ki o araçlar onların değil devletin araçlarıdır. Devletin araçlarıyla vatandaşa hava
kesmeye çalışmak ileride büyük olaylara neden olabilir, bizden uyarması!
Sayın Vakkas ALTINBAŞ, bir banka müşteriniz aradı diğer bankalar faiz yükseltmezken
siz ne oldu da yukarıya çektiniz? Haliyle kredi taksitleri de yükselmiş ve ödeme güçlükleri
başlamış. Umarız teknik bir hata yapmıyorsunuzdur…
Sayın Aziz KAYA, devraldığınız büyük borç nedeniyle akşamları uyuyamaz hale gelmişsiniz.
Çok yakında TC Yardım Heyeti’ne ziyaret gerçekleştireceğinizi duyduk. İyi de başkan
olmadan önceki büyük projelerinize ne oldu?
Sayın Zeki ZİYA, CAS konusunda yakında çok büyük bir eylem planı başlatacağınız
söyleniyor. Aklına koyduğunu yapan birisi olarak bu konuda sizden korkulur. Gazanız
mübarek olsun…
Sayın Şemsi KAZIM, Serbest Liman’ın özelleştirilmesinde yerli firma olarak sizin şirketin de
adı konuşulmaya başlandı. Bu iş için Londra’da yaşayan kızınızı görevlendirmişsiniz. Diğer
yerli rakipler de çok güçlü bilesiniz…
Sayın Kudret ÖZERSAY, sizin Toparlanıyoruz Hareketi ufaktan dağılmaya başlayınca
CTP içindeki bayram havasını gördünüz mü? Onlar üzerinde bu kadar büyük baskı
oluşturduğunuzu bilmiyorduk doğrusu…
Sayın Güvenç CANTAŞ, iki tane büyük hava yolu CAS hizmetleri konusunda çok büyük bir
eyleme hazırlanıyorlar…Tam da havalar serinlemeye başlamışken bunaltıcı sıcaklar sizin için
bir süre daha devam edecek desenize…
Sayın İsmet AKİM, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elektrik getirtilmesi konusunda yaptığı
açıklamadan sonra bu konuya muhalif duruşunuz bazı makamları fena halde rahatsız etti.
Yakında koltuk elden giderse sakın şaşırmayın olur mu?
Sayın Asım AKANSOY, Sayın Talat’a adaylık konusunda destek için verdiğiniz son
açıklama parti içinde bir hayli destek buldu ve bu konuda yeni bir harekete geçildi. Artın
kendisini bundan sonra razı edebilir misiniz bilmeyiz ama parti meclisinde bu konudaki görüş
ağır basmaya başladı…
Sayın Erman YAYLALI, müdürü olduğunuz İhtiyat Sandığı daireler arası halı saha
futbol şampiyonasında kupayı havaya kaldırınca sizin de ayaklarınız yerden kesildi
diyorlar…Bakalım onları nasıl ödüllendireceksiniz?
Sayın Turgay DENİZ, Lefkoşa’da Yenikent bölgesinde açtığınız yeni mağazanıza vatandaş
tarafından büyük rağbet gösterilmeye başlandı. Bu arada yer konusunda tam isabetli bir karar
aldınız. Hayırlı işler dileriz…
Sayın Kutlay ERK, her isteyene vatandaşlık verilmesi konusunda açıklamalarınız bize hayli
ilginç geldi çünkü niçin Sayın Erdoğan buradayken bu konuları gündeme getirmezsiniz de
arkasından muhalefete başlarsınız anlamak çok güç doğrusu…
Sayın İsmet EZEL, kızınız Sonay’ın Cumartesi akşamki düğün töreni için artık son
hazırlıkları yaptığınız ve heyecanla düğün gününü beklemeye başladığınız söyleniyor. Küçük
Sonay ne zaman büyüdü de evlilik çağına geldi bile…Genç çiftlere şimdiden ömür boyu
mutluluklar dileriz…
Sayın Metin GÖKALP, boynuz kulağı hem de epey geçti ve sizin oğlan Kara Harp Okullu
oldu desenize…Emekli bir Astsubay baba için bundan daha büyük mutluluk olur mu?
Başarılarının devamını dileriz…
Sayın Ufuk Akan ÜÇAY, KKTC’de önümüzdeki günlerde hayata geçecek olan yeni bir siyasi
oluşumda sizin de adınız anılmaya başlandı. Uzun bir aradan sonra aktif siyasete geri dönmek
size de iyi gelecek değil mi? Hayırlısı olsun…

Günün Fıkrası

Çekiç-kova

Yakışıklı bir Amerikalı çiftci kasabaya inmiş. Bir kova, bir çekiç, iki tavuk ve bir de horoz
satın almış. Çiftcinin bütün bunları taşımakta zorlandığını gören dükkan sahibi ona akıl
vermiş :
- Çekici kovanın içine koy, kovayı bir elinde taşı. Tavukları koltuk altlarına sok ve horozu da
öbür elinde taşı..!
Çiftci, adamın dediğini yapmış ve kamyonetine doğru yürümeye başlamış. Yakışıklı çiftcinin
yolunu bir kadın kesip :
" Affedersiniz, acaba Çılgın Boğa Çiftliği'ne nasıl gidebilirim ? ".
Çiftci :
- Şansınız var, benim çiftliğim Çılgın Boğa'ya çok yakın. Atlayın kamyonete sizi
götüreyim...!
Kadın :
" Peki ama, sizin beni şimdi bir duvara yaslayıp, öpmeyeceğinizi nereden bileyim ? ".
Çiftci :
- Hanımefendi insaf, bir elimde içinde çekiç olan kova, koltuklarımın altında birer tavuk,
öteki elimde bir horoz varken, ben sizi nasıl duvara yaslayıp öpebilirim ? ...
Kadın :
" Çok basit..! Horozu yere koy, üstüne kovayı geçir, çekici de kovanın üstüne koy ki horoz
kaçamasın...! Ben de tavukları tutarım..."